1.
fransız devlet bakanı talleyrand’ın “şeytan kadar kara, cehennem kadar sıcak, melek kadar saf, aşk kadar da tatlı.” diye tanımladığı mükemmel içeçek. günün her saati içilebilirim.
devamını gör...
içmesini de yapmasını da çok sevdiğim, ilk hali çekirdek biçiminde olan daha sonra çeşitli biçimlerde öğütülerek ve kavrularak toz haline veya başka kıvamlara getirilen, içeceği ile meşhur olan bitkidir.

benim en çok sevdiğim kahve çeşidi türk kahvesi ve filtre kahvedir.

daha önceki türk kahvesi tanımımda yazmıştım ama yine de yazmak istiyorum tekrardan: türk kahvesi yapılış tarzından dolayı "türk kahvesi" adını almıştır, türkiye'de yetiştiğinden dolayı değil.

dünyada sıcak ülkelerin bazılarında yetişen, yetiştirilmesi hiç de kolay olmayan bir bitkidir kahve.

hatta kahvenin ekiminde, toplanmasında çalışan insanların çoğu köle gibi çalıştırılırlar. kahvenin ekiminde, toplanmasında görev alan birçok insan kahvenin tadını bile bilmez...

etiyopya, ekvador, brezilya, kenya gibi ülkeler dünyada başlıca kahve yetiştirilen ülkelerdir.

türk kahvesinin hangi çekirdekten yapıldığını bilmiyorum, belki de farklı farklı çekirdekler kullanılıyordur...

filtre kahve için konuşmam gerekirse şu ana kadar etiyopya filtre kahve, brezilya filtre kahve ve kolombiya filtre kahve içtim.

bu üçünden en sevdiğim ise brezilya filtre kahvesi oldu.

türk kahvesi olarak ise yine birkaç alternatif denedim ama en sevdiğim artuk bey'in türk kahvesi oldu.

tabii ki her yiyecek ve içecek gibi kahve de damak tadına göre seçilmeli.

ben o kahveyi severim başkası başka bir kahveyi sever, mühim olan kendi damak tadımıza uygun olanı bulmak.
devamını gör...
müptelası olduğumuz bu harika içeceğin, tarih sahnesine çıkışı 850 yılında oluyor. aslında her şeyi bir keçi sürüsüne ve çobana borçluyuz. bir kahve tiryakisi olarak, yazıma başlamadan önce burdan sonsuz teşekkürlerimi iletmek isterim. bach'ın "coffee cantata" eserini de şuraya bıraktıktan sonra başlayalım.


her şey, kaldı adındaki çobanın güttüğü keçilerin bir meyveyi yedikten sonra canlanmaları ile başlıyor. bunu gören çoban meyveyi kendisi de deniyor. kahve sevgisinin bu kadar büyüyeceğini o zaman fark etmiş midir acaba?

daha sonraki durağımız keşişler oluyor. bu gizemli meyveyi onlar da deniyor. tadı çok acı geldiği için hepsini ateşe atıyorlar. daha sonra öyle güzel bir koku yayılır ki keşişler mest olur. keşişler daha sonra bu kavrulmuş meyvelerden bir içecek hazırlamışlar. keşişler kahveyi içtikten sonra bütün gece ayık kalmışlar. daha sonra bu sihirli içecek, kısa sürede yayılmış dört bir yana. 1000 yıllarında yemen'de üretilmeye başlanmış bile.

kahvenin istanbul'a gelişi kanuni sultan süleyman döneminde gerçekleşmiş. sınırları yemen'e kadar uzayan osmanlı, yemen valisi özdemir paşa sayesinde kahve ile tanışmıştır. bu tanışıklık gittikçe ilerlemiş ve artık sarayda kırk kişilik kadrolu kahveci ustaları çalışmaya başlamış.

efendim kahvenin ünü sarayın dışına da taşmış tabii ki. 1550 yılında ilk kahvehane açılmış istanbul'da. daha sonraki her mahallede bir kahvehane olmuş. insanlar burda oturur, muhabbet eder, tartışır, iş konuşur, ticaret yapar bir yandan da kahvesini yudumlarmış.

kahve tutkunu italyanlar da kahve ile osmanlı sayesinde tanışmıştır. venedikli tacirler 1615 yılında ilk kahve tohumlarını venedik'e götürerek bu harika içeceği bir kıtaya daha taşımışlardır. 1683 viyana kuşatması sırasında osmanlı'nın kahve tohumlarını cephede bırakması ile avrupa'ya da kahvehaneler açılmaya başlamıştır. polonyalı bir girişimci bu çuvallar dolusu kahveler ile ilk kahvehaneyi açmış.

istanbul'da olduğu gibi avrupa'da da çok sevilmiş kahvehaneler. voltaire, balzac, beethoven ve mozart da bu kahvehanelerin müdavimlerinden. balzac'ın kahve tutkusunu bilmeyen yoktur zaten. günlük 50 fincan kahve içtiği söylenir.

tabii ki o zaman kahve üretimi arabistan, afrika topraklarında. avrupa'ya da yayılması ile orda da kahve bitkisi yetiştirilmeye çalışılmış. 17. yüzyılın sonlarına doğru seralarda üretilen bitkiler, çeşitli yerlere gönderilmiş. bir tanesi de paris'te xıv. louis'e hediye edilmiş. bu hediye milyonlarca kahve bitkisinin atası olmuş.

şüphesiz kahve bizim kültürümüzde bambaşka bir noktaya yerleşmiştir. telvesi ile içilen tek kahve türü olan türk kahvesi de bu kültürün çok önemli bir parçası aynı zamanda insanlığa bir hediyemiz. sabahların mutluluk sebebi kahvaltı bile kahvenin altına yenilen yemekten alır ismini. bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır sözü de belki de sevgimizi gösteren en büyük kanıttır.
devamını gör...
bu aralar yoğun tempodan dolayı, damardan aldığım içecektir.
devamını gör...
yeşil kahve çekirdekleri, kahve ağacının meyvesinin içindeki çekirdeklerdir. kahve ağaçlarında kırmızı kahve meyveleri yetişir ve olgunlaşan meyveler toplanır. vişnelerin içinde, kahve satan yerlerde gördüğünüz kahveyi yapmak için kavurduğumuz yeşil çekirdekler
bulunur. bir kahve ağacında her yıl yaklaşık 2,72 kg meyve yetişir. yani, bir kahve ağacı 0,45 kg kavrulmuş kahve üretmek için bütün bir yıl
çalışır.

çay, şarap ve yemekler gibi, kahveler de lezzetlerinin büyük kısmını geldiği yerden alır.
yetiştirme bölgelerinin her birinde farklı yetiştirme koşulları ve gelenekleri vardır ve
bunlar kahvenin genel tadını etkiler.

- latin amerika: fındık, kakao ve hafif baharat lezzetleri
- afrika: narenciye, böğürtlen ve baharat lezzetleri ve çiçek aromaları
- asya/pasifik: dolgun gövdeli ve şurubumsu pürüzsüzlük, bitkisel ve topraksı lezzetler

bir kahve ağacı tam olgunluğa 3 ila 5 yıl içerisinde ulaşır. yılda 1 kez hasat yapılır (kolombiya ve kenya'da 2 kez). yasemin kokulu çiçekten, yakut kırmızısı kahve meyvelerine ulaşması 9 aydır. kahve bitkisi, hayatına bir fidanlıkta başlar ve 1 yıl sonra ise sökülüp kalıcı olan evine yani kahve tarlasına ekilir. bir kahve ağacı ticari olarak 25-30 yıl boyunca kahve üretir. iklim değişikliği, kahve pası ve haşereler kahve ağacının en büyük düşmanlarıdır.
devamını gör...
dünyada en çok içilen içecektir. dünyada petrolden sonra en çok ihracat yapan üründür. evet, bir çekirdeğin tozu dünyada en çok ihraç edilen üründür.

benim enerjimi ihtiyacımı sağlayan fosil yakıtımdır. yorgun geçen gününün ödülü, gecelerin ertesi gün hapıdır.
devamını gör...
öldüğümde su yerine bunu atsınlar mezarıma dediğim içecektir efendim. o kadar bağımlıyımdır.

"augsburglu hekim leonhard rauwolf; 16. yüzyılda ortadoğu'yu gezer ve 1582 yılında yayımlanan eserinde "insanların 'ghaube' dedikleri koyu renkli bir içeceği sabahları elden ele içtiklerini ve içine bir meyve attıklarını" belirtir. halk arasında 15. yüzyılda yaygınlaşmaya başlayan kahve, arap tıp literatürüne göre; 10. yüzyılda ilaç niyetine kullanılmakta idi. avrupa'da ise 1650'lerde halk ve yüksek zümre arasında yaygın olmamakla beraber ilaç olarak varlığını sürdürüyordu. 1700'lere gelindiğinde kahve yüksek zümre arasında moda haline gelmişti bile. bu dönemler kahvenin her derde deva olduğu düşünülür ve bu görüş çeşitli yazılarla desteklenirdi."
(wolfgang schivelbusch, çev. zehra aksu yılmazer, keyif verici maddelerin tarihi, dost kitabevi yay., ankara 2000, s. 23-26.)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
resim: 1716'da yayımlanan bir seyahatnamede çizimi verilen bir kahve ağacının meyve dalı.
devamını gör...
bugün avuç avuç yesem kesmeyecek içecektir. metinler dosyalar ile savaşırken kafanı kaldırdığında elinle uzanabileceğin bir mesafede ise hayat kurtarıcı, enerji kaynağıdır.
devamını gör...
vazgeçilmezdir özellikle filtre kahve
devamını gör...
kahvenin 0 kalori olması, dünyanın en güzel kıyaklarından biridir resmen.
devamını gör...
daha önce hazırladığım bir görsel ile katkı sağlamak isterim başlığa.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
12.
resmen bir insan yakıtı. bunsuz çalışamıyoruz.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
türk kahvesi, filtresi, granülü her haliyle hayatımın vazgeçilmezi olan, kimine göre uyku kaçıran kimine göre enerji veren, mis kokulu, tiryakisi için güne başlamanın olmazsa olmazlarındandır. bir kahve tiryakisi olarak ben nasıl bu başlığa yazmadım deyip geldim*

küçük bir ağacın meyvesinde bulunan küçücük bir çekirdek iken mis kokusuyla bizi baştan çıkararak içtiğimiz fincana gelene kadar her ülkede ki ve her hali farklı bir serüven olan acısıyla tatlısıyla, faydasıyla zararıyla yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahip su ve çay ile birlikte dünyada en çok tüketilen ve ihracatı en çok yapılan maddelerden biridir kahve. bu küçük sihirli kahve çekirdeğinin nasıl, ne zaman keşfedildiği konusunda kesin bir bilgi olmasa da, hakkında söylenmiş yazılmış onlarca rivayet ve efsane bulunmaktadır. ancak en kaliteli olanlarının ve dünyaya yayılanlarının latin amerika, doğu afrika, asya ve arap yarımadası’nda yetiştikleri ortak bir düşüncedir. başta brezilya olmak üzere kolombiya, endonezya, etiyopya, meksika gibi ülkelerde yetişen kahve serin ve tropik bir iklim istemektedir. kahvenin kalitesini toprağın kimyasıyla beraber , iklim şartlarına bağlı olarak yağmur, güneş ışığı miktarı belirlese de en önemli faktör yetiştiği yerin rakım yüksekliği belirlemektedir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
küçük ağaçlar da yetişen kahve kızılcık kirazına benzeyen önce yeşil, sonra sarı ve son olarak kırmızı renk alan kirazlar halinde olup tamamen olgunlaşıp kırmızılaştığında hasat edilmeye başlanmaktadır. yüksek bölgelerdeki ağaçlardan elde edilen yeşil çekirdekler tat, aroma ve lezzet bakımından diğer çekirdeklerden daha üstündür. hasatı yapıldıktan sonra kabukları ayrılan , bir kaç yöntemle ve ısıl işlemden geçtikten sonra kurutulan çekirdekleri en son olarak kavrularak değişik demleme ve filtreleme yöntemleriyle fincanlarımıza kadar ulaşmakta.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kahvenin çıkardığı o dayanılmaz mis kokunun nasıl çıktığına gelirsek bu kavrulma aşamasında gelen bir sebepten dolayıdır. kavrulma esnasında kahve çekirdekleri çıtlama yapmakta ve bu çıtlamalar sırasında yüksek ısınında etkisiyle yaklaşık 800 farklı aroma meydana getirmektedir.
türk kahvesi ya da filtre kahve çeşitleri bu aşamalardan sonraki öğütme ve demleme yöntemlerinden dolayı farklılık göstermektedir.
bundan sonra hangisini içeceğiniz de sizin damak zevkinize ve ruh halinize göre yani keyfinize bağlıdır. bu kadar kahveden bahsedince sanırım artık herkes bir fincan kahveyi hak eder.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
afiyet olsun...
devamını gör...
asıl etkisi, uyutmamaktan ziyade harekete geçirmek olandır.

kafein, adrenalin salınımını tetikleyerek kalp atış hızını (bkz: nabız) artırıp zincirleme bir şekilde dolaşımı, solunumu, yağ yakımını, kandaki enerji seviyesini yükseltiyor. olimpiyatlarda da kafein dozu sınırlaması bu sebeple vardır.

yani aslında blok/vize haftasında kahveye güvenmek sizi masa başında ders çalışmaktan ziyade masaya çıkıp twerk yapmaya zorlayabilir.

aman dikkat efendim.
devamını gör...
biraz abarti olabilir ama bazen better than sex denebilecek nimet
devamını gör...
17.
serüveninde türkler kilometre taşıdır. kahve istanbul'a önce yemen'den gelmiş. saray'da içilirmiş. sonra köşklere, yalılara girmiş. zamanla halk katmanlarına yayılmış ve istanbul'da yüzlerce kahvehane açılmış.

kahvenin hatırı sayılır bir içecek olması da onun önemini hatırlatıyor bize. yemen'den geliş hikayesi, keyif vermesi, içimi için farklı özellikte bardaklar üretilmesi, sıcak közde bakır cezvede usulüne uygun pişirilmesi, az, orta, çok kavrulmuş çekirdekleri, sade, az şekerli, orta, şekerli damak lezzeti seçenekleriyle köklü bir kültür. normalde kahve, aynı kakao gibi ağaçta yetişen ve yuvarlak meyvelere sahip bir bitkidir. kahvenin ağacı yapraklarını hiçbir zaman dökmeyen, her zaman parlak ve yeşil görünüme sahiptir. ağaçta bulunan her meyvemsi yapının içinde derin çizgiye sahip iki tohum mevcuttur. bu tohumların her biri kahve taneleridir. her ne kadar dünya literatürüne türk kahvesi olarak girdiyse de iklim yapısının uygun olmayışından ötürü türkiye'de kahve yetiştirilememektedir.

kahve, bir tutku, alışkanlık, dostluk, sohbet, keyif duyguları yaşatır. kahveler, sunumu ve içimiyle kokulandı, çeşitlendi. tatlı, çikolata, lokum, pasta, kekler kahve ile buluştu.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
19.
ilk olarak etiyopya'nın kaffa eyaletinde vahşi olarak yetişmiş, oradan da güney arabistan'a getirilmiş bitki. rivayete göre 9. yüzyılda etiyopyalı bir keçi çobanı, keçilerinin bitkinin yapraklarını yedikten sonra daha neşeli ve hareketli davrandığını fark etmiş. bunun üzerine kendi de denemiş, verdiği hissi sevmiş ve tanıdıklarıyla paylaşmış. zamanla insanlar meyvelerinden elde ettikleri taneleri kavurmayı, kaynayan suda demlemeyi ve bildiğimiz anlamda kahve yapmayı öğrenmiş. kahve yüzyıllar sonra osmanlı'da popüler olmuş, oradan da batı avrupa'ya yayılmış. o dönem kahvehaneler entellektüel insanların toplandığı, fikirlerini paylaştığı, biraz da muhalefetin kök saldığı mekanlarmış. bu nedenle dönem dönem osmanlı'da kahve içimi yasaklansa da popülerliğini kaybetmemiş. cumhuriyetin kuruluşu ve arabistan'ın elden çıkmasıyla kahve, genç ve fakir ülkemiz için pahalı bir ithal ürün haline gelmiş. kahve tüketimini azaltmak için yerli malı çay içimi özendirilmiş.
devamını gör...
bir sağlık sorunumdan dolayı içmeyi çok özlediğim ve umarım ki yakın zamanda kavuşacağım içecektir kendisi. zamanı gelince elimde meşale misali taşıyacağım söz veriyorum. kıhkıh
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"kahve" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim