61.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim anlarım bitkiden filan ama
anlatamam toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
sen bana ışık ver yeter bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin “içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok
devamını gör...
62.
az önce karşılaştığım özdemir asaf dizeleridir;


“biri gelir sorarsa
sana beni sorarsa
gitti der misin
gittiğimi söyler misin
gidiyorum ben sana
benimle gider misin”*
devamını gör...
63.

...ve oturdu mu bir masaya
hakkını verir çay içmenin
bu adam kitapların uçlarına
çizilmiş itilmiş resim

cahit zarifoğlu
devamını gör...
64.

nasıl etmeli de ağlayabilmeli
farkına bile varmadan?
nasıl etmeli de ağlayabilmeli
ayıpsız,
aşikare,
yağmur misali?
devamını gör...
65.
oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. öyle bir tüketmek
ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...bir ben ki tüm ilişkilerin
perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. kim kimi ne kadar anlayabilir ömür hanım?
devamını gör...
66.
labirent


seni arıyordum
her defasında
aynı sokaklarda
devamını gör...
67.

bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
dağbaşı yalnızlığı ölümden beter
hiç kimse aramasa sormasa beni
sen gelsen yeter


yavuz bülent bakiler/ sen sen sen
devamını gör...
68.
bir güzele,
güzelliğini söylemek istedim
aynalardan evvel.
devamını gör...
69.
günaydın!

bir daha sana gelmek için hazırlandım bu gün.
elimde vazgeçilmiş hayallerden,
tükenmeye yüz tutmuş umutlardan
bir buketle yola çıktım
yüzümde yıllar öncesinden kalma,
yorgun bir tebessümle
kapindayim çalamiyorum

derda
devamını gör...
70.
güzel günlerde öldürür

ne kadar istesen de unutamazsın
an olur bir meltem okşar tenini
sürükler seni en derin mecralara
canlandırır gözünde o güzel günleri
yaşarsın her şeyi yeniden, bir özlemle
başta ince bir tebessüm yerleşir yüzüne çocukça kurduğun hayaller gelir aklına
ağır ağır dolar gözlerin,
bir daha ve bir daha ölmek istersin

derda
devamını gör...
71.
bence bu başlıkta olmayı hak ediyor..


oysa herkes öldürür sevdiğini
kulak verin bu dediklerime
kimi bir bakışıyla yapar bunu
kimi dalkavukça sözlerle
korkaklar öpücük ile öldürür
yürekliler kılıç darbeleriyle
kimi gençken öldürür sevdiğini
kimi yaşlıyken
şehvetli ellerle boğar kimi
kimi altından ellerle
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
kimi yeterince sevmez,kimi fazla sever
kimi satar kimi de satın alır;
kimi gözyaşı döker öldürürken,
kimi kılı kıpırdamadan
çünkü herkes öldürür sevdiğini
ama herkes öldürdü diye ölmez
.

oscar wilde.
devamını gör...
72.

ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?

bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz oldugunu
bu derde düşmeden önce.

bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.
devamını gör...
73.

sebeb-i telif

başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına.
yağmur mahvoluyor çarparak
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
silkiniyor vuran her damlayla.

başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
ilkönce damarlarımızda duyuyoruz çağıltısını
uzak iklimlerin
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
bize ait olan ne kadar uzakta!

başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
başkalarının düşünceleriyle değil.
üstümde yıldızlı gök demişti königsbergli
içerimde ahlâk yasası.
yasa mı? kimin için? neyi berkitir yasa?
ister gözünü oğuştur,istersen tetiği çek
idam mangasındasın içinde yasa varsa.
girmem,girmedim mangalara
yer etmedi adalet duygusu
içimde benim
çünkü ben
ömrümce adle boyun eğdim.
yıldızlı gökten bana soracak olursanız
kösnüdüm ona karşı
onu hep altımda istedim.

başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar,ona saldırıyoruz
siz gidin artık
düşman dağıldı dedikleri bir anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle
aynı kışlaktaymışız
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda
tek başınayız.

diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar,belki kadın ve erkek
hepimiz,herbirimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim,hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer,aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.

ismet özel
devamını gör...
74.

turgut uyar’ın en sevdiğim şiiridir aynı zamanda.
[[alıntı]]
geyikli gece
halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
herşey naylondandı o kadar
ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.

geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yeşil ve yabani uzak ormanlarda
güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
hepimizi vakitten kurtaracak

bir yandan toprağı sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dişlilerden
ve büyük şehirlerden
gizleyerek yahut dövüşerek
geyikli geceyi kurtardık

evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklımıza
caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden

'geyikli gecenin arkası ağaç
ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarında soğuk ay ışığı'
ister istemez aşkları hatırlatır
eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
şimdi de var biliyorum
bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
dağlarda geyikli gecelerin en güzeli...

hiçbir şey umurumda değil diyorum
aşktan ve umuttan başka
bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.

biliyorum gemiler götüremez
neonlar teoriler ışıtamaz yanını yöresini
örneğin manastırda oturur içerdik iki kişi
ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
koltuk altlarımız gitgide tatlı gelirdi
geyikli gecenin karanlığında..

aldatıldığımız önemli değildi yoksa
herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
gümüş semaverleri ve eski şeyleri
salt yadsımak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mı diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
başta ve sonda ayrı olduğumuzdandı...


ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk

'geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
sultan hançerleri gibi ay ışığında
bir yanında üstüste üstüste kayalar
öbür yanında ben
ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
domino taşları ve soğuk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
gölgemiz tortop ayak ucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçları kefilleri bonoları unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
iyice kurulamıyorum saçlarını
bir bardak şarabı kendim için içiyorum
'halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hışırtılı
geyikli geceye geçiyorum'
[[/alıntı]]
devamını gör...
75.
"anıların cam kırıkları gibi
toplandığı o an,
başka anıların anıları
geçiyor aklımdan..."
devamını gör...
76.
ümmüşiirdi(şiirin annesi), cemal süreya takmıştı bu lakabı .gidişine o kadar üzüldüm ki... şiirlerin annesi gülten akın'dan okuyalım:

seni sevdim

seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim.
"uyandım bir sabah" gibi değil, öyle değil.
nasıl yürür özsu dal uçlarına,
ve günışığı sislerden düşsel ovalara.

susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim.
mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü.
yitik ceren arayı arayı anasını buldu.
adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek.
soludum, üfledim,yaprak pırpırlandı ağustos dindi.
seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi.

seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar,
ve onların yoğun boyunlu kadınları,
düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa,
yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce,
köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde,
dışa açılmadan önce içe açılmadan önce, kapanmadan önce,
nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz,
senet senet satılmadan önce,
şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
tanrı parsellenip kapatılmadan önce.
seni sevdim. artık tek mümkünüm sensin.
gülten akın
devamını gör...
77.
oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.
devamını gör...
78.
edebi bir iş, oluş, hareket.

mahmut derviş'in dünyanın tüm ötekilerine ses verdiği şu güzelim sıralarıyla küllün sözlüğü merhaba demiş olayım.

"nereye gitmeliyiz son sınırdan sonra?
nereye uçmalı kuşlar son gökten sonra?
nerede uyumalı bitkiler, son soluklarından sonra?
kızıl buharla yazacağız adlarımızı.
keseceğiz elini şarkının, etimizle bitecek olan.
öleceğiz burada, burada son boğazda.
burada ve burada yetiştirecek kanımız,
bir zeytin ağacını."
devamını gör...
79.
ikrar et ey heves, ses midir duyan yoksa ses?
'ahh minel merak!', emin ol öldürür o heves'.

sâbık halaskârdınız ve haram bir mürebbi - i hâfî.
hepsiydiniz, birdiniz ve bir ihram gölgesiydiniz
siz de! sessiz ve öyle idiniz ve ince; işte bildiniz
ve işte istendiniz, sevildiniz belki, olabildiğince.
durdunuz öyle müstekbir, bizimleydiniz sizce; sanki
bengiydiniz ve sanki bir habis urdunuz kendinizde.
bir gümüş marifetti alnınız ve meyyaldiniz bir mücrim
maviye. belli epeyce evet, verince sizdiniz, diğerkâm
halinizdi o öpüş: sarsak ve yetim ve tırsak ve biteviye.

birlikteydiniz, direnmiş ve işgali beraber
küçümsemiş; fuzuli şagildiniz, derûni ve hepten
reddedilmiş. 'cevap ver eyy düşüş, ses midir
duyan yoksa, duyan yoksa mıdır ses?' dedikçe
siz, cevap verir o bâkî nefes: 'merak ki, o ince
nişin, çünkü tükenişin içinde; bitmiş bir marifettir
ve meyyaldir size bitişen işe. sanki epeyce evet,
o taliptir dengine; yöneliş var evvel ahir bir
ona, bir buna ve bir de işte kendine. antik bir
tarifeydiniz, nihayet arsız maiye ram'ettiniz;
epeyce direnip sanki gönülsüz eyvallah ettiniz.

sizdiniz ve ses ve nefes ve heves ve o sırlı niş;
bildim sizdiniz o biteviye ve o kutlu tükeniş.
devamını gör...
80.
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim