malum kesime göre düzenli aralıklarla duş alan, lise mezunu ve iki kelimeyi yan yana getirip cümle kurabilen herkes elitist sayıldığı için yine saldırıya geçmişler. söyleyen kişinin herhangi bir beyanını ciddiye alamadığım için umursamadım. ancak devlet dairelerinin en çok da eğitim kurumlarının içinin bu denli boş insanlarla doldurulması bizi uçurumdan aşağı sürüklüyor, üzülüyorum.
her girilen ortamda "nasılsınız ? alışabildiniz evliliğe ? " sorularından sonra muhakkak yapıştırılan soru. o soruya ne cevap verdiğinizinde bir önemi yoktur aslında. hele eski topraksa karşınızda size bunu soran korkun.
- daha yeni biraz zama…
+yaş geriye gitmiyor evladım.
-henüz düşünmüyoruz.
+şimdiki gençlerin dilinde de hep aynı laf...
-işlerimiz yoğ..
+ iş hep olur, ama çocuk öyle mi sonra siz istersiniz allah korusun olmaz...
-bizde istiyoruz ama kısmet.
+hayırlısı yavrum, siz isteyin olur.
murat menteş'in şeyhin beni ışınla şiirinde geçen dizedir. kaan boşnak yorumu kesinlikle dinlenmeye değerdir.
şeyhim beni 70’lere ışınla,
3 milyar saniyem bitmeden önce
sonsuzluğu bükeyim, kalan ömrümce.
tasavvuf strese iyi geliyor bence.
bir fırt ab-ı hayat versene şeyhim
dindirsin faniliğin hararetini.
bitsin mutat prova, deney, tatbikat;
ecel formalitesi, azap rutini.
şeyhim nedir bütün bu illüzyonlar seraplar?
aşk üçgeni, meşk dairesi, kudret karesi,
zeval kulvarındaki zırhlı araçlar?
şimdi yani tam şu an kaderde ne var?
şeyhim adım kara listede, aha!
görünmüyor hicret rotasındaki vaha
açamam, açamazsın, açılmaz şeyhim,
sıfırın ortasına bir delik daha.
şeyhim 14 milyar yıl ne çabuk geçti
yaş kırk oldu kırklara karışamadım
ben defterden sildim ölümsüzlüğü
şeyhim kainata alışamadım.
keman konusunda tecrübeli bir yazar ya da çaylaktan başlangıç kemanı için öneri, fikir beklediğim başlık. ikinci el keman düşünmüyorum çünkü doğru kemanı ve niteliklerini ayırt edebilecek yetkinliğim yok, bu sebeple doğru seçimi yapamam.
deneyimi olan ve kıymetli önerilerini paylaşmak isteyen yazar ve yazar adaylarının bir portakal kadar uzağındayım.
1480 yılında gedik ahmet paşa kumandasında'ki osmanlı donanması tarafından italya yarım adasına yapılan sefer sonucunda zapt edilen ve 1481 yılında fatih sultan mehmet'in ölümüne kadar osmanlı hakimiyetinde kalan şehir.
otranto bölgesi, osmanlı kaynaklarında pulya diye adlandırılır. otranto seferi siyasi, askeri, dini ve stratejik sebeplerle gerçekleştirilmiştir. fatih sultan mehmed, venedik’le anlaştıktan sonra dikkatini italya’ya yöneltmiş, böylece o sırada hayli zayıf, siyasi birlikten yoksun olan bu yarımadayı ele geçirmeyi amaçlamıştı. italya seferine girişmeden önce osmanlılar ayrıntılı bir planı uygulamaya koyarak gedik ahmed paşa’yı seferi organize etmek maksadıyla epir’de bulunan, güney italya’ya hakim bir üs konumundaki avlonya’ya sancak beyi tayin etti. sancak beyliği yanında aynı zamanda kaptan-ı derya olan gedik ahmet paşa kumandasındaki donanma ilk olarak zanta, kefalonya ve ayamavra adalarını aldı. ardından napoli kralı ı. ferdinand’a bağlı olan otranto ele geçirildi. şehre savaşarak girildiğinden karşı koyan ileri gelenlerden bir kısmı idam edildi, bir kısmı da esir alındı. ölenlerin sayısının abartılması tamamen kilise propagandasının bir sonucudur. şehirde kontrol sağlandıktan sonra çatışmalar sırasında harap olan şehrin surları onarıldı. osmanlı kuvvetleri burayı bir askeri üs haline getirip etrafa seferler düzenledi ve bazı yerleri aldı.
baharda italya’nın yukarısına yapılacak seferi organize etmek amacıyla avlonya’ya geri dönen gedik ahmed paşa, buradayken fatih sultan mehmed’in ölüm haberini aldı. bayezid’in tahta çıkmasının ardından gedik ahmed paşa tebrik için istanbul’a geldi ve bir daha otranto’ya dönemedi. bunu fırsat bilen napoli kralı türklerin italya’ya yayılmasını önlemek için gedik ahmet paşa’nın otranto’da bıraktığı 8000 kişilik gücüne karşı bir birlik oluşturdu. kuşatma altı ay kadar devam etti. otranto’daki askerlerin direnişi sürdüyse de çekilen yiyecek sıkıntısına su kıtlığı da eklenince teslim oldular. otranto, osmanlı birliklerinin burayı boşaltması üzerine elden çıktı. otranto seferi neredeyse bütün hıristiyan dünyasını endişeye sevk eden vahim bir olay haline geldi. italya’da bu yüzden büyük bir panik çıkmış, daha sonra bu konuda destanlar, epik hikayeler yazılmıştır.
kişisel görüşüm eğer fatih sultan mehmet doğal sebeplerden değil de usta bir suikast sonucu öldüyse sebebi tam olarak bu seferdir.
hayvan yuvaları adındaki bir belgeselde, dokuma kuşlarının nasıl yuva ördüklerini görüp, böyle içgüdü olurmu yahu bildiğin programlanmış hayvan diye evrim, yaradılış falan düşünürken, annem, bak kuşlara eş bulmak için şarkı söylüyor, dans ediyor, zar zor yuvasını kurup evlat sahibi oluyor, sende otur bekle demişti.
yukarıda "adorno" nickli yazar çerkeslerin milliyetçilik yaptığını söylemiş.
çerkesler bu ülkeden kendileri için toprakmı istiyor, ayrı bir devletmi istiyor yoksa birilerinin yaptığı gibi "vatandaş çerkes'ce konuş" diyip başka dil konuşulmasına engelmi oluyor. yoksa senin kafana göre birisi ben "çerkes" kökenliyim diyince milliyetçimi oluyor.
ingilizce kökenli sözcüktür. geçmişte yaşadığımız olayların/durumların nostaljik olmadığını ya da pişmanlık duyulmaması gerektiğini, geçmişimizle barışık olmamızı ve hayata katmamızı belirtmektedir.
-geçmişimizde yaşadığımız onca pişmanlıklar ve hatalar bizler nasıl tanımlarsak öyle kalıyor zihinlerimizde. geçmişi geri getiremeyeceğini bilen onunla yüzleşen ve tecrübe olarak kabul eden çoğu birey geleceğe daha sıkı tutunacaktır.
çözümü 'her gittiği yerde "ama hep ciddiyet olmaz. biraz da eğlenelim" diye diye ciddi tek bir ortam bırakmayanlar'da aranması gereken sorun.
ben de girerim arada anket başlıklarına tanım ama dediğim gibi; arada.
kimse eğlenmesin, her dakika ilim - bilim diye bir diktatörlük peşinde değilim ama cidden ben de merak ediyorum; madem herkes ortamların yozlaşmasından şikayetçi olduğu için yeni açılan ortamlara kaçıyor, o zaman ne diye yeni geldiğimiz yeri kaçtığımız yere benzetmeye çalışıyoruz?