cem uzan
shakira'yı getirtti ya zirveyi yaptı bu adam. o zamanlar genel olarak lale devri yaşıyormuşuz bu günlerimize kıyasla. o günleri özlemle anıyorum.
devamını gör...
fotoğrafların altında anlamlı söz yazmaya çalışmak
alın size fotoğraf
sözü de döşeyelim; kaplumbağalar da uçar...
nefis oldu. görev tamam! * bir başka anlam arayışında buluşmak dileğiyle hoş kalınız...
dibine kaynak: fotoğrafı çeken fotoğrafçının adı pat carosone. fotoğraf 2011 yılında çekilmiş.
sözü de döşeyelim; kaplumbağalar da uçar...
nefis oldu. görev tamam! * bir başka anlam arayışında buluşmak dileğiyle hoş kalınız...
dibine kaynak: fotoğrafı çeken fotoğrafçının adı pat carosone. fotoğraf 2011 yılında çekilmiş.
devamını gör...
sonradan yazar olanların yalnızlığı
mesajlarim da kapalı. anca beğendiklerime
beğeni atıp kendi halime takılıyorum.
beğeni atıp kendi halime takılıyorum.
devamını gör...
dance of the sugar plum fairy
''şeker eriği perisinin dansı'' anlamına gelen, fındıkkıran (the nutcracker) bale gösterisine ait solo danslardan biridir. amerikalı ünlü koreograf george balanchine'in imzasıyla 1950'lerde sahnelenen versiyonu,hem fındıkkıran balesi hem de şeker eriği perisinin dansı'nı sahip oldukları sihrin ötesine taşımıştır.
dansın tamamı olmasa da gösteriden kısa bir kesiti şöyle bırakayım;
dansın tamamı olmasa da gösteriden kısa bir kesiti şöyle bırakayım;
devamını gör...
bizans kralının macar kralına türk ülkesinin kralı demesi
bizans tarihçileri açısından,- ki bu isimler bu alanın en büyük isimleri- macarlarin türk veya hun olduğu üzerinde duruluyor. hunlar türk değil mi? diye itiraz edecek arkadaşlar olabilir, hunlar türk olabilir fakat kesin bir şey yok. hunların hangi dili konuştuğu bilinmiyor, yazılı bir şey bırakmamışlar ancak turk'ten cok moğol oldukları görüşü hakim.
bu noktada tartışma götürmez bir gerçeklik var ki, o da bulgarların türk olmasıdır. bizans kaynakları açık bir şekilde, bulgarlardan türk diye bahseder. fakat hala benim için büyük bir muamma olan nokta, nasıl olur da bu şekilde slavlasırlar aklım almıyor. bulgarlara türk denmesi, bizim türkçü tayfanın uydurması sanıyordum fakat değilmiş. gerçekten türkler. bu dönemde doğu avrupa'da boy gösteren diğer türk gruplar, peçenekler, avarlar - bulgarlarla akraba olduğu yönünde iddialar var- ve kumanlardır.bunlar hristiyan türk gruplar. diğer yandan, malazgirt savaşında bu türk gruplar savaş esnasında taraf değiştirip selçuklu tarafına geçmiştir ki, türk olgusunun dönem dönem belirleyici olduğu yönünde fikir verebilir bu. aynı zamanda, aldığım bir duyuma göre, potnus rum devletinin askeri aristokrasisi türklerin elinde, bir araştırmacı orduyu incelendiğinde, komutanların hepsinin isminin türkçe olduğuna dikkat etmiş, fakat kendim görüp dogrulayamadım. yalnız bu ihtimal kuvvetlidir çünkü benzer bir durum abbasiler için de geçerli, abbasi ordusu da türk askeri aristokrasisinin elinde ve müthiş bir kast sistemi kurup kimseyi bu yapının içine almıyorlar.
edit, diğer yandan kral değil imparatordur o, ya da kayzer. kral, avrupa toplumuna germenlerle birlikte giren bir kelime. sanırım uzun sürede sadece germen kökenli, liderler kullandı.
bu noktada tartışma götürmez bir gerçeklik var ki, o da bulgarların türk olmasıdır. bizans kaynakları açık bir şekilde, bulgarlardan türk diye bahseder. fakat hala benim için büyük bir muamma olan nokta, nasıl olur da bu şekilde slavlasırlar aklım almıyor. bulgarlara türk denmesi, bizim türkçü tayfanın uydurması sanıyordum fakat değilmiş. gerçekten türkler. bu dönemde doğu avrupa'da boy gösteren diğer türk gruplar, peçenekler, avarlar - bulgarlarla akraba olduğu yönünde iddialar var- ve kumanlardır.bunlar hristiyan türk gruplar. diğer yandan, malazgirt savaşında bu türk gruplar savaş esnasında taraf değiştirip selçuklu tarafına geçmiştir ki, türk olgusunun dönem dönem belirleyici olduğu yönünde fikir verebilir bu. aynı zamanda, aldığım bir duyuma göre, potnus rum devletinin askeri aristokrasisi türklerin elinde, bir araştırmacı orduyu incelendiğinde, komutanların hepsinin isminin türkçe olduğuna dikkat etmiş, fakat kendim görüp dogrulayamadım. yalnız bu ihtimal kuvvetlidir çünkü benzer bir durum abbasiler için de geçerli, abbasi ordusu da türk askeri aristokrasisinin elinde ve müthiş bir kast sistemi kurup kimseyi bu yapının içine almıyorlar.
edit, diğer yandan kral değil imparatordur o, ya da kayzer. kral, avrupa toplumuna germenlerle birlikte giren bir kelime. sanırım uzun sürede sadece germen kökenli, liderler kullandı.
devamını gör...
sanatsal türk filmleri
karpuz kabuğundan gemiler yapmadım hiç.
dar alanda kısa paslaşmalarda da bulunmadım.
bilirsin, futbolu sevmezdim.
dolayısıyla, tabutta rövaşata atmam da mümkün değildi.
ama bol bol uçurtma yaptım.
heyhat, bol bol vurdular uçurtmalarımı!
abilerim, ablalarım,
uçurtmayı vurmasınlar diye isyan etmelerine rağmen.
bacaksız olduğum doğruydu.
lakin piyano da çalmadım hiç.
arkamdan piyano piyano bacaksız diye seslenirdi.
ah, nasıl da özlüyorum onu!
ben bir zamanlar anadolu’da bulundum.
gerçi, ben hep anadolu’da bulundum.
bir zamanlar rumlar da anadolu’da bulundu.
kardeşce yaşamadık, yazık.
hiçbir türlü yaşayamadık biz.
muhsin bey amcamdan öğrendim ağır roman okumayı.
daha küçücüktüm,
anadolu’nun kayıp şarkılarının izini sürerken,
pardon, dedi eşkiya buralar benden sorulur.
bir eşkiya pardon der miydi?
o derdi evet.
dar alanda kısa paslaşmalarda da bulunmadım.
bilirsin, futbolu sevmezdim.
dolayısıyla, tabutta rövaşata atmam da mümkün değildi.
ama bol bol uçurtma yaptım.
heyhat, bol bol vurdular uçurtmalarımı!
abilerim, ablalarım,
uçurtmayı vurmasınlar diye isyan etmelerine rağmen.
bacaksız olduğum doğruydu.
lakin piyano da çalmadım hiç.
arkamdan piyano piyano bacaksız diye seslenirdi.
ah, nasıl da özlüyorum onu!
ben bir zamanlar anadolu’da bulundum.
gerçi, ben hep anadolu’da bulundum.
bir zamanlar rumlar da anadolu’da bulundu.
kardeşce yaşamadık, yazık.
hiçbir türlü yaşayamadık biz.
muhsin bey amcamdan öğrendim ağır roman okumayı.
daha küçücüktüm,
anadolu’nun kayıp şarkılarının izini sürerken,
pardon, dedi eşkiya buralar benden sorulur.
bir eşkiya pardon der miydi?
o derdi evet.
devamını gör...
ayak baş parmağında kıl olan kadın
güzel nick olurmuş, bir daha sözlüğe gelirsem alırım.
devamını gör...
türkiye'nin en güzel kadını
(bkz: anam)
devamını gör...
akşam vakti oyunun en güzel yerinde balkondan gelen anne sesi
hayat da böyledir.
oyunun en güzel yerinde cagrılabilirsin.ansızın.
en nihayetinde şunu demiş olmak gerek "ama ne güzel oyundu be.." sevgilerle
oyunun en güzel yerinde cagrılabilirsin.ansızın.
en nihayetinde şunu demiş olmak gerek "ama ne güzel oyundu be.." sevgilerle
devamını gör...
dil mi düşünceyi yönetir düşünce mi dili yönetir sorunsalı
düşünüp, konuşanlar için düşünce dili yönetir.
konuşup, düşünenler için dil düşünceyi yönetir.
dilin fonetiğinin konuşma üslubu ile parelel olarak direk düşünceyi etkilediğine dair düşünce, henüz kanıtlanamadı. ancak dil yapısının toplumlara olan etkisi "örtük örf" denilen bir olgu ile kitaplarda boy göstermekte.
yani kanıtlanmış bir etkileşim mevcut ancak kimin kimi etkilediği, tavuk yumurta meselesine dönmüş durumda...
konuşup, düşünenler için dil düşünceyi yönetir.
dilin fonetiğinin konuşma üslubu ile parelel olarak direk düşünceyi etkilediğine dair düşünce, henüz kanıtlanamadı. ancak dil yapısının toplumlara olan etkisi "örtük örf" denilen bir olgu ile kitaplarda boy göstermekte.
yani kanıtlanmış bir etkileşim mevcut ancak kimin kimi etkilediği, tavuk yumurta meselesine dönmüş durumda...
devamını gör...
9 haziran 2021 biraya zam gelmesi
dünyada metil alkol denen maddeyi kimya dersinden önce öğretebilen tek ülkeyiz.
devamını gör...
stoacılık
en ünlü üç stoacı seneca, epictetus ve marcus'dur.
stoacılar felsefeyi üç alana ayırır:
-mantık: doğru düşünebilmek.
-fizik: evrenin yapısı ve metafizik.
-etik: ''iyi yaşam nasıl olmalı?''
stoacılar mutluluğu toplumsal düzeyde değil de kişinin iç dünyasında aramaya çabalamışlardır. insanın kendine yetebilmesi ve erdemli bir hayat sürmesi önemli bir yer alır.
stoacılar ''yaşanan ana odaklan'' der. o an, beklenmedik ve kötü bir şey de getirse sinirlenmek doğru bir tepki değildir. çünkü nasıl yağmur yağıyor diye sinirlenemezsek hayatın bize getirdiği şeylere de, 'hayatın gerçeklerini öğrenen kişiler' olarak öfke duymayız.
stoacılar felsefeyi üç alana ayırır:
-mantık: doğru düşünebilmek.
-fizik: evrenin yapısı ve metafizik.
-etik: ''iyi yaşam nasıl olmalı?''
stoacılar mutluluğu toplumsal düzeyde değil de kişinin iç dünyasında aramaya çabalamışlardır. insanın kendine yetebilmesi ve erdemli bir hayat sürmesi önemli bir yer alır.
stoacılar ''yaşanan ana odaklan'' der. o an, beklenmedik ve kötü bir şey de getirse sinirlenmek doğru bir tepki değildir. çünkü nasıl yağmur yağıyor diye sinirlenemezsek hayatın bize getirdiği şeylere de, 'hayatın gerçeklerini öğrenen kişiler' olarak öfke duymayız.
devamını gör...
full makyaj tesettür
beni ilgilendirmiyor demeyi öğrenmemiz gereken başlıklardan.
devamını gör...
cafer-i tayyar
hz. muhammed'in amcasının oğlu olan sahabi. ayrıca hz. ali'nin abisidir. asıl adı, cafer bin ebu talib'dir. fakat uçan cafer anlamında cafer-i tayyar olarak anılmıştır. bunun sebebi şudur;
hz. muhammed, bizanslılarla savaşmak için bir ordu hazırlar. ordunun başında hz. zeyd vardır. hz. muhammed şöyle buyurdu:
eğer zeyd öldürülürse, ya da yaralanırsa, cafer bin ebu talib komutayı alsın, eğer olur da cafer de öldürülürse, ya da yaralanırsa, komutayı abdullah ibni ravaha alsın. eğer abdullah ibni ravaha da öldürülür ya da yaralanırsa müslümanlar kendilerine bir komutan tayin etsinler.
bu savaş, mute savaşı'dır. hristiyanlar bu savaşı bizansların, müslümanlar ise müslümanların kazandığını söyler. fakat bundan ilave müslümanlar bir nevî berabere kalmış olabileceklerini de söylerler.
bizanslar 100.000 kişiydiler. fakat modern dönemde yaşayan, 83 yaşındaki tarihçi walter kaegi bir tahmin olarak savaşta 10.000 bizanslının olduğunu söyler. müslümanlar 3.000 kişiydiler. savaş yeni başlamıştı ki hz. zeyd şehid oldu. hz. cafer hızlıca atından indi ve atını düşmanlar alıp da kullanmasın diye atının ayaklarını kesti. hemen sancağı aldı. ve şu şiiri okumaya başladı;
ne de güzeldir cennet. ona yaklaşmak hoştur, ve onun içecekleri soğuktur. bizanslılara yaklaştı azap. onlar kâfir ve soysuzdur. öyleyse, karşılaştığım zaman onlarla dövüşmek bana şart oldu.
elindeki kılıcıyla, düşmanlarla savaşıyordu. fakat bir süre sonra kendisine bir darbe isabet etti, bu darbe elini kopardı. sancağı sol eliyle tuttu. bir darbe daha geldi, bu sefer sol eli koptu. sancağı göğüs ve pazılarıyla tuttu. ve gelen üçüncü darbe, onu ikiye ayırdı.
abdullah bin ömer, defnedilmeden önce hz. cafer'in vücudunun ön tarafında 50 ya da 90'dan fazla yara gördüklerini söyler. hz. muhammed, allah'ın cafer'in kesilen iki kolu karşılığında kendisine iki kanat ihsan ettiğini ve onlarla cennette uçtuğunu buyurmuştur. işte bu sebepten hz. cafer'e "tayyâr" (uçan) ve zü'l-cenâheyn (iki kanatlı) denir.
bu kılıcın hz. cafer-i tayyar'ın kılıcı olduğu söylenir:
hz. muhammed, bizanslılarla savaşmak için bir ordu hazırlar. ordunun başında hz. zeyd vardır. hz. muhammed şöyle buyurdu:
eğer zeyd öldürülürse, ya da yaralanırsa, cafer bin ebu talib komutayı alsın, eğer olur da cafer de öldürülürse, ya da yaralanırsa, komutayı abdullah ibni ravaha alsın. eğer abdullah ibni ravaha da öldürülür ya da yaralanırsa müslümanlar kendilerine bir komutan tayin etsinler.
bu savaş, mute savaşı'dır. hristiyanlar bu savaşı bizansların, müslümanlar ise müslümanların kazandığını söyler. fakat bundan ilave müslümanlar bir nevî berabere kalmış olabileceklerini de söylerler.
bizanslar 100.000 kişiydiler. fakat modern dönemde yaşayan, 83 yaşındaki tarihçi walter kaegi bir tahmin olarak savaşta 10.000 bizanslının olduğunu söyler. müslümanlar 3.000 kişiydiler. savaş yeni başlamıştı ki hz. zeyd şehid oldu. hz. cafer hızlıca atından indi ve atını düşmanlar alıp da kullanmasın diye atının ayaklarını kesti. hemen sancağı aldı. ve şu şiiri okumaya başladı;
ne de güzeldir cennet. ona yaklaşmak hoştur, ve onun içecekleri soğuktur. bizanslılara yaklaştı azap. onlar kâfir ve soysuzdur. öyleyse, karşılaştığım zaman onlarla dövüşmek bana şart oldu.
elindeki kılıcıyla, düşmanlarla savaşıyordu. fakat bir süre sonra kendisine bir darbe isabet etti, bu darbe elini kopardı. sancağı sol eliyle tuttu. bir darbe daha geldi, bu sefer sol eli koptu. sancağı göğüs ve pazılarıyla tuttu. ve gelen üçüncü darbe, onu ikiye ayırdı.
abdullah bin ömer, defnedilmeden önce hz. cafer'in vücudunun ön tarafında 50 ya da 90'dan fazla yara gördüklerini söyler. hz. muhammed, allah'ın cafer'in kesilen iki kolu karşılığında kendisine iki kanat ihsan ettiğini ve onlarla cennette uçtuğunu buyurmuştur. işte bu sebepten hz. cafer'e "tayyâr" (uçan) ve zü'l-cenâheyn (iki kanatlı) denir.
bu kılıcın hz. cafer-i tayyar'ın kılıcı olduğu söylenir:
devamını gör...
acaba sadece bana mı oluyor diye düşünülen şeyler
kafamda biri bana hakaret ettiğinde cevapsız kalmayayım diye senaryolar kuruyorum. bu yüzden internet aleminde kimsenin lafının altında kalmadım.
mesela şimdi gelip biri bu tanıma yanıt verirse diye prova yapmaya gidiyorum.
mesela şimdi gelip biri bu tanıma yanıt verirse diye prova yapmaya gidiyorum.
devamını gör...
online kişi sayısının 300'ün altında kalması
online sadece sayıdır dostum dediğim başlık.
değerli yazarlar kasmayın bu kadar orada 1 milyon yazsa ne olacak. tabi ki fazla olması daha iyi ama burası yeni bir sözlük.
benim şahsen umurumda değil olmayacakta banane yahu yazıyorum okuyorum takılıyorum işte.
etkinlikler oluyor katılıyorum. yardım oluyor katılıyorum. yazarlık görevimi yapıyorum.
hayalet gibi takılan yazarların olduğunun farkındayım yazdığınız tanımın hakkını vermiyorlar farkındayım.
sadece takip ettikleri yazarı yalayan yazarlar olduğunun farkındayım anlıyorum.
kaka tanımların çilekli pasta tanımlardan daha fazla oy aldığının farkındayım.
ben bunların farkındaysam sözlük de farkındadır. bir şeyler yaparlar sakin olun lan.
(bkz: şöyle koyayım böyle koyayım)
değerli yazarlar kasmayın bu kadar orada 1 milyon yazsa ne olacak. tabi ki fazla olması daha iyi ama burası yeni bir sözlük.
benim şahsen umurumda değil olmayacakta banane yahu yazıyorum okuyorum takılıyorum işte.
etkinlikler oluyor katılıyorum. yardım oluyor katılıyorum. yazarlık görevimi yapıyorum.
hayalet gibi takılan yazarların olduğunun farkındayım yazdığınız tanımın hakkını vermiyorlar farkındayım.
sadece takip ettikleri yazarı yalayan yazarlar olduğunun farkındayım anlıyorum.
kaka tanımların çilekli pasta tanımlardan daha fazla oy aldığının farkındayım.
ben bunların farkındaysam sözlük de farkındadır. bir şeyler yaparlar sakin olun lan.
(bkz: şöyle koyayım böyle koyayım)
devamını gör...
yazdığın şiirden bir parça bırak
o zaman ben de yeni yazdığım bir parçamı bırakıyorum yani şiirimi.
havadis
yeni yaralar açıldı.
kimseye söylemedim.
mahalleli ölsün meraktan.
söylerler hep bir ağızdan,
"ne derdi var bunun?"
"ya aşık ya işsiz."
yakında çıkar havadis.
tahminler de sıkılır.
konu değişir birazdan.
havadis
yeni yaralar açıldı.
kimseye söylemedim.
mahalleli ölsün meraktan.
söylerler hep bir ağızdan,
"ne derdi var bunun?"
"ya aşık ya işsiz."
yakında çıkar havadis.
tahminler de sıkılır.
konu değişir birazdan.
devamını gör...
bir kelime ile içini dökmek
katran.
devamını gör...
romain rolland
1866 -1944 yılları arasında yaşamış fransız yazardır. 1915 yılında nobel edebiyat ödülünü almıştır. bütün yapıtları arasında, "sanat ve hayat görüşünü, yaşadığı çağın ve toplumun insanları ve olayları üzerindeki düşünce ve eleştirilerini kucaklayan engin bir fresk" olduğu için en bilinen romanı jean christophe'tur.
panait ıstrati'yi keşfetmiş ve "balkanların gorki'si" olarak tanıtmıştır.
panait ıstrati'yi keşfetmiş ve "balkanların gorki'si" olarak tanıtmıştır.
devamını gör...