tembel köfte yazar profili

tembel köfte kapak fotoğrafı
tembel köfte profil fotoğrafı
rozet
karma: 3835 tanım: 278 başlık: 35 takipçi: 86
sen her şeyden daha tatlı bir esintisin..

son tanımları


bütün yarınların dünde kalması

bütün yarınların dünde kalması ifadesi aslında determinist bir bakış açısını yansıtır çünkü bu bahsi geçen ifade; geleceğin, geçmişin doğal bir uzantısı olduğunu öne sürer. geçmişte meydana gelen yaşadığımız her olay ve verdiğimiz her karar geleceğimizi şekillendirir. örnek vermek gerekirse bir kişinin geçmişte almış olduğu eğitim onun gelecekteki kariyer yolunu etkileyebilir fakat bu eğitimi almasaydı geleceği farklı da olabilirdi. bu verdiğim örneğe determinist bir bakış açısıyla yaklaşacak olsaydık bu yaşanan farklılığın da geçmişten kaynaklı sebeplerle gerçekleşmiş olduğunu söyleyebilirdik. yani kısacası determinizm, evrenin ve insan yaşamının bir tür nedensellik zinciri içinde işlediğini öne süren bir felsefi yaklaşımdır. determinist bir bakış açısı, insan eylemlerinin ve kararlarının özgür irade yerine koşullar ve nedenler tarafından yönlendirildiğini savunur. bu yüzden olsa gerek insanlar hayatları boyunca yalnızca onlar için belirlenmiş yolda ilerlerler ve özgürce seçimler yapma yetenekleri de bir bakımdan sınırlıdır.
devamını gör...

filmlerde hemen hemen hiç kimsenin çiş yapmaması

tuvalet ihtiyacı veya kişisel bakım gibi gün içinde yaptığımız sıradan aktiviteler çoğu zaman hikayenin akışını yavaşlatabilir ve izleyiciyi sıkılmışlık hissine sürükleyebilir. bu tür sahneler hikaye akışına dahil olmadığı için önemsiz detaylar olarak kabul edilip izleyicinin ilgisini kaybetmemek adına filmlerde yer verilmez. bahsetmekte olduğum günlük aktiviteler bazı kültürlerde tabu olarak da kabul edilebilir, bundan dolayı bu tarz sahnelerin görselleştiriliyor olması bazı toplumlarda rahatsızlık yaratabilir. üstünden geçtiğim faktörlerin yanı sıra filmler genel olarak karakterlerin gelişimine ve hikayenin ilerlemesine odaklandığından ötürü bu gibi sahneler filmin ilerlemesinde bir rol oynamayabilir ve bu yüzden de yer verilmeyebilir. soracak olursanız elbette ki yer verildiği filmler de oluyor. komedi filmlerinde bu tür sahneler bazen mizahi bir şekilde kullanılıyor veyahut aynı şekilde bazı filmlerde dramatik bir etki yaratmak için de kişisel bakım sahnelerine yer verilmiyor değil. her film yapımcısının ve yönetmenin bu konuda farklı düşüncelere sahip olduğunu da unutmamak gerekiyor.
devamını gör...

özgürlük gerçek midir sorunsalı

sorunsal kelimesi bir bakımdan çözümü olmayan şeyler için kullanıldığından ötürü hiçbir şekilde evet veya hayır gibisinden bir yorum yapmayaraktan yorumlarımı iletmek istiyorum. öncelikle bahsetmekte olduğumuz sorunsal özgürlüğün ne anlama geldiğini ve ne derecede gerçek veya ne kadar mümkün olduğu hakkında etik, siyasi ve sosyal sorunları içeriyor. bu sorunun cevabı düşünce tarzına ve bakış açısına göre değişkenlik gösterebiliyor doğal olarak. özgürlüğün tam anlamıyla ne olduğu ve ne olmadığı da başlı başına karmaşık bir konudur aslında. felsefi anlamda belirli bir kesim tarafından özgürlük kavramı üzerine çeşitli teoriler ve yaklaşımlar mevcut. bazısı özgürlüğü dış müdahalenin sıfır olması ve kısıtlamaların yokluğu olarak tanımlarken diğerleri bardağın biraz daha dolu tarafından bakıp bireylerin kendi potansiyellerini gerçekleştirebileceği bir durum olarak tanımlayabiliyor. determinizm ve özgür irade arasındaki bağlantıyı da gözden geçirmemizde fayda var bana kalırsa. determinizm doğruysa, yani her şey arasında bir neden-sonuç ilişkisi varsa o vakit insanların gerçek anlamda özgür iradesinin olup olmadığını tartışmamız ihtimaller arasında yer alabilir. bunların yanı sıra bireylerin özgürlüğü toplumsal ve siyasi yapılarla da yakından ilişkilidir zira toplumun bireyler üzerinde bıraktığı ekonomik eşitsizlikler, siyasi baskılar ve kültürel normlar gibi etkiler özgürlük kavramını şekillendiren ve sınırlandıran temel faktörlerden bazılarıdır. özgürlük gerçek midir sorusunun cevabını sabahlara kadar tartışsak bile bir sonuca ulaşamayacağımız kanaatindeyim, insanoğlu yüzyıllardan beri bu sorunsal üzerine konuşmaya devam ediyor ve sosyal bilimlerde bu bahsettiğimiz sorunsal çok uzun zamandan beri bir tartışma konusu. elbette ki farklı felsefi ve ideolojik görüşlere sahip olan insanlar arasında ayrılıklar olacaktır fakat özgürlük çok karmaşık ve çok boyutlu bir kavramdır, ve bu kavramı her açıdan değerlendirmemiz o kadar da kolay olmayabilir.
devamını gör...

pollyanna'nın aslında mutsuz olması

bilmeyenler için polyanna, amerikalı yazar eleanor h. porter tarafından yazılmış bir kitap olup aynı zamanda kitapla aynı adı taşıyan hayali* bir karakterdir. bahsettiğimiz roman 20. yüzyılın başlarında yayımlanmış olmakla birlikte polyanna'nın hayata pozitif bir bakış açısıyla yaklaşarak etrafındaki insanların hayatlarını da olumlu bir şekilde etkilemesini anlatıyor kısaca. fakat geçtiğim bu özete rağmen bazı eleştirmenler veya yorumcular da diyebiliriz polyanna karakterinin aslında mutsuz olduğunu iddia ediyorlar. buna sebep olarak da polyanna'nın yaşadığı olumsuz durumlara karşı sürekli olarak mutlu olmayı denemesi ve bunun için çabalamasını gösteriyorlar. bahsetmekte olduğum eleştirmenlere göre bir insanın sürekli mutlu ve pozitif olması mümkün değildir ve bu tür bir yaklaşım gerçek hayatta karşılaştığımız zorlukları göz ardı etmemiz anlamına gelir, bu da iyi bir şey değildir. tüm bu eleştiriler polyanna karakterinin aslında yüzeysel olduğu ve gerçekçilikten uzak olduğunu gösteriyor. bana göreyse bildiğiniz üzere her insan eşsizdir bundan dolayıdır ki herkesin hayata karşı farklı bir bakış açısı vardır ve insanların zorluklarla nasıl başa çıktığı konusunda farklı yaklaşımlarının olması da gayet doğaldır. zaten bahsetmekte olduğumuz karakter hayali bir karakter olduğu için asıl olay karakterin mutlu olup olmadığı değil, topluma verilmek istenen mesajın karakter aracılığıyla verilip verilmediğidir. roman, amacına uygun hizmet ederek okuyucularına pozitif düşüncenin ve empatinin önemini vurgulayarak başkalarının yaşamlarına olumlu etki bırakmanın yollarını empoze etmektedir. ve yalnızca bu temaları işleyerek dünya çapında geniş bir okuyucu kitlesi yakalaması da kitabın amacına ulaştığını gösterir.
devamını gör...

deha genetik midir sorunsalı

öncelikle şunu söylemek isterim ki zeka ve deha birbirinden farklı iki kavram olup insanların yetenekleri ve zihinsel kapasiteleriyle ilgili farklı özellikleri ifade eder. zeka; mantıksal düşünme, problem çözme, hafıza, dil becerileri gibi alanda kişinin zihinsel kapasitelerini ölçen bir kavram olmakla birlikte iq testleri olarak adlandırdığımız testlerle ölçülmeye çalışır ve insan zekasını böylece değerlendirmiş oluruz. deha ise zekaya nazaran daha kompleks ve geniş bir yapıya sahip olan bir kavramdır. bir kişinin dehasını yalnızca zeka seviyesine kıyasla ölçmemiz mümkün değildir çünkü deha kişinin yaratıcılığına, problem çözme yeteneğine, sanatsal ve estetik anlayışına, tabiri caizse olağanüstü yeteneklere sahip olma potansiyeline dayanır. yani kısaca anlattığım kadarıyla zeka, dehanın bir bileşeni olabilse bile deha, zekanın ötesinde daha derin ve karmaşık bir anlam taşır. şimdi dehanın genetik olup olmadığı sorusuna gelecek olursak, elbette ki genetik faktörlerin de rol oynadığını fakat çevresel faktörlerin de dehanın gelişimini büyük bir ölçüde etkilediğini söyleyebiliriz. çocukluk dönemi, aile ortamı, çevredeki eğitim seviyesi, sosyal çevre gibi çevresel etkenler kişinin potansiyelini tam olarak ortaya çıkarmasına yardımcı olabilir.

genler bireyin potansiyelini belirlerken çevresel faktörlerse bu potansiyelin gerçekleştirilmesinde rol oynarlar.
devamını gör...

gelecek belli ise tercihlerin ne önemi var sorusu

geleceğin kesin olarak belli olduğu bir senaryoda bile tercihlerimiz akıl almaz derecede önemlidir. insanoğlu genellikle belirsizlik ve seçenekler arasında tercihlerde bulunur fakat geleceğin belli olduğu bir senaryoda ortadaki belirsizlik hali kaybolur. bu gibi durumlardaysa yalnızca seçenekler arasında tercihlerde bulunmamız gerekir. gelecekte ne olacağını bile bile yine de hayatımızı etkileyecek bir çok karar vermemiz elbet gerekecektir. bu gibi durumlarda bizi en çok mutlu ve tatmin edecek seçenekleri seçmemiz en mantıklı karar olacaktır. örnek vermek gerekirse, geleceğimizin yine belirli olduğu bir senaryoda kariyer tercihi yapmak ikileminde kaldık, belki de çok fazla getirisi olan fakat bizler için anlamsız bir iş ve tutkularımızı, ilgi alanlarımızı yansıtan bir kariyer planı arasında seçim yapmak zorundayız. sizce gelecekte sizlere çok iyi bir maaş getirecek bir iş mi daha iyi olur yoksa yetenekli bir ressamken sanatçı kimliğinizle mutluluk duyacağınız bir iş mi? bu sorunun elbette ki net bir cevabı yok. veyahut gelecekte ne olacağını biliyor olmanıza rağmen kişisel gelişiminize önem veriyor olmanız her halükarda gereklidir. yeni bir dil öğrenip kendinizi hem kültürel hem de farklı açılardan zenginleştirip belki de iş hayatınızda daha farklı fırsatlar da yakalayabilirsiniz. her ne kadar tüm bu olayı 7 harflik bir kelimeye sığdırmış olsak bile gelecek düşündüğümüz kadar basit ve kolay anlaşılacak bir şey değildir, çok boyutlu bir kavram ve bu gibi sorularla ancak farklı perspektifler edinmenize olanak sağlayabilirsiniz. geleceğiniz belli olsa bile etik değerlerinize ve ahlaki ilkelerinize bağlı kalmanız hayati önem taşır. çalıştığınız yerde elinize haksız kazanç sağlamaya yönelik ufak bir fırsat geçti ve bu fırsatı değerlendirdiniz diyelim, belki bu yaptığınız şeyi kimse hiçbir zaman bilmeyecek ve bu yaşananlar hayatınıza yön veren bir an olmayacak fakat bunun iç muhasebesini yaptığınız vakit belki için içinizi yiyecek, bu bakımdan da vicdanınızla uyumlu kararlar almanız gerekecek. kısacası kaldığınız ikilemlerde her zaman kendinizi geliştirmeye ve potansiyelinizi maksimize etmeye odaklı tercihler yapmanız gerekecek. belki de en zoru bu olacak.
devamını gör...

two girls reading

fransız ressam pierre auguste renoir tarafından 1890 yılında empresyonizm akımı etkisinde tamamlanmış bir eserdir. görseldeki tabloda yer alan iki kız, renoir'in diğer eserlerinde de kullandığı modeller arasında olan jeanne darlot ve marie goujon'dan ilham alınarak yapılmıştır. fark ettiyseniz ünlü ressam ışığın ve renklerin anlık etkilerini yansıttığı bu eserde fırça darbelerini hızlı ve gevşek bir şekilde uygulayarak figürlerin ve çevrenin detaylarından kaçınmıştır, bahsetmekte olduğum bu fırça kullanışı empresyonist ressamların karakteristik özelliklerinden yalnızca birisidir. eser her ne kadar dönemin zarif iç mekan anlayışını yansıtan bir atmosfere sahip olmasa bile bu detaylı çizimler yerine eserdeki renklerin uyumu 19. yüzyılın sonları için gerekli olan burjuvazi havayı katmaya yeterli olmuştur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

rivayetlerin gerçeklerden daha akılda kalıcı olması

rivayetler hepimizin bildiği üzere hikayeleştirilerek ve anekdotlar halinde tarafımıza aktarılır. insan beyni de bilgileri ve olayları hikayeler şeklinde hatırlamaya daha yatkındır. bundan dolayı gerçekleri veri halinde hafızamıza almak yerine olayları hikayeleştiriyor olmamız bilginin daha kalıcı ve etkili bir şekilde bizler tarafından hatırlanmasına yardımcı olur. rivayetlerin gerçeklerden daha akılda kalıcı olmasının tek sebebi insanoğlunun sahip olduğu hikayeleştirme eğilimi değildir, çoğu rivayet bir duygusal yük taşır ve insanların duygularına hitap eder. bir olayın duygusal olması da insan hafızasının daha derinlerine işlenmesine ve daha kolay hatırlanmasına neden olur. kısacası, herhangi bir şekilde o kültürün hafızasına yerleşmiş bir rivayet, nesilden nesile aktarılarak kültürel birikimin ve kültürel kimliğin sürdürülmesine yardımcı olur.

kültürel miraslarımızı koruyalım ve aktaralım, gelenekleri yaşatalım, dilimizi ve sanatımızı destekleyelim, gelecek nesillere daha da zengin bir kültürel birikim bırakalım.
devamını gör...

insanlar neden sokak yemekleri yer sorunsalı

öncelikle birçok sokak yemeği uzun tarihsel geçmişe sahip geleneksel tariflerle günümüze gelmiştir. bundan ötürü olsa gerek bazı insanlar yerel kültüre duydukları ilgi ve o kültürün tarihiyle bağlantı kurma amacıyla sokak yemeklerini tercih ederler. bunun yanı sıra sokak yemekleri bizlere sokak satıcılarının canlı ve renkli atmosferini sunar ve yerel halkla sosyal etkileşim kurmamıza olanak sağlar. aynı zamanda sokak yemekleri restoranlara nazaran daha zahmetsizlerdir, çok hızlı bir şekilde hazırlanıp servis edilir. yoğun çalışma saati olanlar ve alelacele bir şekilde yemek yemek zorunda olan kişiler için de pratik bir çözümdür. bazı kişilere göre sokak yemekleri hiç hijyenik olmasa bile bana göre sokak yemeklerinin bu denli lezzetli olmasının sebebi hijyenik olmamasıdır, yoksa neden hijyenik olmayan bir şeyi sokak "lezzeti" olarak adlandıralım ki?
devamını gör...

simitin ortası niye boş sorunsalı

simit, osmanlı döneminden beri fırıncıların işlerini kolaylaştırmak amacıyla ortası boş bir şekilde pişiriliyordu. hem fırıncılar simidi pişirirken daha hızlı ve verimli bir şekilde pişiriyorlardı hem de üzerlerine dikiş ipliği geçirilerek taşınması ve askıya asılarak saklanması için sokak satıcılarına uygun bir yapı sunuyordu. kısacası simit, yıllar öncesinde ortasında boşluk bırakılan bir çörek türünün spesifik olarak bir kültürde nasıl gelenek haline geldiğini gözler önüne seren başarılı örneklerden birisidir.
devamını gör...

her şeye ve herkese rağmen yalnız hissetmek

(bkz: monachopsis)
devamını gör...

genel bir anlamlandırma çabasına girme zorunluluğu

bir zorunluluk değildir aksine insan doğasının bir parçasıdır çünkü insanlar dünyayı anlamak ve yaşadığı olayları, edindiği bilgileri bir bağlam içerisinde değerlendirmek ister. aslında bu anlamlandırma çabası bilinmeyen bir şeyi anlamak veyahut karmaşık bir konuyu çözüme kavuşturmak adına bir motivasyon kaynağıdır zira yeni bilgilerle karşılaştığımız vakitler bunları hemen mevcut bilgilerimizle kıyaslayıp ilişkilendirmeye çalışırız. o vakitler içinde bulunduğumuz ilişkilendirme sürecinde bilgilerin anlamını kavramak ve bazı kararlar vermek açısından önemlidir. aynı zamanda anlamlandırma çabasında olan insanların empati yeteneğinin daha yüksek olduğu da su götürmez bir gerçektir çünkü bu çaba aynı zamanda iletişimimizi geliştirir ve farklı bakış açılarını değerlendirmek gibi durumlarda kaldığımız vakitlerde kendimizi ifade etmek ve başkalarının düşüncelerini anlamak anlamında farkındalık edinmiş oluruz. ancak her zaman genel bir anlamlandırma çabası halinde olmak zorunda olmadığınızı da unutmayın zira bazı durumlarda bilgi eksikliğinden veya sınırlı kaynaklardan ötürü net bir bilgiye ulaşmak mümkün olmayabilir. bu gibi durumlarda bilgiyi sorgulamaya devam edip yeni bilgiler ortaya çıktıkça düşüncelerimizi revize etmemiz gerekir. kısacası bahsetmekte olduğumuz bu anlamlandırma çabası dünyayı anlama isteğimizin bir aynasıdır, yansımasıdır.
devamını gör...

evliliği kötüleyen evliler

evliliklerde sağlıklı iletişim çok önemlidir bundan dolayı iletişim eksikliği yaşayan çiftlerin arasındaki duygusal bağların zayıflaması muhtemeldir. sağlıksız bir iletişim; duyguların ifade edilememesi, aynı çatışmaların tekrarlanması veya birbirini anlamayı istememek gibi tetikleyici unsurların bir araya gelmesiyle kendini gösterir. iletişimin yanı sıra güvensizlik de her evlilik için büyük bir sorundur zira eşler arasındaki güven eksiklikleri ilişkide sürekli bir gerginlik ve çatışma ortamı oluşturmaya gayet yeterli sebeplerden birisidir. evliliği kötüleyen çiftlerin monoton ve sıkıcı bir hale gelmiş yaşantılarının olması da ihtimaller arasında yer almıyor değil.. bazı çiftler çözüm odaklı davranmayıp bazı sorunları çözüme kavuşturmak yerine onlardan kaçmayı tercih ederler. sorunlarla yüzleşmek yerine onları görmezden gelerek, erteleyerek çözümsüzlük döngüsüne girerler. bu durum evlilikteki sorunların büyümesine ve ilişkinin daha da kötüye varmasına neden olabilir. eğer söz konusu zoraki bir evlilik değilse bahsettiğim tüm bu etkenlerin ana sebebi empati eksikliğidir. birbirlerinin duygularını anlamakta zorluk çekip karşılıklı olarak birbirlerine destek verme konusunda başarısız olurlar. bu faktörlerin hepsi evliliklerde ciddi bir stres kaynağı olmaya çok müsait şeylerdir ve ilişkinin kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. bu gibi çiftlerin arkadaş ortamlarında evliliklerini kötülemek yerine terapi veya danışmanlık gibi profesyonel yardım aramaları, evliliği kötüleyen çiftlerin iletişim becerilerini geliştirip aralarındaki güveni yeniden inşa etmelerine eminim ki yardımcı olacaktır.

aslında evlilik, iki bireyin rızasıyla bir araya gelerek ortak bir hayatı paylaşma konusunda hemfikre varmaları sonucu gerçekleşen yasal dayanağı olan bir süreçtir ve evlilik insanların hayatlarını daha anlamlı hale getiren birçok güzel şey sunar bizlere. bundan ötürü evliliği kötüleyen kişilere kulak asmayınız. sevgiler.
devamını gör...

dikotomi paradoksu

dikotomi paradoksu temsil etmekte olduğu durumu iki zıt kutupta temsil ettiğinden ötürü bizleri çelişkiler içinde bırakan mantıksal bir paradokstur. bu paradoks iki seçeneğin arasında keskin bir ayrım olduğunu varsayar ancak bunlar gerçekliği yansıtmayan ayrımlardır. örnek vermek gerekirse zeno'nun paradokslarından birisi olan "akhilleus ve kaplumbağa" paradoksunu ele alabiliriz. bu paradoksta akhilleus adında hızlı bir koşucu ve kaplumbağa olarak adlandırılan yavaş bir hayvan yarışmaktadır. akhilleus, kaplumbağa'nın başladığı noktaya geldiği vakit kaplumbağa ilerlemiştir. akhilleus, kaplumbağa'nın yeni bulunduğu noktaya geldiğindeyse kaplumbağa biraz daha ilerlemiştir. bu durum sonsuz kez tekrarlandığı takdirde akhilleus hiçbir zaman kaplumbağa'yı geçemez gibi görünmektedir. yani kısaca bu paradoks hareketin kesikli adımlardan oluştuğunu ve sonsuz sayıda adım olduğunda hedefe ulaşmanın imkansız olduğu fikrini öne sürüyor ancak gerçek dünyada bu paradoksun çözümsüz kalması mümkün değildir zira akhilleus kaplumbağa'yı geçebilir çünkü hareket sürekli ve sonsuz adımlarla sınırlı değildir.

yani dikotomi paradoksu genel olarak düşünce deneyleri ve mantık problemleri olarak kullanılır ve günlük hayatımızda çözüm gerektiren bazı karmaşık durumları anlamak için bir uyarı niteliği taşır. bu paradoksun anlaşılabilir hale gelmesi çelişkili durumları ve ikilemleri çözmek için daha geniş düşünmeyi teşvik eder.

hatta ve hatta ünlü bir düşünce deneyi olan schrödinger'in kedisi'ni de bir dikotomi paradoksu olarak ele almamız yanlış olmaz. kedinin aynı anda hem canlı hem de ölü olduğunu düşündüğümüzde ortaya çıkan çelişki aslında bu durumu açıklıyor. kedinin durumuyla ilgili kesin bir ayrım yapma çabası paradoksu oluşturan dikotomik düşünce yapısını yansıtıyor.
devamını gör...

evrenin taşeron bir firmaya yaptırılmış olma ihtimali

çok uzak bir galakside ileri bir teknolojiye sahip olan tembel köfte uygarlığı evrenin farklı bölgelerindeki gezegenlerin yapımı ve düzenlenmesi alanında uzman bir uygarlıktı. bu uygarlık evrenin dengesini sağlama görevini üstlenmişti. bir gün kendi galaksilerinin dışında bir yerde insan benzeri bir uygarlığın evrildiği dünya gezegeniyle karşılaştılar. tembel köfte uygarlığı dünyayı incelemeye başladığı vakit bu gezegenin gerçekten de eşsiz bir potansiyele sahip olduğunu fark etti ve dünyanın canlı organizmaların gelişimi için mükemmel bir atmosfer sunan su kaynaklarını, uygun koşullara sahip elverişli topraklarını keşfettiler. bunların yanı sıra insanların evrimiyle ortaya çıkan zeka ve bu zekanın potansiyeli de ilgilerini çekmişti. tembel köfte uygarlığı bu fırsatı asla ve asla kaçıramazdı bundan dolayı dünyayı kendi projeleri için değerlendirmeye karar verdi. ancak doğrudan bir şekilde müdahalede bulunmak yerine taşeron bir firma kurmak onlar için daha mantıklı geldi. böylelikle dünyanın tasarımını gerçekleştirip evrimsel sürecine etkide bulunabilecek bir ekip oluşturdular. bu kurulan taşeron firma insan uygarlığının gelişmesi ve aynı zamanda dünyanın daha güzel bir yere gelmesi amacıyla tembel köfte uygarlığı rehberliğinde çalışmalar yürütmeye başladı. aynı zamanda bu firma dünyanın iklim sistemini düzenlemek, kıtaları yerleştirmek, canlı yaşamının devamlılığı için gerekli olan temel koşulları sağlamak amacıyla gelişmiş teknolojiler kullanıyordu. bir süre sonra bazı kilometre taşları belirlendi. tarımın keşfi, teknolojik gelişmelerin teşvik edilmesi, medeniyetlerin yükselmesi ve bilimsel keşiflerin yapılması gibi bir sürü olay tasarlandı. her ne kadar tasarılar da bulunsalar bile bu taşeron firmanın asıl amacı insanların özgür iradelerini korumaktı zira doğal seçilime ve toplumsal etkileşimlere bağlı kalmaları için ciddi anlamda çaba sarf ettiler. yüzyıllar geçtikçe dünya üzerindeki uygarlıklar gelişmeye başlayıp dünyayı keşfetmeye başladılar. bundan dolayı tembel köfte uygarlığı ve ona bağlı çalışmakta olan taşeron firma kendini gizlemek durumundaydı. kendilerini gizlemeyi başardılar ve dünya üzerindeki durumları sessizce gözlemlemeye başladılar..
devamını gör...

sevgi eylem gerektirir

yalnızca klişeler eylem gerektirir. eylem gerektirmeyen bir sevgi anlayışına sahip olmak sevgiyi daha da saf ve özgür hale getirir. eylemsiz bir sevgiden kastettiğimiz nedir? kişinin iç dünyasında ve düşüncelerinde sevgi beslediği kişiye yönelik pozitif hisler beslemesidir, bunu sessiz bir anlayış veya bir kabul şekli olarak görmemiz de mümkün(dür). her ne kadar dışarıdan bakıldığı zaman bir eylem olmadığını söyleseniz de bu durum sevginin varlığını veya etkisini azaltmaz.
devamını gör...

duyguları bastırmak

duyguları bastırmak her ne kadar hepimizin başvurduğu bir tepki olsa da uzun vadede duyguları bastırmak pek sağlıklı bir yaklaşım değildir. duygularımız hem zihinsel hem de duygusal sağlığımız açısından önemli olduğu için onları bastırmak yerine başa çıkmayı ve yönetmeyi öğrenmemiz daha sağlıklı bir yaklaşımdır. duygularımızı tanımadığımız ve onları fark etmediğimiz için duygularımızı bastırmaya eğilimli bireyler haline geliyor olmamız çok muhtemel, bundan dolayı duygularımızı tanıyıp bir farkındalık geliştirmemiz gerekir. duygularımızı bastırıyor olmamızın mühim sebeplerinden birisiyse kendimizi ifade etmiyor olmamızdır. duygularımızı ifade etmek, duygularımızı bastırmak yerine kabul etmek anlamına gelir. duygularınızı başkalarıyla paylaşmak zorunda da değilsiniz, kendinize karşı dürüst bir konuşma yapıyor olmak yeterli olacaktır. tabii ki de duygularımızı ifade etmenin tek yolu kendimize veya bir başkasına konuşma gerçekleştiriyor olmak değildir. yazmak, çizmek, spor yapmak, meditasyon yapmak veya yeni hobiler edinmek de duygularımızı ifade etmenin bir yoludur. yani duygular insanoğlunun doğal bir parçasıdır, onları bastırmak yerine onlarla uyumlu bir şekilde yaşamayı öğrenmek de en doğrusudur.
devamını gör...

alışılmamış bağdaştırma

alışılmış bağdaştırma, akla ve mantığa uygun bağdaştırmalara denirken alışılmamış bağdaştırmalar akla aykırılık ve mantık kurallarına zıtlık teşkil eder. birbiriyle uyum içinde olmayan unsurların bir araya gelip bir bütün oluşturduğu durumları ifade eder. her ne kadar yalnızca edebiyat ve dil bilim alanlarında kullanıldığını sandığımız bir terim olsa da sanat, tasarım ve moda gibi alanlarda da oldukça kullanılan bir terimdir. alışılmamış bağdaştırmalarda normal şartlarda bir araya gelemeyecek unsurlar bilinçli bir şekilde bir araya getirilerek kombinlenir ve bu farklılıkların yaratıcı bir senteze dönüştürülmesi amaçlanır. yani kısacası sıra dışı ve özgün sonuçlar elde etmek için farklı stiller, malzemeler ve fikirler bir araya getirilir. demek istediğim şey şu ki alışılmamış bağdaştırmaları yalnızca dil bilim kitaplarında ve sözlüklerde aramayın zira bir moda tasarımcısının farklı renkleri ve malzemeleri bir araya getirerek oluşturduğu kıyafetler de, bir ressamın farklı teknikleri bir araya getirerek ortaya çıkardığı tablolar da, bir iç mimarın geleneksel ve modern öğeleri harmanlayarak eşsiz bir iç mekan oluşturması da alışılmamış bağdaştırmalara örnektir. alışılagelmiş sınırlardan kurtulup yaratıcılığın teşvik edildiği vakitlerde zaten estetik denge farklılık ve çeşitlilikle birleşerek kendi tarzını oluşturur.
devamını gör...

aşkın yalan sevginin gerçek olması

aslında aşk ve sevgi birbirlerinden fazlasıyla farklı karmaşık duygusal deneyimlerden oluşurlar. hatta ve hatta aşk ve sevgi kavramlarına yalnızca duygulardan oluşurlar diyerek böylesine bir indirgemeye gitmemiz pek doğru olmaz fakat şu an konumuz bu olmadığı için böyle kabul etmek en doğrusu olur. bu iki duygusal deneyim her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkar ve her ilişki bir diğerinden farklıdır, benzersizdir. bundan dolayıdır ki herhangi ikisinden birinin gerçek veya yalan olduğunu söylememiz yanlış olur. aşk, bazı zamanlar kişiler arasında belirli bir süreçte hissedilen yoğun duygu durumudur. bunlar yaşandığı süreçte kişiler genel olarak romantik bir ilgi, çekim veya tutku hissederler ve bu süreçte insanlar gerçeklik algılarından kopup bazı faktörleri idealize etmeye başlayabilirler. bu yaşananlar aşkın kısmen yalandan ibaret olduğu gerçeğini her ne kadar gün yüzüne çıkarsa bile tamamıyla yalan olduğunu göstermez. birçok insan aşık olduğu kişiye gerçek bir şekilde bağlanabilir, onunla samimi bir ilişki geliştirebilir ve bu duyguyu onunla paylaşabilir. bu tarz durumlardaysa kişiler birbirleriyle genellikle karşılıklı sevgiye, güvene ve saygıya dayanan sağlıklı ilişkiler kurarlar. sevgiyse aşka nazaran daha sürdürülebilir ve derin bir kavramdır. sevgi olarak adlandırdığımız bu kavram, karşılıklı bağlılığa, fedakarlığa, anlayışa ve desteğe dayanıyor. aşk kavramının aksine sevgi; gerçeklik, dürüstlük ve güven üzerine inşa ediliyor. sevginin gerçek olduğu bir ilişkide her iki taraf da birbirine duygusal olarak bağlı hisseder ve bu bağlılık gün geçtikçe artabilir. yani demek istediğim şu ki aşk yanılsamalar içerebilirken sevgi de böyle bir şey asla söz konusu değildir çünkü sevgi saf ve masum duygularımızdan oluşur. bu söylediklerim aşkın yalan sevgininse gerçek olduğunu söyler nitelikte cümleler değildir zira ilişkiler karmaşık olabilir ve her ilişki bizlere farklı deneyimler sunar. önemli olan sağlıklı bir ilişki kurmak ve dürüstlük, anlayış, empati gibi değerlere dayanarak ilerlemektir.
devamını gör...

çıkmaza girip yolunuzu kaybettiğinizde yaptıklarınız

rutin olarak yaptığımız aktiviteler monotona bağladığı vakitler kendimizi çıkmazda hissedip gittikçe batıyormuş gibi duygular içerisinde oluruz, hepimiz insanız. dünyanın sonu gelmişçesine tuhaf hislere kapılıp canımız hiçbir şey yapmak istemez. kendimizi amaçsız hissederiz, belki hayatı sorgularız, belki de kendimize hayata dair sorular yöneltiriz. her insan bu evrelerden geçer ve buraya kadar bahsettiğim her şey olağandışı olmayan doğal olgular. asıl olay durum değerlendirmesini nasıl yapıyor olduğumuzda bitiyor. kendimizi boktan farksız hissettiğimiz zamanlar, bizi içine gittikçe çeken o bataklığa düşmemeliyiz. içinde bulunuyor olduğumuz durumu ve neden o durumda olduğumuzu değerlendirmemiz gerekir. belki de hedeflerimiz net değil veya yönümüzü belirlemek için biraz daha düşünmeye ihtiyacımız var. sakin olup kendimize düşünmek için vakit ayırmalıyız. ardından rotayı belirlememiz gerekiyor, bu hayat yolculuğunda nereye gitmek istediğimizi hatırlamalıyız zira hedeflerimiz ve niyetlerimiz bize bu yolda rehberlik edebilecek en güzel iki soyut kavramdır. amaçlarımızı gözden geçirdikten sonra doğru yönde ilerlemek için motivasyonumuzu diri tutmayı da ihmal etmiyoruz. küçük adımlar atıyoruz. evet, bahsettiğimiz hedeflerimize direkt olarak ulaşamayacağımızdan dolayı ufak adımlar atarak ilerlemeyi denememiz gerekiyor. özellikle kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlarda konfor alanımızı terk etmek istemeyişimizi ben de biliyorum. küçük adımlardan kastettiğim şey aslında konfor alanımızdan uzaklaşmak ve sınırlarımızı zorlamak. herkes zaman zaman yolunu kaybedebilir ama sen herkes değilsin, diğerlerinden farklı olduğunu ve senden bir tane daha olmadığını asla unutma.

yolunu kaybetmiş olsan da içindeki ışığı asla kaybetme. zorluklar seni durdurmak için değil aksine daha da güçlü yapmak için varlar. içindeki azim ve kararlılıkla kaybolduğun çıkmazlardan bile çıkabilir, yeniden doğru yolu bulabilirsin. her adımında cesur ol çünkü en büyük zaferler en karanlık anlarda bile ışığını koruyabilenlere aittir. şunu da unutma; yolunu kaybetmek, kendini keşfetmek ve daha da güçlü bir şekilde ilerlemen için aslında bir fırsattır. inan ve devam et çünkü senden bir tane daha yok..
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim