bad idea, girls, we fell in love in october, i wanna be your girlfriend gibi birçok güzel şarkısı bulunan, yetenekli norveçli müzisyen.

kendisi 1999 doğumlu, yani henüz 21 yaşında. spotify'da aylık olarak 7 milyonun üzerinde bir dinleyici kitlesine ulaştı. ayrıca gerek şarkı isimlerinden gerekse sözlerinden anlayabileceğiniz üzere kendisi queer bir genç kadın. belki de bu samimi duyguları şarkılarını daha da güzel hale getiriyor. kadına yönelik aşkı bir kadının gözünden dinlemek eşsiz bir deneyim.
devamını gör...

sözlüğün ve yönetimin samimiyetini sorgulatan müsamaha. bir ortamda adam kayırmacılık varsa orada iyi niyet ve samimiyetten zaten bahsedilemez. farklılıktan, çok seslilikten, renklilikten kastımız buraya gelip de bir cinsiyet üzerinden gevşek gevşek yazıp çizip de ego mastürbasyonu yapılması değildi. şu entryi yazmaya bile imtina ediyorum bir yandan, gevşekler 'nasıl da ses getiriyoruz ama yeaa' diyerek eğlenecek diye. şu sözlükte küfür olmasa ne olur böyle tipler barınabildikten sonra.
devamını gör...


"bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz."


stefan zweig'ın son eseri olan satranç, adeta onun hayata bir veda mektubudur. nitekim kendisi de artık dünyanın asla eskisi gibi olamayacağını düşündüğü için, dünyanın içinde bulunduğu savaş ve kaos hali karşısında duyduğu endişe ile hayatına son vermiştir.

belirtmiş olduğum gibi son eseri olduğu için, bu kitap aslında intihar eşiğinde bulunan yazarın ruh halini ortaya koyan bir eserdir.

kitap kısacık bir öykü olarak görünse de aslında içinde barındırdığı imgeler ile harika bir eleştiri, başkaldırı kitabıdır. kitap insanlığın ve insanlık onurunun faşizm ve otorite karşısındaki ezilişini sayfalar arasında ilmek ilmek işlemektedir.


yazar kitaptaki karakterler ile dünyanın içinde bulunduğu durumu harika bir şekilde simgelemiştir. kitapta satranç tahtası savaş alanını, dünya satranç şampiyonu mirko czentovic ise nazi otoritesi ve acımasızlığını temsil etmektedir. kitapta psikolojik işkence ile sorgulanan dr. b ise; insanlığı, hümanizmi, çekilen sıkıntıları, savaşların insanlık üzerindeki etkilerini simgelemektedir.


tüm bu bilgiler göz önüne alındığında satranç, dünya edebiyatı'nda yazılmış en etkili eserlerden birisidir. basit bir hikaye olarak görülmemeli, satır altları üzerine uzun uzun düşünülmelidir. satırlarıma son vermeden önce stefan zweig'ın aramızdan ayrılmadan önce bizlere bırakmış olduğu cümleler ile sizleri baş başa bırakmak istiyorum:


"özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
devamını gör...

siyasetname – nizamülmülk.
bir ekonomik tetikçinin itirafları-john perkins
devamını gör...

o an tam da "artık her şey bitti elveda..." deyip son mesajınızı vermişsinizdir ki, sahneden bu seyyar kokoreççi amca belirir.
devamını gör...

mardinli komşumun yarı türkçe yarı kürtçe bana anlatmaya çalıştığı güne kadar hakkında hiç bir fikrim olmayan baharattır. kadın bembeyaz kıyafeti ve örtüsü ile elinde bir sahan sumak ile bana geldi. kadına çaktırmadan eşe dosta sorduk bu nedir diye. sumak olduğunu öğrenince niçin kullanıldığını sordum, siz dolmayı nası eşgi yaparsınız dedi. bizim dolmanın etli kara lahana sarması olduğunu, ekşi yapmadığımızı söyleyince şaşırdı. bir trabzonlu ile bir mardinli komşu olunca olabilecek bir kültür farkını yaşadığımız baharat. gargarası ağız yaralarına boğaz ağrısına birebirdir. sayesinde artık eczaneden gargara almadığım baharat.
devamını gör...

yemek tarifleri veren bir hesap değilse, bu insanların savunulacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum. sosyal medya platformlarının asıl amacı da bu değil, yanlış kullanılmaya müsait olduğu için bu durum ortaya çıkıyor. illa fotoğraf atmak gerekiyorsa yemek bitince atılabilir. kimse tüh, ne yediğini göremedim diye üzülecek değil.

bazı yiyecek reklamlarına da karşıyım. bir şarkı dinlemek veya ders videosu için girdiğin sitede önce yemek videosu izlemek zorundasın. o reklam videoları tok insanın bile iştahını açacak türden. her istediğini yiyemeyen birini videoyu izlerken düşünün. iki durumun hiçbir farkı yok. yiyemeyen birine hepsi çok lezzetli gelir. bu ülkede açım diye kendini yakan bir baba öldü, unutmayın.

anneannem, yediğin içtiğin senin olsun, bana gezdiğin gördüğün yerleri anlat derdi. ben böyle büyüdüm.
bizim kültürümüzde yemek yerken biri görse, gel beraber olsun en azından bir çayımı iç diye diye zorla oturursun o masaya. şimdi ise, gösteriş yapacağım diye görgüsüzlük normal oldu. toplum olarak değişmemiz gerek. daha bilinçli ve düşünceli insanlara ihtiyacımız var.
devamını gör...

ya milli maç yaa. herhangi bir branşta milli marş. gözlerim falan doluyor bir galibiyet, bir başarı ya da bir haksızlık olunca. genel olarak da son derece coşkulu oluyorum müsabaka boyunca zaten. hoff.
en türk değil de en milliyetçi özelliğim. tek milliyetçi özelliğim; bari, en azından. ama yine de hoşlanmıyorum bu durumdan. neys.
devamını gör...

dünyaya gelmeden evvel fragmanını görmüş olsaydım ki bazıları evet gösterdiler diyorlar.. kalp gözü açık kimseler, kisveler.. ben hatırlamıyorum, gösterdiler de ben hala beni de gönderin yalvarırım.. beni de gönderin demişsem,harikalar yaratacağım konusunda söz verdiysem vallahi yalancıymışım, hatırlamıyorum, günahsız olmalıydım.. yok hiç bir söz vermeden gelmişsem ve hala yaşamaya devam etmeye çalışıyorsam, çabalıyorsam, işte hayatımın hatası yeter, perdeler kapansın..
devamını gör...

kimseye söylemediğiniz, kendinize bile itiraf edemediğiniz veya kabullenmek istemediğiniz bir sebeple gelen mutsuzluk hissidir.
devamını gör...

çok normal bir şey nüfusun öyle veya böyle eğitim düzeyi arttıkça doğurganlık azalır.
devamını gör...

sesi anne karnındaki seslere benzemesinden sebep çocukların uyurken sesini dinlemeyi sevdikleri, ev süpürmeye yarayan elektronik alet. toz torbalıları vardı eskiden şimdi toz torbasız ve su hazneli olanları var ama bana göre en sağlıklıları temizlik robotu şeklinde olan daha fonksiyonelleri. oldum olası sesi ben eğrelti etmiştir. vın vın vınnn... neyseki artık az ses çıkartanları veya sessiz olanları var.
devamını gör...

habertürk'e yaptığı açıklamada "ben hard rock, metallica dinleyen bir rektörüm." demiş kişi. açıkçası konuşulan konularla verdiği bu cevabın ilgisini çözemedim. sempatik olmaya çalışırken iğreti gözüken kişidir kanımca. tüm açıklamalarına ulaşmak isteyen şuraya tıklayabilir.
devamını gör...

roma mitolojisinde güzelliğin ve aşkın tanrıçası venüs'ün (yunan mitolojisinde afrodit) doğuşunu anlatan efsane. yukarıda anlatıldığı için detaya girmeyeyim ama sadece sandro botticelli değil, bir çok sanatçı bu konu üzerine tablolar yapmıştır. hemen bir kaç örnek iliştireyim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel john bulloch souter (1890-1972) - the birth of venus
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel alexandre cabanel - the birth of venus (1863)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel william-adolphe bouguereau - the birth of venus (1879)
devamını gör...

roronoa zoro vs ali erbaş kıyaslamasını yaptıracak cinsten bir kılıç sevdasıdır. buradan

ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinin ardından ilk bayram namazı bugün kılınırken; namazda diyanet işleri başkanı ali erbaş’ın elindeki kılıç dikkat çekti.

danıştay 10. dairesi’nin camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 kasım 1934 tarihli bakanlar kurulu kararını iptal etmesinin ardından akp genel başkanı ve cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan tarafından diyanet’e devredilen ayasofya’da ilk namaz geçtiğimiz temmuz ayında kılınmıştı.

diyanet işleri başkanı ali erbaş, ayasofya’daki ilk namazda da kılıç ile hutbe vermişti.
devamını gör...

ufak yeğenime yaptırdığım kahvaltıyı eziyet etmeden yemesi.

evet yesin diye şebeklik yapmış olabilirim ama işe yaradı. salatalık parçalarını elimden yerken sıra yumurtalı ekmeğe gelince ''sen çocuk mu kandırıyon'' dercesine yüzüme bakıp kahkaha atması beni benden aldı zaten.
devamını gör...

benim için tunalı'da pazar günleri trafiğe kapalı ortamda takılabilmek, atakule'nin, karum'un açılışlarına/ilk zamanlarına şahit olmak, gima'nın ya da yeni karamürsel'in önünde buluşmak, kasetçide karışık kaset doldurtmak, "beta mı vhs mi" muhabbeti yapmak, pop müziğin en güzel yıllarını yaşamak, televizyonda tüm parti liderlerinin aynı programda karşılıklı tartıştığını görebilmek, o programlara vatandaşın da canlı bağlanabildiğine ve soru sorabildiğine şahit olmak, "acid techno mu break dance mı" gibi tercihleri tartışmak, vatka ve perma illetlerini yakından tatmak gibi nostaljik anlamlara gelen süreç. saysam akşama kadar sayarım daha...

çok özledim be!
devamını gör...

ülübü.
devamını gör...

ispanyol futbolcu gerar pique'nin eşi olur aynı zamanda. la tortura isimli şarkısı favorimdir.
devamını gör...

sözlüğün işlevini yanlış anlamış yazardır.
neler dönüyor haberimiz yok yahu, anca karikatür paylaşalım biz de.*
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim