son zamanlarda izlediğim en keyifli en güzel diziydi. annemle beraber izledik ve çok güzel bir 7 bölümle baş başa kaldık.
dizi tam olması gerektiği gibi bitiyor tam yerinde bitiyor tam olması gereken bölüm sayısında bitiyor bence.
bir bölüm fazla olsa bir bölüm az olsa bu kadar komple olamazdı gibi geliyor. dönem dizisi olarak karşımıza çıkan the queens gambit dönemi çok güzel aktarıyor 60 ların belirli tadında kavramları izleyici ile buluşuyor. kıyafetler saçlar sokaklar arabalar hepsi bizi 60 lar dönemine götürüyor. hatta izlerken annem ne zaman çekilmiş bu dizi diye sordu bana o kadar başarılı yani.
izleyiciye umut vadediyor umutlu bir hikaye izlettiriyor. üstelik bunu yaparken satranç bilme zorunluluğu sunmuyor size. jest ve mimiklerden bile neler olduğunu anlıyorsunuz. mutlaka ama mutlaka izlenilmesi gereken güzel kusursuz bir hikaye. --!
spoiler !--
diziyi izledikten sonra ne yazılmış ne çizilmiş diye bakma fırsatım oldu. insanlar beth harmon karakterine kızmışlar neden hademe amcayla hiç görüşmedin neden ziyarete gitmedin diye kızmışlar bir yerde haklılar ama dizi bunu bilerek böyle işliyor beth karakteri bunun cezasını fazlasıyla çekiyor bunun bedelini hıçkıra hıçkıra ağlayarak ödüyor. beth kusurlu problemli bir karakter o bir kahraman değil problemleri olan (içki sakinleştirici ) bir genç tecrübesiz çelimsiz saf masum ve en önemlisi ailesiz bir genç.
bu yazımda mutlaka işin matematik boyutunu konuşmak isterdim ama satranç bilmediğim için haddime değil.
bobby fischer adlı satranç oyuncusuna benzediğini falan okudum karakterin pek bir bilgim yok.
ayrıca dizi karakterleri öyle güzel işliyor ki mutlaka birinin bir yerde hikayeye dahil olacağını hissediyorsunuz.
mesela jolene karakteri bir an unutuyorsunuz ve karşınıza çıkıyor tebessümle hoşgeldin diyorsunuz.
yakışıklı gazeteci çocuk mesela birden tekrar geliyor ve hoşgeldin yakışıklı geç oyna diyorsunuz. diziyi o yönden çok beğendim.
ayrıca beth harmon tekrar yurda döndüğünde mr shaibelin odasına girdiğinde çok duygulandım ve gözyaşlarımı tutamadım.
o gazete küpürleri o fotoğraf çok duygulandırdı beni.
borgov karakterinin robot gibi davranıp kaybedince ayağa kalkıp alkışlaması son derece güzeldi. profesyonel olmak böyle bir şey.
--!
spoiler !--
izlemeyen yazar arkadaşlar varsa aramızda mutlaka izlenmesi gereken bir netflix yapımı. çok güzeldi.
devamını gör...