zengin görünmek adına abartıya kaçan ve yalnızca gösteriş dürtüsüyle hareket edenler bazıları için itici olabilir. yazacaklarım hem iç dünyalarına hem de çevrelerine zarar veren bu insanlar için değil. ne var ki her genellemede olduğu gibi “fakir” insanlar için yapılan söylemlerde de özenli olmak fayda sağlayabilir.
insanların önemli bir kısmı açlık sınırında hayatta kalmak için mücadele ediyor. yani gerçekten kimin fakir olduğu sorusunun cevabı oldukça kritik. o fakir sen de olabilirsin ben de. ayrıca bana kalırsa fakir dediğimiz kimselerin zengin görünme merakı, en çok zenginlerin zengin görünme merakı kadar sorunludur. yani itici gelen, daha çok görünme merakıyla ilgili olabilir. bir diğer konu ise bireyin ihtiyaçları perspektifinden ele alınabilir. birçok kimse geliri ve borçlanma kabiliyeti doğrultusunda sahip olabileceğinin en iyisine ve en pahalısına erişmek için çabalar. mutlu olmakla sahip olmak arasında yakın bir ilişki olduğu (tartışmalı da olsa) varsayılır. o nedenle asgari ücretli birisi iphone alarak mutlu olacaksa bırakalım da olsun. farklı zannettiğimiz ama birbirimize çok benzer hayatlarımız ve gayelerimiz var. fakiri ve zengini (insanları) değil de fakirliği ve zenginliği (olguları) konuşmak daha açıklayıcı bir bakış açısı sunabilir.
sözün özü, “fakir” dediğimiz kimseler için hayat zaten çok zorlu olsa gerek. bu adaletsizlikte mutlu hissetmenin bir yolunu bulmuşlarsa bari bunu yargılamayalım. yoksa yeminle “yakarsa dünyayı garipler yakar!”
buradan
devamını gör...