hem çalışıp hem de tüm evin yükünü üstüne alan, evi her temizlediğinde hasta olan anam robot süpürgeleri görünce çok özenmişti. "maaş alınca al bi tane" demişti. yok anne iyi temizlemez bunlar deyince de "en azından kabasını alır bana yardımcı olur" demişti.
ilk işe başladığım zamanlarda işim gereği indirimden erken haberim oldu. yarı fiyata düşmüştü. hemen siparişi verip aldığımı çaktırmadan sadece fiyatının nereden nereye düştüğünü gösterdim. "ay dragoniteee, al nolur parasını ben vereyim sana" demişti. yetişemedim bitmiş hepsi, bir daha indirim olursa alırım dedim.
"canın sağ olsun senin düşünmen yeter ben yaparım temizliği harcama sen paranı. hem de ilk maaşın daha lazım olur" dedi. gözlerim doldu.
kargo eve geldiğinde ben işteydim. aradı

+"dragonite bir şey geldi eve kocaman, yanlış gelmiş olmasın oğlum"
- bilmiyorum ki aç bak bakalım neymiş
+ süpürge diyo, başkasına gelmiştir değil mi?
- sana aldım annem :)
+ ama hani...

bu tür aletlere evde isim koymayı çok severiz. genelde de babam koyar. mükemmel espritüelliği ile ismini "döndü" koydu.*
devamını gör...
cüzdandır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dedemin cami altı pasajındaki dükkanında küçük bir çocuk olarak jeton satarak ailemi geçindirmeye çalıştığım dönemlerdi. aslında değildi. para da kazanamadım zaten. ailemin de benim kazanacağım paraya ihtiyacı yoktu ama charles dickens ile kemalettin tuğcu’nun oturup karşılıklı çay içebilecekleri izbe bir mekan var içimde.

neyse efendim. dükkan terzihaneden bakkala, bakkaldan manava, manavdan otobüs yazıhanesine dönüşürken her daim köy muhtarlığı olarak da hizmet veriyordu. dedem de o arada isminin başına sürekli farklı unvanlar alsa da muhtar ferhat her zaman baki idi.

küçük ve büyük jetonları satarak para kazandığım dönemde maaş ödememi genelde yaz helvası olarak aldığım için çok da bir para kazandığım söylenemezdi ara ara elime geçen parayı saydığımda benim yaşımda bir çocuk için ciddi bir miktara ulaştığını anladım.

bu aydınlanma anından sonra dükkanın önünde el arabasıyla her şeyi satan adamın yanına gittim. işime yarayacak tek şey bir cüzdandı. ve mübarek sarı kırmızı ve siyah renkleri ve galatasaray arması ile o kadar güzel duruyordu ki. cebimde beş milyon liram vardı. o zamanlar altı sıfır da mevcuttu elbette.

fiyatını sorduğum cüzdan da allahı’ın hikmeti olsa gerek beş milyon liraydı. o an hayatımın en önemli kararlarından birinin eşiğinde olduğumu hissettiğim an oldu. eğer cüzdanı beş milyon lira versem cüzdana koyacak param kalmayacaktı. eğer vermesem galatasaray cüzdanım olmayacaktı. zor bir andı benim için.

sonunda cüzdanı almaya karar verdim. kazandığım bütün parayı cüzdanı aldığım adama verdikten sonra elimde cüzdanla kalakaldım. içine koyacak bir şeyim yoktu. dükkana girdim. gazetelerin spor sayfalarından bir tanju çolak bir de uğur tütüneker resmi kestim.

cüzdanın içindeki resim koyulan şeffaf kısma yerleştirdim. daha sonra yeniden bir kağıt para kazanana kadar cüzdanım bir neuchâtel xamax zaferi kadar havalıydı.
devamını gör...
1996'nın eylül ayıydı. maaş değil kısa süreli bir çalışmanın karşılığı hak edişti aslında. bir asgari ücret tutarı, yani o günün değeriyle 11 milyon 84 ₺ bir paraydı. zarfın içinden küsuru kadar tutarı harçlık yapmak için kendime aldım, 10 milyonu babama verdim. tuhaf bir bakışla gözümün içine baktı, duygulandı. bir daha hediye alabilmek veya herhangi bir para vermek nasip olmadı.
yaşıyorlarsa o bakışları görmek için mutlaka yapın.
devamını gör...
maaşımı alır almaz evimin kirasını göndermiştim.
bir insanın kendi ayakları üzerinde durabilmesinin mutluluğu tarif edilemez bence.
devamını gör...
eve giderken koca bir kutu tatlı yaptırmıştım aileme.

böyle de ince düşünceliyimdir.

annemin şeker hastası olması dışında sıkıntı yok.
devamını gör...
çeyrek altın aldım. çok iyi yatırım bence.
devamını gör...
ekonomik özgürlüğüm. ilk defa harcadığım paranın haklı bir sebebi olması , hatta zaruriyet olma zaruriyetinin olmaması hissini aldım. parasını ödediğim şey neydi hatırlamıyorum. zaten söz konusu da o değildi :)
devamını gör...
babama deri ceket almıştım. hiç acımadı gitti raftaki en pahalisini seçti ve döndü 'nasılmış yavrum, bu daha başlangıç' dedi. feda olsun atama.
devamını gör...
o bile borca gitti
devamını gör...
çalıştığım yerde ki mesai arkadaşlarıma tatlı alırım. sonra evdekilere hediye ya da yemek tatlı ne denk gelirse. neden böyle birşey yaptığım hakkında bi fikrim yok aslında ama totem gibi bişey herhalde.
devamını gör...
normalde sevdiklerine küçük hediyeler veya ailenle yaşıyorsan tatlı alınır. ancak ben o mevzuyu biraz abartmış olacağım ki ilk maaşımı henüz almadan kredi kartından tüm aile bireylerime pahalı hediyeler alıp yollamıştım, 3 ay boyunca taksitlerini ödedim.
kesinlikle pişmanlığım yok, yine olsun yine yaparım😂
devamını gör...
kendime altın bi kolye anneme bulaşık makinesi aldım ve ailemi yemeğe götürdüm, sonrası acısı çıkartılmış bi alışveriş.
devamını gör...
baklava, anneme elektrikçi çaycı ve yeni elektrikli süpürge. ama bol bol çok çok baklava.
devamını gör...
hyundai i20 o zamanlar alım gücü iyiydi hemen otomobil kredisi çekmiştim.
devamını gör...
ilk maasim daha olmadigi icin bir sey de alamadim...
devamını gör...
telefon aldım.
o zamanlar 300 tl idi.
devamını gör...
kendimi yemeğe götürmüş ve sonra kitap alışverişine çıkıp kitap almıştım.
10 yıllık gelenek oldu artık.
devamını gör...
(bkz: abiye)

en yakın arkadaşımın düğünü vardı.
devamını gör...
kız kardeşime çok istediği ayakkabıyı aldıydım hala söyler durur
devamını gör...
10 gr burma bilezik almıştım.. evin bir sürü ihtiyacı.. şimdilerde bu mümkün değil..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ilk maaşla alınan şeyler" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim