pelit yazar profili

-erken kalkıp güzel elbiseler giyindi
-akrabalar aranıp müjdeli haber verildi
-anaokulu güzel bir yere benziyor, her yer oyuncak ve yeni arkadaşlar var
-annemin beni burada bırakması gerekiyormuş
-ağlayış, hıçkırıklar ve son

(bkz: siz öğrenci misiniz yoksa terörist mi)

herkesi anlıyor olmak, doğru ve yanlışların gittikçe grileşmesi ve zamanın en iyi ilaç olduğunun bilinmesinden gelen ferahlık hissi.

köylüleri öldürmek isteyenlerle dolu başlıktır. peki,

köylüleri söyleyin nasıl
nasıl kurtaralım?

(bkz: şükrü erbaş)

hafızam silinse de ilk kez izleyebilsem dediğim filmlerden biri. en son (bkz: chhichhore (film)) izlerken benzer bir nostaljiye kapılmıştım, hafızasını silemeyenler bir şans versin bence.

kronik hale geldiğinde "güzin ablalık"a dönüşme ihtimali olan durum, dikkat etmekte fayda var.

(bkz: kendimden biliyorum)

sosyal mecralardan genelde twitter yorumlarda bulunurlar, patronus büyüsüyle engelleyerek uzaklaşabilirsiniz.

(bkz: kimchi)
yani lahanadan bunu hiç beklemezdim, sen de mi brütüs?

ilk fırsatta uğranılacak mekan. an itibariyle de +90 kanalının yeni belgeseline konu olmuştur.

vegan kasap olmak

(bkz: bunheads) dizisinde başarılı bir şekilde koreografe edilmiş eğlenceli şarkı, çok şey yapmamak lazım.

merak edenler için

dipnot: çok büyük ihtimalle istanbul ismi de sanıldığı gibi islam-bol'dan gelmez. rumca "şehirden" ya da "şehre" anlamına gelen "is tim-bolin(stimboli)" kelimesinden gelir, zira şehir denince akla constantinople gelir. böyle konuşmak da bi tuhaf hissettirmedi değil.

(bkz: the big bang theory (dizi))

benim içimde yanar ateş var
sevgilim ne zaman buluşacağız?

(bkz: elbet bir gün buluşacağız)

ingilizce karşılığı latince "dünyanın ortasındaki deniz" anlamına gelen, çevresindeki kültürleri yüzyıllardır biraraya getiren denizdir.

her büyük şehir insanının gizli isteği.

coldplay'in en sevdiğim şarkılarından biri. dinlerken etrafınızdaki her şeyin döndüğünü, kendinizle savaşınızdan kalma yaralarınızın nasıl hala orada olduğunu ama her şeye rağmen birini sevebilmek için verilen olağanüstü mücadelenin güzelliğini deneyimlersiniz.

--- alıntı ---

trying hard to speak and
fighting with my weak hand
driven to distraction
ıt's all part of the plan
when something is broken
and you try to fix it
trying to repair it
any way you can

ı dive in at the deep end
you become my best friend
ı want to love you but ı don't know if ı can
ı know something is broken
and ı'm trying to fix it
trying to repair it
any way ı can



--- alıntı ---

youtube'un huzurlu ve mutlu yeşil köşelerinden biri. kanalın sahibi tuna müzik prodüktörü, dj ve sinemacıymış, kendisi muazzam bir arşive sahip ve mükemmel plak seçkileri halinde paylaşıyor. yemeksepeti nasıl olduysa bu kanalı keşfedip sponsor olmuş takipçilerini sevindirmiştir.

70'ler japon jazz
70'ler anadolu rock
ud üstadları

aradığınız herhangi bir vinyl, cd ya da limited edition albümleri bulmanızı sağlayan küresel müzik marketi veri tabanı. nadirkitap'ın uluslarası plakçılar için olan versiyonu diyebiliriz.

kitap yanı sıra plak almak için kullandığım nadide site. sahaflarda bulunan her şeyi online olarak burada da bulabilirsiniz. hobi olarak da ara sıra girip el yazması eserlerin içeriklerine bakıp ucuza mesut olabilirsiniz.

gösteri sanatlarında "iyi şanslar!" anlamında yaygın olarak kullanılan deyim. deyimin kökeni hakkında ise çeşitli görüşler bulunuyor. mesela bazıları "bir bacak/ayak kır" demenin tam tersini kast ettiğine inanırken bazıları deyimin antik yunanda alkışlamak yerine ayaklarını yere vurduklarına dayandırıyor. yani öyle bir performans sergile ki alkışlamaktan bir ayağın incinmesine sebep ol. buna benzer bir görüş de elizabeth ingilteresinde alkışlamak yerine insanların sandalyelerini yere vurması ve bu sayede "sandalyenin ayağını kırması". son görüş ise eski zamanlarda performans öncesi aday aktörlerin "ayak çizgisinde" provalarını beklemeleri ve kadroya alınmadıklarında da yine bu çizgide kalmaları. bir nevi umarım "ayağı kırıp" role seçilir performans maaşını alırsın demekti.

kaynak

not war.