dünya klasikleri / roman
10 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

lev nikolayeviç tolstoy'un bir çırpıda bitirebilecek, varoluşsal sancılar içerisinde kıvrananların okuması gereken kitabı.

••
kitap işinde başarılı bir hakim olan ivan ilyiç'in, adım adım ölüme giden, etrafındaki insanların ise bunu hiç umursamadığını düşünmesine sebebiyet vermiş yaşamını konu edinir. ivan, yakınım dediği insanların sağlıklı, dinç ve acısız ruh halini kıskanır. eşine, kızına, iş arkadaşlarına... herkese alev püskürmektedir. kimsenin teşhis koyamadığı hastalığı ilerledikçe daha fazla küsmeye başlar hayata. zamanla hastalığı değil, ruhsal olarak çektiği acı onu ölüme götürmeye başlar.
••

konusu genel itibariyle böyle. hızlıca bitiyor ve cümlelerden anlamı tek başınıza çıkarmak zorunda kalıyorsunuz. yazar mana çıkarmanız için sadece cümleleri sunuyor önünüze. eğer "anlamadan bitti" diyorsanız tekrar okumanızı tavsiye edeceğim. bana bakmayın, çevirisi iğrenç bir yayınevinden okudum kitabı. yabancı yazarın kitap çevirisinde "allah rahatlık versin" yazıyordu, düşünün artık. *

buna rağmen beğendim, birçok cümlenin altını çizdim. azıcık daha param olsun güzel bir yayınevinden alıp okuyacağım. *
altını çizdiğim birkaç cümleyi de bırakayım;

••
tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak,
tam böyleydi durum. insanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altında çekilip gidiyordu. madem öyle, ölmeye hazır ol.


yıllar ilerledikçe ağırlık omuzlarına daha çok biniyordu. meğer başarılı bir yolda yürüdüğünü sandığı hâlde başarısızlığa doğru dört nala koşuyormuş da haberi yokmuş.

gözlerine bir bak, içinde hayat kalmamış!
••
devamını gör...
iş bankası kültür yayınları tarafından hasan ali yücel klasikler dizisi altında rusça aslından mazlum beyhan çevirisi ile karşımıza çıkan ivan ilyiç’in ölümü, açıkçası 104 sayfada insana yaşam dersi veren bir kitaptır. kitabın içeriğine dair yorumlarıma girmeden önce çevirisinin çok akıcı bir şekilde gerçekleştirildiği ve okurken zevk alacağınızı belirtmek isterim. çeviri işi mühim iş arkadaşlar. neyse.

kitabımızın kahramanı adından da anlaşılacağı üzere rusyada hayatını oldukça sıradan ve normal, daha doğrusu kurallara göre ve olması gerektiği gibi yaşayan ivan ilyiç’in ölümcül bir hastalığın pençesine düşmesiyle beraber başından geçenleri anlatmaktadır.

acaba merak ediyorum yukarıdaki cümlede bir şeyi fark ettiniz mi? hayatını toplumun öngördüğü kurallara ve standartlara göre yaşamış diyorum. evet düşünün bakalım, bu kişi aramızdan kim? cevap uzakta değil, içimizde.

ilyiç’in kitap boyunca sürekli daha bir yaşam kurma mücadelesi içerisinde kendi yaşamının, varlığının iplerini elinde bırakması, sonunda ölüm döşeğindeyken ben bu hayatı ne için ve kim için yaşadım sorusunu kendisine sorduğundaki cevapsızlığı ya da hayal kırıklığı, koskoca hayatında çocuğundan başka sevecek bir şey bulamaması gibi benzer hususlar emin olun size de kendi hayatınızı sorgulatacaktır.

çarpıcı bir eserdir, hazır değilseniz okumayın. çünkü fazla kafa yorarsanız yuva yıkar, insana kariyer değiştirir ama mutlaka okunması gerekir.

not: açıkçası piyasada iyi çevirisi yapıldığına inandığım bütün tolstoy kitaplarını bulma ve okuma amacında bir insanım. tolstoy okurken hiçbir kitabına inceliği ya da kalınlığı nedeniyle önyargılı yaklaşmamanızı kendinizi akışına bırakmanızı tavsiye ederim.
devamını gör...
ölüm döşeğinde olan bir adamın, fiziksel acılarından ziyade hayatını boşa geçirdiğini düşünmesi sonucu çektiği ruhsal acılarının, sevdiği insanların sağlıklı hallerini içten içe kıskanmasının ve ölüm korkusu nedeniyle yaşadığı ızdırabın anlatıldığı tolstoy romanıdır.
devamını gör...
bazı edebiyatçılar dostoyevski ve tolstoy'u karşılaştırırken şöyle der: ''insan olgunlaştıkça tolstoy'u daha çok sever çünkü onu daha iyi anlar'' ben de böyle düşünüyorum ve 'ivan ilyiç'in ölümü' hakkında dikkatimi çeken dört ana noktadan bahsetmek istiyorum.



tolstoy hâlihazırda okuyan ivan ilyiç'in hayatını anlatırken şöyle yazıyor: ''ivan ilyiç, okulun son sınıfında okurken diktirdiği elbisenin üstüne 'respice finem' (sonunu hatırla) yazan bir madalyon takmıştı'' burada ince bir nokta var: sonraları ömrünü çok para kazanmaya adayan ilyiç, o madalyonu da, onun anlamını da unutup, arzularına kapıldı. ama hastalandıktan sonra en çok ölüm ve kendi sonu hakkında düşündü. yani tolstoy, ilyiç'in madalyonunu sonradan sessizce ilyiç'in göğsüne geri taktı.



bu meseleyle ilgili ikinci konu ise, insanın arzu ettiğine doğru gitme gerçeğidir. okul zamanında sonunu gayrı ihtiyari düşünen ilyiç, daha sonra mecburen aynı kaderi yaşamak zorunda kalır. ilyiç'in henüz okul çağlarında 'sonunu hatırla' yazan madalyonu takmak için hiçbir sebebi olmadığını yazan tolstoy, daha sonra yaşlı ilyiç öldüğünde, ölümün de aynı şekilde gayrı ihtiyari, sebepsiz olduğunu anlatır. bu bir.



ilyiç, ölüm yatağındayken bütün hayatını hatırlar. tolstoy bu anı şöyle anlatır:''geçmiş günler birbirinin ardından gözlerinin önünden gelip geçiyordu. hep de daha yakın vakitlerden başlayıp, o tarafa, çocukluk çağlarına gidip orada duruyordu''



ilginçtir, tolstoy kahramanlarını önce cezalandırıyor sonra da günahsız gibi bahsediyor. biz bunu birçok roman ve hikâyesinde görüyoruz. tolstoy, sonunda çocukluğunu yani temiz zamanlarını göstererek, ilyiç için, saf ve temiz bir dünya hazırladığını işaret ediyor.



şu şiir tam da buraya uygun değil mi?



''bence ömür yaşlılıktan çocukluğa doğru başlasaydı

daha güzel olurdu.

o zaman bu yaşlı fahişe

sonunda masum bir kız çocuğuna dönüşür ve ölürdü'' bu iki.



tolstoy'a göre insan acı çektikçe yaşar, çekmiyorsa yaşamıyordur. o yüzden de ilyiç ölüm anında acısını unutup, şuursuzca korkmaya başladığında: ''bedenim acı duymuyorsa, demek ki ölüyorum'' diye düşünüp hemen acısını aramaya başlar: ''dikkatini yoğunlaştırıp kendi kendine sordu: acı nerdesin? ha, nerdesin? ha, buradaymış, iyi, güzel bu acı!''



acısını bulan ilyiç, sonra garip bir şekilde kendine şu soruyu sorar:



''peki ölüm? o nerede?''



demek ki insana ölümü versen hayatı, hayat versen ölümü isteyecek. bu üç.



romanın strüktürü de çok iyi kurulmuş. eser ilyiç'in ölüm haberiyle başlıyor ama tolstoy bunu okuyucuya gerçek gibi değil de, başkasının duyduğu bir haber gibi kabul ettiriyor. daha sonra ilyiç'in karısı ve yas merasimi hakkında konuşularak kahramanın kimliğine ve çocukluğuna geçiliyor, olaylar anlatılıyor ve daha sonra ilyiç'in nasıl yükseldiği, hastalandığı ve ölümü bu kez gerçek gibi tarif ediliyor. bu ise ilyiç'in kaderi ve gerçekteki ölümüdür. tolstoy bu yolla ölümün sıcak ve soğuk (haber ve gerçek) yüzünü gösterir. çünkü ölüm, ölen için gerçek, diğerleri içinse sadece haberdir. tolstoy'un verdiği mesajın tutarlılığı insanı gerçekten büyülüyor. bu da dört.
devamını gör...
ölümünün ardından yad edilip hatıralarla anılması gerektiği halde insanların hayatına "ivan ilyiç hiç ölmemiş gibi devam etmesinin" anlatıldığı pek gerçekçi kitaptır.

acaba bana bir şey bırakmış mıdır? ya karısı ne yapacak? maaşımıza zam yaparlar mı?

vesaire.

evet, toprak olacağız. öyle bir toprak olacağız ki eser kalmayacak dünyadaki suretimizden. en acısı da şudur: ölümümüz kimsenin umrunda olmayacak.
devamını gör...
bence bu kitabın en güzel yanı sonucunun yani ivan ilyiç'in ölümünün hiçbir önemi olmaması. kitabın ismine bakınca sanki en önemli şey buymuş gibi başlıyorsunuz ama asıl olay ivan ilyiç'in ölümü nasıl karşıladığı.
tolstoy çok keyif aldığım bir yazar değildi normalde ama bu kitap çok güzeldi. insanı kendi yaşamı ve ölümüyle ilgili çok fazla sorgulamalara sürüklüyor. uğruna vaktimizi harcadığımız işler, insanlar, değerler için biz neyiz? neredeyiz? ne anlama gelmekteyiz? hayatımız son bulduğunda geriye ne kalacak?
ölüm, yaşlılık gibi konuları çok irdeliyorum. bu konularda kitaplar okumak da her seferinde farklı bakış açıları kazandırdığından çok keyif alıyorum. varoluşsal sancılara sokabilir belki ama -artık- varlığımı sorgulamadan yokluğum hakkında düşünebiliyorum. ivan ilyiç'in ölümü de tam böyle bir ruh halini destekleyen bir kitap bence. etrafınızdaki insanların sizinle ilgili gerçek duygularını da sorgulamaniza sebep oluyor. bu noktada sinirlenip üzülüyorsunuz ivan ilyiç'le beraber.
bu kadar basit ve herkesin karşılaştığı bir olayın etrafında bu kadar etkileyici yazmak da her yiğidin harcı değildir heralde. her ne kadar çok sevmesem de tolstoyun yeteneği inkar edilemez...
devamını gör...
bu eser alabilene çok şey katacak bir başyapıt. sarsıcı da olabilir.
azıcık anlayışı, dünyayı ve hayatı anlamlandırmaya çalışan bir insan görsem, bana bir kitap öner? ne okuyayım deseydi, bu eseri önerirdim.

özet mi? gidip kitabı okuyun. yok öyle malumat. gidip alıp kelimelerle aranda bir bağ kuracaksın. zamanını vereceksin. tabiki iyi bir çevirisini alıp okuyuverin. yoksa övgü yerine sövgü yaparsınız…
devamını gör...
anlattığı hikaye kadar anlatış tarzının da önemli olduğu kitaptır. okurken hasta ve ölüm döşeğinde bir insanın kendisiyle ilgilenilmesini beklediğini görürüz aslında o duruma düştüğümüzde bizde kahraman gibi hissedeceğiz büyük ihtimalle. buradan çıkaracağımız mesaj yardıma ihtiyacı olanlara * yardım etmemiz ve empati kurmamız gerektiğidir. kitabı çok eski zamanda okuduğumdan yanlışlıklarım olabilir fakat kendimizi o adam yerine koyarak okuduğumda o can sıkıntısını bizzat kendimde hissetmiştim. hatta bir mc(rapçi) * olarak bu kitabı okuduktan sonra sözlerimde yer vermiştim.

"ivan ilyiç'in ölümü kadar edebi ama sıradan bir hayat
kırışan kravat, gömlek yıkamak, hayat adamak sadece bankalara,
sıra beklerken zaman geçer,
senin ölmeni bekliyor akbabalar.."
devamını gör...
ivan ilyiç öldü mü?
ıssız acun kaldı mı?
ödlek öcün aldı mı?
imdi yürek yırtılır


ölüm döşeğindeki ivan ilyiç'in hayatına dönüp bakması ve acaba istediğim şekilde yaşayabildim mi? diye geçmişini sorgulamasını konu alan tolstoy eseri.
kitapta herkesin alması gereken dersler var.

"yeni evde yeni maaşı alarak oturmaya başladılar. her zaman herkeste olduğu gibi evde bir oda, maaş da ihtiyaçlarından 500 ruble kadar eksikti"
devamını gör...
bence müthiş bir kitap.

anlatmak istediğini hiç uzatmadan anlatıyor ve bitiyor. ortalama 70 dakikada bitecek bir eser. sade ve basit gibi görünmesine rağmen yoğun ve güçlü bir eser. ölümün karanlığını, soğukluğunu, ürpertici halini tokat gibi çarparak gerçek şekilde anlatıyor.

okumayanlara kesinlikle tavsiye ederim.
devamını gör...
tolstoy'un muhteşem eseri. varoluşçuluğu edebiyatta en iyi kullanan yazarların başında tolstoy gelir desem abartmış olmama sanırım. ivan ilyiç'in ölümü de bu eserlerden biri. ivan ilyiç başarılı, iyi ailesi olan, hukuk okumuş hayatta her istediğini yapabilmiş biri. ölümünün yuklaştığı günlerde yaşamıyla ilgili dönüp bakışını ve değerlendirişini anlatıyor bu kitapta tolstoy. varoluşçuluğa ilgisi olanlar bu açıdan okusunlar bir kez daha
devamını gör...
geçen gün kütüphanede okuyup bitirdiğim bir kitap tek solukta bitirilebilir. kitap bir ölümle başlıyor.ivan ilyic in ölümü ve sonrasında ıvan in hayatından kesitler ve hastalığının seyri ile devam ediyor.ben şahsen kitabı sevdim okunabilir bir kitap gayet güzel on üzerinden sekiz veririm
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ivan ilyiç'in ölümü" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim