drama / müzikal
9.5 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

maddi sebepler yüzünden kısa metraj bir film olarak çekilmiştir. sundance film festivalinde topladığı beğeni sayesinde sponsor bulunmuş ve uzun metraj hali hayata geçmiştir. şahane bir filmdir.
devamını gör...
oz' daki lanet adam j.k simmons un da hırçın tavırlarıyla sertleşen film, tamamen müziğiyle baş kaldıran öğrencinin zafer hikayesi. ve metallica' nın da dediği gibi " whiplash! "
devamını gör...
bir tarafta öğrencilerinin korkulu rüyası, jazz öğretmeni terrence fletcher (bkz: j.k. simmons), diğer tarafta “en iyi” olmayı kafasına koymuş, aşırı hırslı genç öğrencisi andrew neiman (bkz: miles teller)
iki taraf da baskın karakterlerinden taviz vermeyince, çok geçmeden mantık dışı olaylar gelişmeye başlar. bu süreçte elleri çalışmaktan kanlar içerisinde kalan neiman, fletcher’ın hakaretle bezeli eğitim tekniklerine boyun eğmek zorunda kalır. ama neiman’ın da kendine göre numaraları vardır ve en sonunda karşı karşıya kalacakları müzikal düellodan önce işler iyice çıkmaza girer.
ikinci uzun metraj filmi whiplash ile ismini duyuran 1985 doğumlu yönetmen damien sayre chazelle harward üniversitesi’nde “görsel ve çevresel çalışmalar” bölümünden mezun oldu. lise öğrenimi boyunca bir jazz davulcusu olma hayali kuran chazelle, kendi lise müzik öğretmeni ile aralarındaki ilişkiden esinlenerek yazdığı whiplash’i ilk kez 2013 te kısa film olarak çekti. sundance’te yapımcıların dikkatini çekerek uzun metraj yolculuğuna başlayan film 2015 te 5 dalda oscar a aday oldu ve en iyi kurgu, ses miksajı ve yardımcı erkek oyuncu dallarında ödülü kucakladı.
devamını gör...

dilimizde aferinden daha tehlikeli bir cümle yoktur.


bu söz ile altın vuruşu yapan filmdir. öğrenme sürecinde gereksiz verilen her aferinle ya da boca edilen her abartılı alkışla, belli bir yaşın üzerindeki gençlerin potansiyellerinin köreltildiğini anlatıyor. gidişatından fazlasıyla hoşnut bir gencin, aslında harcanmış bir potansiyel olabileceğine dikkat çekerken.

ellerini kanatana kadar davula vuracak olan bir gencin motivasyonunun öyle pışpışlanarak sağlanmadığını tam tersine kamçıyla sağlandığını görürüz bu filmde. insanı, kendisinden fazla hoşnut bir vasat olmaya iten, içi boş tonla aferinden bir tanesini bile vermiyor eğitici. taa ki öğrenenin kendi potansiyelini, sonuna kadar hırsla kullandığını göreceği sahneye kadar.

tabii bize holywood'un pek tatlış gösterdiği eğitim sisteminin, dehaları çıkaran gerçek yüzünü de gösteriyor film. her şehre bir üniversite açarak kendinden fazla hoşnut gençler yaratan tontişler ülkesindeki her eğitimcinin izlemesi gereken bir eserdir. elbette öğrenen ve öğreten arasındaki bağa her fırsatta müdahale eden velilerin de izlemesi gerekir. çünkü filmde onları temsil eden bir dangalak da mevcuttur. kamçı, mübarek şeydir aslında doğru kullanıldığında.
devamını gör...
her şey, dizi ve film kulübünün, perşembe gecesi izlenecek filmi ''whiplash'' olarak belirlemesi ile başladı!

bu filmi sevmemek için çok nedenim var; birincisi caz sevmem, ikincisi oz dizisindeki, tecavüzcü, nazi, ırkçı adamı sevmem.
o halde; terence fletcher'den bir alıntı ile devam edelim '' iyi iş'' , '' good job''...


öncelikle, filmle ilgili genel bilgilere yer verelim:
2014 yapımı filmin yönetmenliğini, damien chazelle üstlenmiş. oyunculuklarını ise; miles tellerve oz'daki beyaz ip.e vern schillinger'e hayat veren, jonathan kimble simmons üstlenmiş.
film 19 günde çekilmiş.
bir dip not daha verelim: eğitim içerikli filmler kategorisinde, ertem eğilmez'in hababam sınıfı, 28,800 kişinin oylamasıyla, 9,4 puanla birinci sırada yer alırken, whiplash 476.907 kişi tarafından 8,5 lik bir puan alarak ikinci sırada yer alıyor.
bu puanı hak edip etmediği ise tartışmalı.

bundan sonrasın da spoi takıntısı olanlar, takıntılarını da alıp gitsinler lütfen.

''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''

bu bir istismar filmi mi? yoksa başarı hikayesi mi?
az önce bitirdiğim bu film, bana bu ikilemi yaşattırıyor.
sevgili arkadaşlar; film amerika'nın en önemli müzik okullarından birinde öğrenci olan, sıradan bir ailesi olan, bu sıradanlığı tarafından asla geniş aile tarafından övülmeyen, andrew neiman ile ''kamçılayarak eğitme'' fikrini benimsemiş ve ikinci charlie parker'ı arayan hocası, terence fletcher arasındaki çekişmeyi anlatıyor.
''çekişme'' demek az kalır, ''psikolojik savaş'' desek daha doğru.

filmin şiddeti aslında isminde yatıyor. whiplash bir jazz şarkısı gibi görünse de, aslında ; bebekleri ileri - geri şiddetli bir biçimde sallayarak, onlarda ''beyin sarsıntısı'' geçirmelerini sağlayan, bir istismar yöntemi.
konudan bağımsız dip not:
1974' de bebek beyinlerindeki caffrey denilen bir doktor bu olaya "kafası
öne ve arkaya sarsılarak silkelenmiş bebek sendromu yani; whiplashshaken infant syndrome adını vermiştir. www.medscape.com/viewarticl...

bu açıdan bakarsak aklımızda deli sorular; bu kırbaçlama mı, istismar mı?

motivasyon, hırs ve temel değerlere sahip gayretli bir öğrenci, ve onun ''en iyi caz müzüsyeni'' olma hayali. bu hayalin hastalıklı bir saplantı olma durumu var bence, nereden anlıyoruz?
ailesi ile yemek yediği sahnede, ---34 yaşında şarhoş ve beş parasız ölüp, insanların yemek masasında benden bahsetmesini; 90 yaşında zengin, ayık ölüp kimse tarafından hatırlanmamaya tercih ederim --- demesinden.
andrew hiç şüphesiz takıntılıdır. tekniğini mükemmelleştirme takıntısı....
ellerini kanatarak baterisini çalmaya devam etmesinden, bu iş belli oluyor zaten.
hocası fletcer, onu ne zaman sınıf önünde küçük düşürse; fiziksel olarak kendine zarar veriyor.
dahası, çalmak onun için o kadar önemlidir ki, konsere yetişmek için arabayı hızlı ve dikkatsiz kullanabilir, trafik kazası yapabilir ve o şekilde bile konserde çalmaya çalışabilir.
film bu takıntıyı bir başarı hikayesi gibi gözümüze sokmaya çalışıyor. ama yemezler.
andrew, öyle bir psikopattır ki; en iyi müzisyenlik hedefine ulaşma yolundaki kız arkadaşını bile büyük bir acımasızlıkla hayatından çıkarır.
''senin bir hedefin bile yok'' diyerek. oysaki önce '' benimle çıkar mısın?'' diye sorarken bile utanan, korkmuş bir çocuktu.
bu onun ruh halinin değişimini gözler önüne seriyor.
andrew'in kız arkadaşı neredeyse filmde görünen tek kadın. ve kız bize ''hırsı olmayan zayıf bir karakter olarak'' takdim ediliyor.
hoca fletcher ise; orkestrasındaki tek kadının ''o sandalyede güzel olduğun için mi, yoksa hakkettiğin için mi oturuyorsun'' diyerek,
bize o kızın yeteneğini sorgulattırıyor.
bu anlamda filmin cinsiyetçi olduğunu söylemek mümkün.
haa unutmadan, fletcher'in eşcinsel bir öğrencisi olduğunu ve onu andrewlw yarıştırdığını ve aşağılamak için lgbt bireyi olmasını kullandığını ekleyelim. filmin homofobik olduğunu da söyleyebiliriz.
sevgili arkadaşlar; jazz müziğin çıkışı aslında köle olan afro amerikalılardır. burada konuya değinilmiş. harlem #510605, harlem rönasansı #510595 .
filmde hem fletcher'in, hemde andrew'in beyaz olmasını, yan rollerde az buçuk siyahilerin neredeyse görünmez olmasını, ten ırkçılığına yormayalım mı şimdi? üstelik film newyork'ta geçiyor. yani en kalabalık siyahi nüfusa sahip yerde. yani harlemde!!!
aaahhh ' filmi daha ne kadar gömebilirim bilemedim. bence bu kadar yeter.


değerli arkadaşlar;
bir konuda çok iyi olmamanız onunla uğraşmayacağınız anlamına gelmiyor. ille de birinci olmak zorunda değilsiniz. unutmayın ikincilikte bir başarıdır. hatta üçüncülükte...
aklıma filenin sultanları geldi bak..
velhasıl kelam, önünüze çıkan engelleri maalesef bazı zamanlar çalışarak geçemezsiniz. film çok çalışırsanız olur anlayışını bize dayatmaya çalışıyor. siz elinizden geleni yapın. elbet çabalarınızdan ötürü takdir göreceksiniz.
edit: filde istanbul markalı ziller görünüyor. buna değinmeyi unuttuk. buradan çıkardığım sonuç zil üretimi konusunda istanbul'un dünyada iyi bir yerde olduğu ...
buraya caz severler için filmden bir müzik bırakalım.
devamını gör...
müzikal sevmeyen de keyifle izler ama seven bayılır dediğim film.
damien chazelle bu işi biliyor diyorum ve j k simmons abimin de ellerinden öpüyorum çok iyi iş çıkarmışsınız.
devamını gör...
internetteki eleştirileri okuyunca pek çok insanın filmin ana fikrini anladığını zannetmiyorum. olayı kel bi herifin onayını almak zanneden mi dersin, tenece flatcher'ı salt kötü karakter zanneden mi dersin...

yönetmen, filmin ana fikrini üç dakikalık bir konuşmada anlatıyor.
terence flatcher(+) ve andrew(-) arasında, barda geçen konuşma şöyle:


+açıkçası insanların shaffer'da ne yaptığımı anladıklarını sanmıyorum. ben orda orkestrayı yönetmiyordum. moronun teki de kollarını sallayıp millete tempo verebilir. ben orda insanları, beklenenin ötesinde zorlamak için bulunuyordum. bunun mutlak bir gereksinim olduğunu düşünüyorum. aksi takdirde dünyayı bir sonraki louie armstrong'dan, charlie parker'dan mahrum ederiz. charlie parker'ın nasıl charlie parker olduğunu anlatmış mıydım?

-jo jones kafasına zil fırlatmış.

+aynen öyle. parker genç bir çocukmuş, saksafonda çok iyiymiş, caz yarışmasında çalmaya hak kazanmış. ama berbat etmiş. bu yüzden jones, kafasını koparıyormuş nerdeyse. sahneden inince herkes ona gülmüş. o gece ağlayarak uyumuş ertesi sabah ne yapmış peki? alıştırma yapmış. aklında tek bir gayeyle alıştırma yapıp durmuş. bir daha asla kimseyi kendine güldürmeyecekmiş. bir sene sonra reno'ya geri dönmüş, sahneye çıkmış ve dünyanın duyduğu en iyi soloyu çalmış. jones'un şöyle dediğini düşünsene ''iyiydi charlie, idare ederdi, aferin''
charlie de şöyle diyecekti o zaman: '' e iyi be, epey iyi iş çıkarmışım''. böylece hikaye bitti ''bird'' lakabı yok. bu benim için tam bir trajedi olurdu işte. ama dünya artık bunu istiyor, sonra millet caz neden ölüyor diyor.
ingilizcede ''aferinden'' daha zararlı bir kelime yok...

-bir sınırı var mı peki? belki çok ileri gidereseniz bir sonraki charlie parker'ın hevesini kırabilirsiniz.

+hayır oğlum hayır. bir sonraki charlie parker'ın cesareti asla kırılmayacak.


film size şunu soruyor, sizce birinin potansiyelini ortaya çıkarmak için bir sınır olmalı mı? belki o kişiyi kızdıracak, üzecek, aşağılayacak hatta ağlatacak davranış onu işinde mükemmel bir seviyeye getirebilir. film sizden bu sorunsalın cevabını istiyor.
devamını gör...
defalarca izledim.
her izlediğimde gözlerim meczup gibi açık sekilde j.k simmons in en ufak mimigini inceler şekilde buldum kendimi. her repliği her bir hareketi sanat eseri niteliğinde okullarda oyunculuk dersi olarak öğretilmesi gereken şekilde üst düzey. az önce yeniden bitirdim ve bir filmde villain in istediğini elde etmesi bugüne kadar izlediğim yüzlerce belki binlerce film içerisinden gelmiş geçmiş 3n iyi finale sahip olması bu filmin yönetmenini ve senaristlerini ayakta alkışlama isteği getiriyor.
o son sahnede neiman a" senin s*kik gözlerini oyarim p*şt, dedikten sonra neiman in soloya çıkmasıyla fletcher in bir anda hayatı boyunca aradığı o müzisyeni bulmasının verdiği sevinç ve onay, gözlerine yapılan o muhteşem zoom ile öyle güzel anlatılıyor ki, ben de yönetmene aynı şekilde evett başardın amk modern dönemin gelmiş geçmiş en iyi filmlerinden birini yaptın dedirtiyor.
j.k simmons sinema tarihinde benim şahsi olarak en sevdiğim oyunculardan olup hiç şüphesiz fletcher rolü, anthony hopkins in hannibal rolündeki etkileyiciligi kadar etkilemiştir beni.
dehşet bir oyuncu tek kelimeyle dehşet.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


2014 çıkışlı amerikan drama filmi. damien chazelle tarafından princeton high school (new jersey)'nin stüdyo grubundaki anılarından yola çıkılarak yazılıp yönetilmiştir. filmin başrol oyuncuları caz okuyan bir bateri öğrencisini canlandıran miles teller ve onun sert mizaçlı hocasını canlandıran j. k. simmons'dır. filmde ayrıca paul reiser ve melissa benoist da oyuncu olarak yer almaktadır.


andrew neiman (miles teller), new york'ta bulunan ünlü shaffer konservatuvarı'nda birinci sınıf öğrencisidir. andrew, küçük yaşlarından itibaren bateri çalan, hırslı bir çocuktur ve günün birinde hayran olduğu caz bateristi buddy rich gibi çalabilmek, tüm hayalidir. boş kaldığı her vakti bateri çalmaya veren bu hayalperest ve fakat bir o kadar da yetenekli çocuğu fark eden okulun en prestijli ve bir o kadar da gaddar hocası terence fletcher (j. k. simmons), onu kendi sınıf orkestrası için, yedek baterist olarak almaya karar verir.

veee.... olaylar olaylar efenim; izlerken dişlerimi az sıkmadım. "yeter çocum kaç git!" dediğim çok yer oldu ama bizim andrew işte, hocam beni sevsin diye garibim... ama böyle bir hocaya ne kadar dayanabilir insan? dayanabilir mi? dayanacak mı? izlemeden bilemezsiniz.

bu hocaya öyle dil ucuyla gaddar demiyorum, insanın totosundan kan alan cinsinden bir hoca. öğrencilerinin travmaları ile alay eden, onlara türlü hakaretlerde bulunan, arkadaşları önünde küçük düşüren, ezen ve öfkeyle sandalye fırlatabilen bir hoca... bateri çalarken parmaklarınız kanamıyorsa, gerçek bir baterist misiniz?

devamını izleyin, anlatmayayım.
fragman burada:
devamını gör...
bir damien chazzele filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da yönetmen damien chazzele yapmıştır. film üç dalda oscar kazanmıştır ve bu oscarlardan biri başrolde harikalar yaratan j.k. simmons'tur. filmin diğer başrol oyuncusu ise miles teller'dır.

caz dünyanın en etkileyici müziğidir benim için. bunu fularımı düzelterek yazmadım. yanlış anlaşılmasın. ama caz müziğin ne kadar büyüleyici olduğunu hissetmek ve tarihçesini bilmek bu müziğe tutkuyla bağlanmak için yeterli bir neden bence.

bu filmde de caz müziğinde zirveye çıkmak için her şeyi yapmaya hazır olan hırslı ve azimli bir genç davulcu ile yaptığı işi ölüm kalım meselesi olarak gören ve kendi yöntemleri ile mükemmele ulaşmaya çalışan bir müzik eğitmeninin hikayesini izliyoruz.

eğtimenin yöntemi hakkında söyleyebileceğim şey şudur ki; tutkuyla yapılan işlerde eğer amaç mükemmele ulaşmak ise doğru yöntem budur. bir eğitimci olarak benim de uygulamayı sevdiğim yöntemdir ayrıca. disiplin ve tutkuyu açığa çıkaracak bir şiddet insanı ulaşmak istediği yere taşır.

bu tanım tam istediğim şekilde olmadı aslında. yani not quite my tempo.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim