francis bacon yalan hakkında şöyle demiştir.

"yalan söylemek, tanrıya karşı gözüpeklik, insanlara karşı ise korkaklıktır."
devamını gör...
2.
feci paradoks yaratan bir durumdur zira, iyi yalan söyleyen kişiyi yakalayamadığımız için yalancı diyemiyorken; kötü yalan söyleyen kendini ele verdiği için beceremediği halde yalancı addedilir..
devamını gör...
3.
yetenek ister.
zeka ister.
hafıza ister…
devamını gör...
beyazdan kırmızıya uzanan ve içinde ton sür ton pembenin yer aldığı bir skalası olduğunu öğrendiğim marifet(!)

dilinize yuva yaparsa kötü ama.
devamını gör...
hiçbir türlüsü kabul edilmeyecek bir tavır olsa da bazen çok zor durumlardan tereyağından kıl çeker gibi kurtulmanızı sağlayabilir. tabii biraz da şansın yardımıyla.

doksanlar batağında çocuk olduğum için eğlenecek fazla bir şey bulamıyorduk. biz de en yakın arkadaşımla kaybolmacılık diye bir oyun yarattık. oyunun amacı yaşadığımız avuç içi kadar şehirde kaybolmaya çalışmaktı ve biz her fırsatta bunu deniyorduk.

yine bir akşam üstü kaybolmacılık oynarken kendimizi o kadar kaptırmışız ki yatsı bile okunmuş ve biz eve gitmemişiz. bu işlenebilecek en büyük suç o zamanlar.

bizim evin önüne geldiğimiz zaman başımızın ne kadar büyük belada olduğunu hemen anladık. dayak kaçınılmazdı artık. annelerimiz bir chun li olmuştu. bu çok belliydi çünkü bizim evin hemen oturma odası, hem salon, hem de mutfak ışığı yanıyordu. bu bela demekti.

eve yaklaşınca en yakın arkadaşımın annesinin camda sigara içtiğini görünce dizlerimizin bağı çözüldü. annem de diğer camda idi. ikimiz de öğretmen çocuğu olduğumuz için bizden hep düzgün davranmamız bekleniyordu ve aksi hareketlerimiz terlikle karşılık buluyordu.

bizi görünce hızla içeri girdiler savaş hazırlıklarına başlamak için. biz de kurbanlık koyun gibi kapıya gittik. kapı açılınca destek kuvvet olarak iki babanın arkada durduklarını görünce ilerde hayranı olacağım franz kafka ile ilgili bir flash forward yaşadım.

kapıda bize sorulan ilk soru “nerde kaldınız?” oldu ama bu kadar kibar değildi. zaten ben duymadım soruyu, anladım; zira kulağım annemin eliyle simbiyotik bir yaşama başlamıştı bile.

o an kurtulmamız için tek çare vardı ve bu da benim hayal gücüme bakıyordu. jules verne okumalarımın bir gün işe yarayacağını biliyordum. hemen şöyle bir yalan söyledim:

- ufo gördük, korktuk, saklandık.

söylenebilecek en aptalca yalandı. arkadaşım bana dumb and dumber’a hoş geldin der ki bakıyordu. ben de yaprağı bitmiş dana gibi anneme ve destek kuvvetlerine bakıyordum.

ama o an bir şey oldu. annem kulağımı bıraktı. herkesin gardı düştü. bize acıyarak ve üzülerek bakmaya başladılar. ben salaklığıma üzüldüklerini, annemin beni doğuracağına taş doğurmayı dilediğini düşündüm ama öyle değildi.

doksanlar her an her şeyin olabileceği bir dönemdi. herkes her şeye inanabilirdi. meğer o akşam haberlerde, yaşadığımız şehirde ufo görüldüğüne dair bir haber geçmiş. bu benim için körün taşı anıydı. dayaktan kurtulduk ve günün kahramanı sayıldık.

akşam için arkadaşımın ailesi çaya kaldı. bir saat kadar ufo ile ilgili ayrıntı uydurduk. yıllar sonra bu anının etkisi ile hala ufo gördüğüme inanıyorum. ama aslında ben bir yalancıyım.
devamını gör...
bu eylemi sürekli yapan insan bir süre sonra kendine de inanmamaya başlar (bkz: mitomani). bağımlılık yapar.
devamını gör...
zordur yalan söylemek. herkesin harcı değildir kanımca.
bazen o kadar karmaşık bir hale gelir ki durum, kime ne söylenmiştir, kim neyi nasıl biliyor karıştırılır…
bir yalanı kapatmak için başka bir yalan söylenir, bu böyle sürer gider…
en temizi çok mecbur kalmadıkça yalan söyleme eylemine bulaşmamaktır, hatta bir laf vardır "her zaman doğruyu söyle ki, ne söylediğini hatırlamak zorunda kalmayasın"
devamını gör...
ülkede her gün siyasilerin* büyük başarı ile gerçekleştirdikleri eylem
devamını gör...
gereksiz. elbet açığa çıkar. getirdiğinden fazlasını götürür.
devamını gör...
hayatımda hiç yalan söylemedim derken bile yalan söylüyorsunuz ya bana bi gülme geliyo
devamını gör...
varsa bir günahı.. soylettirenler günahkar..
devamını gör...
12.
ahlaki açıdan ayıp, vicdani açıdan yaralayıcıdır.
devamını gör...
13.
mecbur bırakanlar utansın. "tükür çocuğum babanın yüzüne".
devamını gör...
siyasetçi hastalığı.
devamını gör...
(bkz: yalancının mumu yatsıya kadar yanar.)
devamını gör...
burnu uzatır
devamını gör...
17.
asla beceremediğim şey. nedense gülüyorum ciddi bir konuda yalan söylesem bile, tamam ya aslında bu diye anlatıyorum ne olduysa.
devamını gör...
gerçek anlamda hafıza gerektiriyor ve gurursuzluk.

son dönem yaşadığım pek çok yüzeysel mevzu ve pek çok kişinin değerlerine ters olaylardan dolayı hayatımdaki insanlarla bu konu da az muhataplık kurmak için geçiştirici laflarla absorbe ederken, anlatılmayanın yalandan bin kat daha iyi olduğunu savunurken, o anlatılmayanlarla, konuşulamayanlarla kendime yalandan bir ağ kurmuş ve giderek kendimi bu ağda mahsur kalmış hissetmeye başladığımdan bunun nedenli ağır bir şey olduğunu, en az yalana kanan insanların yalanı fark ettiğinde gelen hisler kadar sizi de yıprattığını söylemeliyim. yalan söyledikçe düştüğünü hissediyorsunuz içinizden bir şeylerin.

ancak yalanlar karşı tarafın duymak istediklerine evrildiğinden geliyor belki de ağırlık, çöküyor böyle. katlanamıyorum. bitecek, bitmeli.
devamını gör...
beyaz kal yoksa için kararır.
devamını gör...
bir kimseye zararı olacağını bile bile yalan söylemek en aşağılık hareketlerdendir. bazen kişi söylediği yalanlara kendi de inanır işte o noktada şifa diliyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yalan söylemek" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim