eyisa yazar profili

eyisa kapak fotoğrafı
eyisa profil fotoğrafı
rozet
karma: 1951 tanım: 275 başlık: 86 takipçi: 10

son tanımları


insanı mutlu eden filmler

peki şimdi nereye?
devamını gör...

tirebolu

giresun’un kapak fotoğrafıma da ev sahipliği yapan güzel sahil ilçesidir.
devamını gör...

beşikdüzü

trabzon’un gizli cevheri; huzurlu, sevimli, sakin ilçesidir. trabzon’un umut vadeden yüzüdür.
devamını gör...

kara elmas

(bkz: kömür)
devamını gör...

bacasız sanayi

türkçe dersinde “dolaylama” konusunda verilen sabit örnektir. diğerleri için
yavru vatan
kara elmas
ulu önder
devamını gör...

bombacı mülayim

otobüsü olmak isteyen bir hanım abla mevcuttur
devamını gör...

tarhana çorbası

bir diş sarımsak ile lezzetini uçurabilirsiniz. (tamam biraz abarttım ama yakışıyor)
devamını gör...

bülbülü öldürmek

ahmet haşim:" şiiri manası için ameliyat masasına yatırmak, bülbülü eti için öldürmeye benzer." demiştir.
bülbül müziğin, aşkın, ıstırabın, duygunun sembolü. öldürülmesi en anlamsız varlık olarak görülür bu nedenle.
tüm bunlardan bağımsız olarak bülbülü öldürmek ve devam kitabı tespih ağacının gölgesinde yazarın kendi yaşam öyküsünden izler taşır. yazar harper lee romandaki dill karakterini yaratırken çocukken kapı komşuları olan in cold blood ve breakfast at tiffany's romanlarının yazarı truman capotedan esinlenmiştir. ırkçılık üzerine sözlerini ajitasyonuz, duru bir anlatımla yapar. pultizer ödüllü eserin yayımlandığı 1960'lı yıllardan beri çok okunanlar listesinde her zaman yer bulabilmiş olması duru ve özgün anlatımının gücü olmalıdır.


"istediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.”
devamını gör...

ereğli kaymakamı'nın eczane çalışanlarına sosyal mesafe cezası yazdırması

sonra babası dönmüş ve demiş ki: "oğlum, ben sana kaymakam olamazsın demedim."
bazı öyküler gerçekten daha gerçek.
devamını gör...

amak-ı hayal

madde - maa üzerine derin anlatımı ile simyacıgibi türünün örneklerinin çok daha üstünde bir eserdir. neden hak ettiği tanınırlığa ulaşamamıştır, bilinmez. insan ne ile yaşar? la tolstoy'un madde üzerine söylediklerini daha sembolik bir anlatımla ve tasavvufi pencereden anlatıyor şehbenderzade filibeli ahmed hilmi. varlık sebebini sorgulayan raci, " tuhaf ve zararsız deli "aynalı baba'dan hayatın anlamını öğrenirken biz okuyucular sihirli bir halı üzerinde masallara yelken açıyoruz. ilmihal bilgileri gibi sunulan didaktik kısımları yorucu olabiliyor fakat mutlaka sonuna kadar sabredip okunmalı. dertlerin, maddi sıkıntıların, hastalıkların gölgelediği hayatımızda belki de çoğu zaman dikkatimizi verdiğimiz noktalar yanlıştır. yanlış yere bakıyor olabilir miyiz?

"alem bir deniz, sen bir gemi; aklın yelkeni, fikrin dümeni; kurtar kendini, ha göreyim seni!"
devamını gör...

trendeki kız (film)

kitabını okumadım ama netflix'in bıkmadan usanmadan önerip durmasıyla bir şans verdiğim enteresan film. kitaptan haberim vardı bu nedenle belki de karşımda hintli bacılar dans etmeye başlayınca "noluyo lan" diyerek izledim. olaylar, olaylar...

efenim avukat hanım ablamız, kardiyoloji doktoru abimizle evleniyor. cevval bir avukat kendisi. mafya aleyhine aldığı davada zaferi göğüslüyor. tabi mafya da boş durmayarak o sıralar yedi aylık hamile ablamızın arabasına çarpıyor. sonrası alkol krizleri, amnezi, aldatmalar, takıntılar, yalanlar, cinayetler, twist...
kitap nasıl bilmiyorum ama filmin senaryosu kesinlikle absürt. herkes herkesle bağlantılı. avukatın kocası hemşirenin sevgilisi, mafya aslında polis ablanın babası filan. sanki olay hindistan'da değil bayburt da geçiyor ki orda bile bu kadarı zor.

vaktinizin kıymetini bilin, ben ettim siz etmeyin.*
devamını gör...

sezercik

the room (2019)

christian volckman tarafından çekilen 2020 yapım fransa - belçika ortak yapımı fantastik gerilim filmi. film klişe bir yeni eve taşınma girişiyle başlıyor. bir süre sonra evin erkeği matt, evde tüm dilekleri gerçekleştiren gizemli bir oda bulur. paralr, pahalı içkiler, kıyafetler, lezzetli yemekler, orijinal tablolar. büyülü bir eğlence ortamında muhteşem anlar yaşarlar. fakat minik bir sorun vardır, evde tek bir dilekle var edilen tüm bu servet evin dışına çıkarıldığı anda bir avuç toprağa dönüşmektedir. tüm bunlara rağmen anne olma dürtüsüne karşı koyamayan kate, odadan bir bebek isterse ne olur? filmin gerilim kısmı işte tam da bu noktada başlıyor. film kötü kurgusuyla, saçmalıklarıyla yorsa da sadece dilediğim her nesneyi var eden bir odam olsaydı şu karantina zamanlarında hayatım nasıl olurdu diye sormadan edemiyorsunuz.
devamını gör...

i care a lot

şubat 2021 yapımlı netflix filmi. düz fön reis rosamund pike filmedki performansıyla tırnaklarınızı kökünden yedirtmeyi başarıyor. film, kötülüğe övgü mü, karmanın tecellisi mi pek belli değil. belli olan izleyiciye beklediği hikayeyi sunmuyor oluşu. fil tür bilgisine gerilim ve komedi yazarak durumu kotarmaya çalışsa da ne yeterince gerebilmiş ne de tebessümden öteye güldürebilmiştir. hayatın olağan akışına ters tüm unsurları komedi altında gizlemeye çalışma çabası gibi durmuştur tüm sahneleriyle.
iyi de neden, tamam da nasıl yani? diye sorarken siz tek kurşunla hikaye sona eriyor. mutlaka bir mesaj verecekse "çok da şaapmayın,hırslarınız tam da en güçlü hissettiğiniz anda canını yaktığınız biri tarafından yer ile yeksan edilebilir." olarak okunabilir. 2/10 pointle uğurluyoruz o da lannister reisin hatrına.
devamını gör...

lucy (film)

"beynimizin sadece yüzde on'unu kullanıyoruz" diye bir halk efsanesi ciddiye alınıp üzerine film çekilseydi nasıl olurdu? cevabı lucy.
sağlam bir argüman üzerine inşa edilip, çok seksi ir kadın olan scarlett johansson filmi. filmin sonu tuhaf bir şekilde tasavvufta fenafillah mertebesi denilen evrenle bir bütün olma düşüncesine bağlanıyor. en nihayetinde tüm zaman ve mekan anda gizlidir. olanlar olmuştur, olacak olanlar da olmuştur. en nihayetinde hepimiz bir hiçiz, mesajlarının farklı bir iletim tarzı. izleyiciye zaman kavramı, zeka, vücudun ve zihnin sınırları, evrenin sırları üzerine düşünülecek bir buçuk saat sunuyor film. kovalamaca sahnelerine, finalin absürtlüğüne takılmamak koşuluyla izlemek koşuluyla fransız sinemasının keyifli yönünü sunuyor.
devamını gör...

mücella

ktü edebiyat fakültesi profesörü nazan bekiroğlu'nun ikinci romanı. roman nostaljik naif bir dille nostaljik bir kadın hikayesi anlatıyor. trabzon'da naftalin kokulu bir mahallede 1920 yıllarında başlayan bir hikaye yazarın kendi çocukluk anılarıyla da canlanıyor. fistolar, kahveler, danteller, çeyiz sandıkları, sinemalar, naftalin kokuları, kolalanmış kumaşlar, işlemeler, kanaviçeler, çarşaf takımları ve bir kadının akıp giden hayatı. zaman akıp giderken kaçan fırsatlarıyla, kendi hayatına sadece seyirci olabilmiş mücella'nın hikayesi çok gerçekçi bir anlatı. gölgede kalmış, görünememiş, içinde ukdeleriyle tükenmiş bir kadını anlatıyor. nazan bekiroğlu, kemik okuyucu kitlesine sahip kalemi güçlü, naif bir yazar. okuyucularının çok seveceği bir eser.
devamını gör...

körlük (kitap)

filmiyle kitabından önce tanışan şanssız insanlardanım. film, kesinlikle kitabın gölgesinde kalmış.
körlük, bir gün herkes kör olsaydı dünya nasıl olurdu sorusuna cevap aramıyor. kitap, bilinmeyen bir ülke, bilinmeyen bir şehir ve bilinmeyen insanlar üzerinden beyazlığa bürünen gözlerin kaotik, distopik bir dünyaya sürüklenişini anlatıyor. körler ülkesinde gören göz olmak, gören insanlar arasında kör olmaktan daha mı kolaydır?
zor şartlar altında insan doğası ne kadar alçalabilir?
akıl hastanesinde karantinaya alınan yedi kişinin birbirleriyle paralel hayatta kalma ve kaçış mücadelelerini okurken gerçekçi tasvirlerle ve güçlü bir anlatımla karşılaşıyor okuyucu.
tek kişinin bedensel bir engele maruz kalması ve sonraki süreç üzerine yazılmış onlarca eser vardır fakat kitlesel bir durumun yıkıcı etkisi üzerine en başarılı eser "körlük" olabilir.
devamını gör...

1984 (kitap)

1949'da kaleme alınırken yazar tamamen ütobik bir dünya yaratıyordu. aslında insanın olduğu yerde hiçbir şeye "yok artık o asla olmaz" denemiyor. dünya tarihi bu dehşet dünya senaryosunu defalarca yaşadı. günümüzde de yaşanmaya devam ediyor. gücü elinde bulunduranın kraldan çok kralcı ateşli savunucularıyla yaşattığı zulüm ve bu zulme karşı hayatta kalma, insanlık ve onur savaşı veren bir avuç iyinin destanı hiç yazılmasaydı da bilinmeye devam edecekti. anlatılanlar huzursuzluk yaratırken her okuyana bir yerden tanıdık gelecektir. huzursuz gelen de işte bu tanıdık gelme durumu olacaktır. tek bir kitap okumakla yetinmek durumunda kalsaydım bu kitap 1984 olurdu. 2021 yılı itibariyle telifi kalkan bu kitap herkesin kütüphanesinde bulunmalıdır. fazla gösterişli özel baskısı kitabın içeriğine gölge düşürmemelidir. bir gösteriş kitabı olmaktan öte derindir, değerlidir.
devamını gör...

korku (kitap)

psikoloji okuyan öğrencilerin de mutlaka okuması gereken bir kitap. her ne kadar kahve, kar, yağmur, cam kenarı hikayelerine kurban gitmiş olsa da tüm bu popüler kültür mezeliğinin ötesinde korkunun bastırılmış utançlara, pişmanlıklara, utanç veren deneyimlere kapı açışını anlatan tek solukluk eserdir. her şeyin yolunda gittiği varlıklı ve sorunsuz evliliklerden sıkılan genç kadın ilk kez edebi eserin konusu olmuyor fakat sadece psikolojisi üzerine düşünülen ilk eser olabilir. sadakat üzerine düşünürken kadının yakalanmasını isteyip istemediğinizi size sorduruyor roman.
şantajcı olmasaydı, pişmanlıklar da olur muydu?
insan hayatındaki tüm güzellikleri ne uğruna riske eder?
kadın neden aldatır?
sorular sormanızı ve cevaplarıyla yüzleşmenizi sağlayan eserleri sevin.
devamını gör...

jacobs selection filtre kahve

yeni keşfimdir kendileri. aramız oldukça iyi. kolay ulaşılabiliyor olması da artılarındandır.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim