kafa'yı yedim yazar profili

kafa'yı yedim kapak fotoğrafı
kafa'yı yedim profil fotoğrafı
rozet
karma: 4124 tanım: 414 başlık: 69 takipçi: 24
dinler yalan

son tanımları


koca sözlüğün 20 yazarla dönmesi

bu sözlüğü bu kadar büyük görmenizin sebebini düşündürttü bana.
devamını gör...

pişman olmamak için yapılması gerekenler

denemektir dostlarım denemektir. sonucu ne olursa olsun denemekten çekinmeyin.

dün bir deneme yaptım, keşke denemeseydim. fikrimi değiştirdim hahah.
devamını gör...

bugün öğrendiğiniz ingilizce kelimeler

extol: övmek, methetmek anlamlarına geliyormuş.
devamını gör...

kendini bir görsel ile anlat

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarların yaşadığı garip olaylar

bugün minibusteyim, zaten hep mülteci dolu. boş bir koltuğa oturdum sonra türbanlı bir kadın ve garip kılıklı bir adam bindi, kadın sürekli yanımdaki koltuğa bakıyor ama oturmuyor, ben de bir sıkıntısı var herhalde diyip umursamadım. sonra adam geldi ve dedi ki sen arka koltuğa geç biz buraya oturalım, arka koltukta da adam vardı bir tane, diyecek söz bulamadım bir an. kadını mikeceğim sanki malına koyayım. sanki senin o afgan kılıklı türbanlı eşinin yanıma oturmasına çok ihtiyacım var. ama hiç ses çıkarmadım dostlarım, tamam dedim ve arkaya geçtim. keşke benim onlara gösterdiğim saygıyı onlar da bana gösterselerdi. buradan 2 adet daha şey söyleyip noktalayacağım. birincisi: senin o türbanlı karını ne yapayım ben, bakire öleceğimi bilsem bile o iğrenç, evrimini tamamlamamış kadına yaklaşmam zaten, ikinci lafım ise kadınlara: bence uzak duracağınız adamı doğru seçin, asıl uzak durulması gereken kişi ben değilim afgan kılıklı kocası uzak durulması gereken.

not: üzerimde lise forması vardı bu arada, okuldan çıkmıştım. siz düşünün durumun vahimiyetini.
devamını gör...

industrial metal

bu kadar alt dala ayrılmaları saçma. rammstein endüstriyel metal denebilir fakat ohne dich gibi şarkıları da var, hoş ben heavy rock ve metal arasındaki farkı anlayamıyorum gerçi daha.
devamını gör...

internetten tanışılan kişiyle görüşmek

yıllardır tanıdığımı sandığım adamları bile tanıyamadığımı fark edince iyice çekindiğim bir durum oldu. sanalda bir şeyleri gizlemek çok daha kolay.
devamını gör...

türbanlı bir kadınla evlenmek

türban fobim var. yeterince açık oldu sanırım.
devamını gör...

20 yıldır nefretle yönetilmek

artık müzik dinlemekten bile zevk almıyorum. her günüm birbirinin aynısı. pazartesim ile salımın bir farkı yok arkadaşlar. kadınlardan da korkuyorum, ne yapacağım vallahi?
devamını gör...

bekar ve yalnız yaşayan kadınları sahiplendireceğiz

bu cumhur ittifakını destekleyen kadınları gerçekten anlamıyorum. hadi bu ülkedeki 84 milyon insana saygın yok tamam anladım, fakat kendine de mi saygın yok be? belki oy vereceğin son seçim bu. nasıl bu kadar kıt görüşlü ve akılsız olunabilir aklım almıyor dostlarım.
devamını gör...

delirmeme ramak kaldı

sözlüğün küfürsüz formatta olması sanırım ilk defa şu an sıkıntı çıkartacak bana. kısaca hiçbir şey yolunda gitmiyor dostlarım, sosyal yetersizliğim daha çok canımı sıkmaya başladı bu son zamanlarda. seneye üniversite sınavım var, yani bu kısmen rahat olabileceğim son seneydi. ben bunu boş geçirdim arkadaşlar. "ziro fimeyl interakşın" ile geçirdim bu yılı. neyse şu an bir film izliyorum, lars and the real girl adı. bayağı güzel ilerliyor. ryan gosling oynuyor zaten ve ana karakterde kendimi gördüm. muhtemelen yakın gelecekteki ben o şekilde olacak.

geçen gün konuşacaktım bir tane kızla, kalbim gitmemi söylüyor fakat bacaklarım yürümeyi reddediyordu. oturup o şekilde bekledim sonra gitti zaten kız. ama beklerken kafamda bir sürü senaryo kurdum. hepsinde üzülen taraf ben oluyordum bu yüzden denemedim sanırım.

durun durun, çok garip bir şeyden bahsedeceğim. geçen aylarda bir post attım insta'ya ve ara ara bakıyorum, yani profilime girince karşıma çıkıyor işte. şöyle bir durum var ama, bir gün bakıyorum "lan ne güzel çıkmışım" diyorum; başka bir gün bakıyorum ve baktıkça kusasım geliyor adeta. silmemek için zor tutuyorum kendimi. sizde de oluyor mu bu tarz durumlar?

müzik zevkim falan da garipleşti, agresifleştim bir de. kediyle bile kavga ediyorum evde öyle bir noktaya geldim artık. dün mesela hiç ortaya çıkmadı, akşama kadar uyudu nerede uyuduğunu bilen yok. biz seni akşama kadar saklan diye mi besliyoruz maymun? bir de hasta olup duruyor sürekli, kendime bu kadar para harcamıyorum vallahi. kediyi belki güzel kızları etkiler diye aldım 2 sene önce. görevinde başarısız oldu...*

ama güzel bir olay yaşandı, nasıl oldu bilmiyorum ama kısa bir süreliğine ufak bir yurtdışı ziyaretim olacak. erasmus ile gideceğim, 1 hafta ama sadece. şans dileyin oradan birisini bulayım da kapağı atayım yurtdışına. bu avrupa gerçekten çok ilginç, dağda gerilla olsam almak için yarışırlar beni ama işimde gücümde öğrenci adamım, karıncayı bile incitmedim. gitsem şimdi almanya'ya havaalanında tutuklayıp geri postalarlar beni buraya. bir de deport yeriz hayatta almazlar bir daha. turizm sektörüne de atılabilirim belki, oradan da bir turist bulup kaçmam gerek en kötü çünkü gidişat çok kötü dostlarım.

bir de fal konusuna gelelim. normalde zerre inanmam bu tarz şeylere fakat inanmak istediğim şeyleri söyleyince inanasım geliyor. şöyle örnek vereyim:
bir falcı bana dese ki "sen türkiye'de sefalet içinde öleceksin." hadi lan oradan der geçerim, ama aynı falcı "2 yıla almanya'ya atıyorsun kapağı" dese benden mutlu ve bağnaz bir adam göremezsiniz arkadaşlar. bence göreceli olan tek şey zaman değil, birçok şey göreceli. aynı falcı aynı uydurma şeyleri söylüyor fakat duymak istediğime inanıyorum. bu insan psikolojisi gerçekten çok ilginç.

bir de size ufak bir hikaye anlatacağım, simyacı'da gördüm bunu.
çoban ve simyacı çölde ilerliyorlar. (çoban ispanyol, simyacı ise arap) gece oluyor çadır kurmaları gerekiyor, kuruyorlar. sonra simyacı bir anda şarap çıkarıyor, bir kadeh kendisine bir kadehse bizim çocuğa uzatıyor. çoban bir şaraba bakıyor bir simyacıya bakıyor. diyor ki:
"ya sizin inancınıza göre bunu içmek kötü bir şey değil mi?" simyacı bir anda gülümsüyor:
"kötülük, insanın ağzına girende değil, ağzından çıkandadır"
lan söze bakın lan! ne kadar doğru değil mi? hayata bakış açımı bile değiştirdi vallahi bu kitap.

bir de film önerisi yapayım bitireyim, 80 yapım blade runner ve blade runner 2049 filmlerini izlemenizi öneririm. vurdulu kırdılı aksiyon sevmeyen beni bile ekran başına kilitlemeyi başardı. harika bir yapımdı. ayrıca ciddi ciddi 40 sene sonra devam filmi yapmışlar, takdir edilesi gerçekten!

son olarak sizin mental durumlar nasıl dostlar?
devamını gör...

yeşil mürekkep

kitap akıcı bir kitap lakin okurken kafama takılan bazı şeyler var.
beni en çok rahatsız eden yazarın sürekli kendini tekrar etmesi, şu şekilde açıklayayım;
sabahattin ali bir bölümde hapis cezası aldı, yazar bu noktada "sayılı gün çabuk geçer" diyor.
lakin şöyle bir sıkıntı var; sabahattin ali evlenirken, 10.kez hapse girdiğinde, çocuğundan ayrılırken, almanya'ya giderken her seferinde bu terimi, "sayılı gün çabuk geçer" kalıbını kullanıyor. tempo olarak çok yanlış ayarlandığı görüşündeyim, kitabın ilk 150 sayfası sabahattin ali'nin aşk hayatını anlatırken son 30 sayfa ölümü ve ülkeden kaçması olmuş. bana sorarsanız son kısmın çok daha vurucu ve etkileyici olması gerekirdi, çok oldu da bittiye getirilmiş. bir diğer şikayetim ise şu şekilde; örneğin bir tartışma oluyor. yazar bu tartışmayı şu şekilde anlatıyor*:
-"bugün hava çok sıcak dedi", sabahattin.
-"evet öyle" dedi. melahat.
-sabahattin melahat'a bugün bir şey içmek ister misin? diye sordu.
-melahat hayır cevabını verdi.

ben bunu tamamen şu şekilde yorumladım, yazar karakterlere gerçekten bir kişilik verememiş.
örneğin usta bir yazarın kitabına bakalım, dostoyevski olsun bu.
dostoyevski hiçbir zaman 5 cümle üst üste raskolnikov demez.
raskolnikov'u öyle güzel bir şekilde anlatır ki ikili diyalog esnasında kimin raskolnikov, kimin karşıdaki yabancı olduğunu anlarız. ama bu kitapta o yok. sona eklenen isimler olmasa tüm karakterler aynı konuşmaları yapıyor. bunun sebebi olarak biraz kullandığı bakış açısı yüzünden diye düşünüyorum. eğer birinci kişi ağzından anlatılsa daha başarılı olabilirdi. anlatımda da bariz bir şekilde doğruluğu kesin olmayan olayları kesin gibi anlatmış. sabahattin ali'nin atatürk hakkında yazdığı bir şiir vardı, hakaret davası yiyor hatta. bu konuda üzerine iftira atıldığını yazmış, fakat öyle bir kaynak yok.

sonuç olarak okumasam hiçbir şey kaybetmeyeceğim vasat bir eser olarak kaldı benim için. yok arkadaşlar bizimkiler kitap yazmayı bilmiyor gerçekten. rusların, fransızların 300 yıl önce yazdıklarını şu an yazamıyorlar hala.
devamını gör...

plastic love

city pop türünde müthiş mariya takeuchi şarkısı.
bu cover versiyonuna bayıldım. kulağınızı gıdıklıyor resmen.
i'm just playing games
i know that's plastic love
dance to the plastic beat
another morning comes
devamını gör...

kızl nelson

adam sözlüğün en kilit taşıydı. yokluğundan beri yeni boyanmış duvarlar eskisinden daha soluk, yeni temizlenmiş oda eskisinden daha pis, dünya ise çok daha cansız gözüküyor.
edit: başlık kızıl nelson olacak.
devamını gör...

red dead redemption 2

oyunu bitireli 2 sene oldu neredeyse, hala her çete üyesini hatırlıyorum. bu bile özet ne kadar iyi bir oyun olduğuna. online modunda arkadaşlarım ile takılıyoruz şimdi. ahh o manzaralar... gerçek hayattan daha güzel gözüküyorlar.
devamını gör...

abba

don't go wasting your emotion, lay all your love on me!
devamını gör...

mariya takeuchi

japon sanatçı. plastic love bilmeyen yoktur sanırım. shiawasenomonosashi şarkısı da güzeldir.
devamını gör...

lucy ellis

cover şarkılar yapıyor kendisi, gördüğüm kadarıyla çok tatlı bir insan. just the two of us ve fly me to the moon'a yaptığı cover çok güzel olmuş.
devamını gör...

paramore

solistleri hayley williams gerçekten çok hoş, gerek imajı gerek sesiyle aşık etti beni kendisine. nedense çok sempatik geliyor. ignorance isimli şarkıları favorimdir.
devamını gör...

mun

böyle berbat bir etkinlik görmedim. varlığı insanlık tarihine hiçbir katkısı olmayan saçma bir organizasyon. kimsenin umrunda olmayan konularda kimsenin umrunda olmaya solutionlar sunduğunuz, katılan kimsenin derdinin eğitim olmadığı organizasyon. bu yıl katılmak gibi bir hata yaptım, bir daha katılacağımı sanmıyorum. yönetim kadrosundan öğrencilerine kadar hepsi rezalet. prodüksiyon yerlerde.

edit: benim katıldığım kötüymüş. yoksa eğlenceli bir organizasyon. güzel sosyalleşme imkanı sunuyor; fakat benim katıldığımda etkinlik günü konum değişikliği, son saat servis iptali ve parasını verdiğim yemeklerin olmaması gibi durumlar vardı.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim