#ödüllü filmler
drama / yerli
8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

engin günaydının güzel işler çıkardığı zeki demirkubuz filmidir. engin günaydın dostoyevski’nin kitabını yalayıp yutmuş olcak ki harika bürünmüş role o kasvet o karamsarlık çok fazla mevcuttur izlenilmesi gereken filmdir .
devamını gör...
''bir damla da olsa mürekkep yalamış adamların arasındaki husumet kan davasından bile daha korkunçtur''
zihnimde bir yer edindi ve öyle kaldı.. hep hatırlar dururum ama yeri geldiğinde..
devamını gör...
zeki demirkubuz'un kült filmlerinden biridir. kitap okumayı seven dostlarım filmi izlemeden kitabı okuyun ki hayalgücünüz çeksin filmi size önce. kitaptan çok ufak şeyler vardır filmde.
devamını gör...
dostoyevski'nin yeraltından notlar kitabından esinlenen bir zeki demirkubuz filmidir.
kullanılan ışık ve atmosfer güzeldi.yeraltından notlar kitabını sevdiğim için filmi de sevdim.seneryo ayrıca demirkubuz'dan da izler taşıyor.
--- alıntı ---

gerçeğin her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim.

--- alıntı ---
devamını gör...
bu filmde tamamen umutsuz bir adam değil de hala bi yerlere tutunmaya çalışan birini görmüştüm ben. evet nefret ediyor çevresinden çevresindekilerin birbiriyle ilişkilerinden fakat yine de arıyor bişeyler arıyor.zorla kendini yemeğe davet ettirmesinde bile bir arayış konuşmak istemek anlatmak istemek anlaşılmak istemek var ama çevresindeki herkesten bıkmış tükenmiş bir adam da var. en iyisidir zeki demirkubuzun. en sevdiğimdir.
devamını gör...
masumiyetten sonraki en iyi filmi bence. anlamlandıramadığım yerler olsa da beğendim. ankara sıkıntısı kitabı nbc' ye diss olmuş bu çok bariz zaten. filmde engin günaydın'ın elinde birkaç kez gördüğümüz patatesin sorulması üzerine zeki abi "bir patates sadece bir patatestir." demiş. enteresan.
devamını gör...
"çamura batmanın bile bir anlamı olmalıydı. "
engin günaydın'ın harika işler çıkardığı, çamura batarken bile hayata anlam yüklemeyi bize öğreten, derinliği çok büyük bir filmdir. zeki demirkubuz, üzerinde çok uzun konuşulacak bir şahıs zaten. çok büyük başyapıt...
devamını gör...
engin günaydın'ın demirkubuz sayesinde mesleğimin inceliklerini, güzelliklerini ve zorluklarını hatırladığım dediği film. depresyonda olan birini oynamak günlük hayatta keyifli olan kendisi için başlarda biraz zor olmuş.
filmde samimiyetsiz, çıkarcı bir sürü diyalog var. devamı biraz spoiler olabilir...

benim aklıma kıskançlık ve kızgınlık hissettiği gürültü yapan komşularının camına patates fırlattığı sahneler geliyor. filmi tekrar ve tekrar izlersem, etkisinde kalıp benzer şeyi yapmaktan korkuyorum.
devamını gör...
2012 yapımı bir zeki demirkubuz filmi.
dostoyevski'nin muazzam kitabı yeraltından notlar kitabının farklı bir uyarlaması gibiydi. kitaptaki edebi duygusu bu tarz sanat filmlerinde de etkisini kaybetmiyor. her sahnede bir sayfa anlayışı hakim. izlemiyorsunuz okuyorsunuz karakterleri, söylenilen her cümle bir yazar titizliğinde hazırlanmış. gelelim baş karaktere canlandıran kişi engin günaydın. onun için ne diyebilirim ki? müthiş yetenek, ayakta alkışlanacak oyuncu. bu rolün umursamazlığına, çaresizliğine, kara mizahına acayip hakim. tam bir yeraltı adamı olmuş diyebilirim. zaten film yönetmeni, görüntü yönetmeni ve oyuncusu dahil olmak üzere bir çok yerde ödül alıyor. nihal yalçın'ın performansına da ayrı hayran kaldım. doğallığıyla fark yaratan oyunculardan.
baş karakter muharrem herşey'den sıkılmış çevresindeki sıradanlık, ikiyüzlülük ve tuhaflıktan bunalmış olacak ki bu durumu kaldıramayan birine dönüşüyor. hiçbir şey den keyif alamayan karanlık bir ruh hâline bürünüyor. bir hayvan sesi taklit edecek kadar tepkisiz insanların arasında.
başlanılan yer ile bitirilen yer aynı. trajikomik çok sahne var. absürt geçişler flim'in ruhuna oldukça uymuş. sesler, nefes alış verişler akılda kalıcı. özetle özenilmiş.
tabii her anlatıcı gibi zeki demirkubuz kendi hayat'ıyla ilgili kesitlerde ortaya koymuş. hayatına girmiş bazı insanları eleştirmiş, çakma solculukları ele almış. nuri bilge ceylan'ada ağır gönderme var. düşünsenize kendi filmin ve her şey'e gönderebilirsin. bu kişiler izlerken adam ne güzel laf soktu bana diyor mu acaba?

film'de geçen bu iki kelimeyi hemen kaptım:
hissetmezsen, fark etmezsin ki.
nereden biliyorsun? ya fark ediyorsa? diye sorular sorulmaya devam ediyor.
devamını gör...
2012 yapımı zeki demirkubuz filmidir. film dostoyevski’nin yeraltından notlar kitabından esinlenilerek yapılmıştır. o havayı çok iyi yansıtan bir film. bunu söylememek olmaz.

şimdi yeraltından notlar kitabını okudunuz. size sorsalar bu film nerede çekilecek deseler nereyi derseniz film orada çekilmiş.
o kasveti, buhranı yansıtacak en iyi şehir tabii ki ankara.

filmi daha önce izlemiştim. dün gece canım sıkkındı iyice sıkılsın diye gittim açtım. tekrar izledim. tekrar etkilendim.

engin günaydın mükemmel oynamış. tam anlamıyla mükemmel oynamış. bazı oyuncular role girmek için çok çaba sarfederler ve problem yaşarlar. engin günaydın bu rol için mahvolmuş olmalı. aşırı derecede role girdiğini düşünüyorum.
setten sonra mutlaka böyle takılmıştır. kafayı yemiş olmalı. gerçekten inanılmaz bir performans. saygı. saygılar.

filmin genel olarak diyalogları ve atmosferi bu filmi hoş yapan detaylardan. atmosfer çok iyi yansıtılıyor. oyuncuların nefes alışverişleri bile bir şeyler anlatıyor. sigara içilen sahnelerde bile modum düşüyor. öyle karamsar öyle buhran içeren bir film.
spoiler içeren kısma geçmeden önce hala izlemeyen varsa tavsiye edeceğim bir film. izleyin. yemek sahnesini iki kere izleyin mest olun.


filmde hoş detaylar var ve bunlar seyirciye ipuçları veriyor.

belki ipuçları vermiyor ben saçmalıyorum. muharrem karakterinin yaşadığı umursamaz hayatı ve basit hayatı çok güzel anlatıyor. çok basit ama yumurta mevzusu bile basit, kolaycı hayatı gösteriyor. uğraşmak istemiyor uğraşamıyor yumurta kırıp yiyor.

bir süre sonra kendini rezil etmekten keyif alıyor. o hale geliyor. kitapta aynısı vardı. haz duyuyor.
gidiyor yemekte rezil olduğu için tepki gösteriyor iyice rezil oluyor. aman ormancı canım ormancı.
patates mevzusu var mesela onu zaten mastürbasyon ve fahişe ziyaretinde anlıyorsunuz.

filmde en çok bir şeyler anlattığı sahneler fahişe ile olan sahneler. onun gibi bir hayat yaşıyor çünkü. fahişe onu anlıyor. gidiyor içini döküyor “iyi bir insan olmak istiyorum, izin vermiyorlar olamıyorum” diyor.
fahişe ile kendisi çok benziyor. yaşadıkları hayatlar ve hayattan aldıkları keyif aynı geliyor. öyle hissediyorlar.

yemek sahnesi ise bence filmin zirve sahnesi. müthiş. nefis. geriliyorsunuz, utanıyorsunuz, heyecanlanıyorsunuz, gülüyorsunuz. yanlarında gibi hissediyorsunuz.

bu duyguyu hissettiğim bir sahne daha vardı. nuri bilge ceylan bir zamanlar anadolu’da filminde muhtar sahnesi vardı. aynı böyle hissetmiştim. yanlarında gibiydim. aynı hislerle izledim. müthiş gerçekten.

ayrıca filmde müzik olmaması çok isabetli bir karar olmuş.
unutulmayacak bir film. arada açıp kendinizi mahvedeceğiniz bir film.
devamını gör...
bugün izleme fırsatı bulduğum filmdir. keşke kitabı okuduğum sıralarda filminden de haberdar olsaydım diye iç geçirdim izlerken. etkileyici bir oyunculuk göstermiş engin günaydın. duyguyu tam anlamıyla izleyiciye geçirmiş. kısaca başarılı bulduğum bir filmdir. kendimi bulduğum şu alıntı beni etkilemiştir.

bazen durduk yerde bir olayın bütün yaşamımı değiştireceğine inanırdım. en çok da bu mecburi eve dönüşler sırasında, tam kapıda yakalardı bu duygu. eşikte öylece kalır, gözlerim dalar, çocuksu bir umutla bir şeylerin olmasını beklemeye başlardım.
devamını gör...
türk sinemasının en sevdiğim tiradını barındıran film. bu tirad aynı zamanda şehinşah'ın 2016 yılında çıkan deev albümündeki arkadaş parçasının da giriş jeneriği.

efsane film, efsane tirad, efsane şarkı.


şunu iyi bilin ki; gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam, bu, bir..!
kibirden, kendini beğenmişlikten, “bütün bu dağları ben yarattım” havalarından, süslü kişiliklerden nefret ederim, bu, iki..!
yalakalardan, yalakalıktan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim bu, üç..!
dördüncüsü… gerçeği, içtenliği ve samimiyeti çok severim. ve dostoyevski’nin dediği gibi; gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. arkadaşlığın, karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm, evet buna bayılırım sayın generalim!
arkadaşlık, hassaslık ve incelik isteyen bir iştir; öyle kabalığa, özensizliğe, alaycılığa gelmez!”


... daha ne söyliyecektim??
devamını gör...
niyeyse herkesin çok beğendiği ama benim nedense beğenmediğim film. blu tv üyeliğiniz varsa ordan bulabilirsiniz.

muharrem adında, eskiden yazarlık yapmış fakat şimdilerde memurluk yapan bir adamın hikayesini anlatıyor. muharrem böyle garip saçma sapan bir adam. kendiyle çok fazla derdi var. işin kötü tarafı o derdinin insanlarla olduğunu zannediyor.

filmin atmosferi, çekim açıları (klasik övgü cümleleri) hepsi hoşuma gitti. hoşuma gitmektende öte baya baya beğendim. oyunculuklarda gayet güzel. hatta tirad atılan sahnelerde, diğer yan karakterlerin mimikleri, duruşları, hal hareketleri o rahatsızlıkları filan çok iyiydi. zaten bildiğim kadarıyla çoğu oyuncuda tiyatrodan gelme. bu da dikkatli izleyince belli oluyor zaten. biraz bişey izleyen biri çok rahat anlayabilir bence.

engin günaydın müthiş oynamış ona diyecek bir lafım yok. zaten çokta iyi bir oyuncu kendisi. çokta beğeniyorum açıkcası. iyi bir kumaşı var bana göre.

fakat zeki demirkubuz abime birkaç laf edeceğim.

abi senaryo çok kötü ya. kastıkça kasmışsın. film o kasılmışki artık izlenecek bir hali kalmamış. ne diyorsun babacım sen. ne anlatıyorsun? anladı yeraltından notlar okumuş, hatta çokta beğenmişsin. bende beğenerek okudum kıtabı ama onu yazan kişi dostoyevski ve onu yazdığında daha 19. yüzyılda filandık. 2012 yapımı bir film ama 2022'de izleyince öğğk yaptırıyor insana. sırf bu yüzden çok puan kırdım bu filmden.

bu filmi izlemek istiyorsanız önce gidin yeraltından notları okuyun ondan sonra izleyin derim. hee ama yok biraz karamsarlık istiyorum birazda engin günaydın göreyim diyorsanız açın izleyin işte.

filme puanım 10/6.0
devamını gör...
sorunlu ve dışlanmış bir adamın, kibirli arkadaş grubu ve karşı cins ile kurduğu bozuk ilişkiyi içsel olarak ele alan 2012 yapımı bir zeki demirkubuz filmi. güzel bir film. izlerken insan tanıdık hisler ve kişilerle karşılaşıyor. dostoyevski uyarlaması olarak da başarılı.

filmde klasik olarak bir tutunamayan portresi sunuluyor. giderek bayatlayan, kolaycı ve tükenmiş bir alana dönüşüyor bu tutunamayan hikayeleri. hiç yapılmasın demiyorum elbette. ama avrupa ve amerikan sinemasındaki örneklerini görüp, bir de bizdekilere bakınca arada dağlar kadar fark olduğunu anlıyor insan. sorun efekt ve bütçe değil, fikir sorunu bana göre.

filmde engin günaydın rol için biçilmiş kaftan ve çok iyi bir oyunculuk sergiliyor. ama türk sanat sinemasının klasik özentilik kaynakları yüzünden film ruhsal bir kramptan, hezeyanlar silsilesinden ve sonuçsuzluktan öteye geçememiş. bunun nedeni türk sanat sineması da denilen entel sinemanın belirli kaynaklardan beslenmesinde yatar. bu kaynaklar 1960ların italyan sineması özellikle antonioni, fransız yeni dalgası ve tarkovskidir. edebiyatta ise rus klasikleri, camus-sartre ikilisinden çok alıntılar yapılır. bunlar neredeyse hiç değişmez kaynaklardır.

ancak burada asıl sorun özgünlüktür. karakterin ruhunun tohumlarını başkası attığı için, bir anlamda yönetmen başkasının başladığı bir yemeği devam ettiren aşçı durumundadır. bu yüzden kalıpların, tarifin dışına çıkamaz. harman çok yönlü ama standart olduğundan filmdeki karakterin iç dünyası insanı şaşırtmaz. sadece bilineni, olanı resmetmekle yetinir. halbuki günümüz ve yakın dönem hollywood ve avrupa sinemasında bu tip filmlerde karakterler beklenmedik kırılmalar yaşar ve kişilik katmanları arasında seyirciyi dolaştırmayı denerler. böylece filme derinlik katar ve porteleri zenginleştirirler. son yıllarda moda olan seri katil ve psikopat filmleri bunun en iyi örnekleridir. bu filmde bunu göremiyoruz. karakterimiz dışlanmış ve dış dünyaya düşman olsa da hep kıvranmakla yetiniyor. en sonunda bir fahişe ile iletişim kurarak normalleşiyor. yani? öteki, ötekiyle buluştu falan. neden? çünkü demirkubuz dostoyevskivari bir deneme yapıyor. bağlı olduğu bir yer olduğu için sınırını çekiyor.

bana göre türkiyedeki yönetmenler ve demirkubuz da durumun farkında. ama olmayacak bir deneme ile bulundukları konum ve itibarı kaybetmek istemediklerinden, belirli ve tutmuş kalıplardan ilerlemeyi tercih ediyorlar.
devamını gör...
zeki demirkubuz filmin montajında sırrı süreyya önder'in olduğu sahneleri filmden çıkartmış. aşağıdaki videoyu izleyene kadar bundan haberim yoktu. bunun üzerine sırrı süreyya önder ve engin günaydın bir araya gelir ve aşağıdaki müthiş parodi ortaya çıkar. bugüne kadar niye izlemedim diye üzülmedim değil!

kısa versiyon:



uzun versiyon:

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yeraltı (film)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim