richard bach 1955'te long beach state college’e başladı. kurgu ve hayal konusunda birçok eser yazdı. kitaplarının çoğunu kendi hayatından esinlenerek yazdı. hava kuvvetleri’nde pilot olarak çalıştı. ardından birçok işe girdi. kitaplarının çoğunda bir şekilde uçmaktan bahsetti.[1]

1970 yılında; yem bulmak için uçmak yerine hızlı ve akrobatik uçmayı seçen bir martının hikâyesini anlatan kitabı, martı'yı yazdı. kitap 10.000 sözcükten daha az olmasına rağmen kurgu ve kurgu dışı kitaplar arasında en çok satan oldu. rüzgarla uçmak’a kadar en çok satanlarda yer aldı. ardından gazeteci olarak işe başladı ve babasız büyümek hakkında bir kitap yazdı.


"vedalar canını sıkmasın. yine buluşabilmek için bir hoşçakal gereklidir. dostlar için an'lar ya da ömürler sonra yine buluşmak kaçınılmazdır."
devamını gör...
öğretmenin sana ders veren değil, senin ders aldığın kişidir.

sözünün sahibi. duymak ve dinlemek, bakmak ve görmek eylemlerinin farkını bana tekrar hatırlatan amerikalı yazar. bu söz bana mahmut hocanın "okul, yalnızca dört duvarla çevrili tepesinde dam olan yer değildir. okul her yerdir." sözünü hatırlattı. mahmut hoca da bir kurgu karakter olarak benim ders aldığım nadir anlardan birisinin öğretmeni olmuş oldu böylece. o bir öğretmen olduğu için bu sözler benim aklıma girmedi çünkü münir özkul bir öğretmen değil bir sanatçı. ama söylediklerinin benim aklımda kalma sebepleri o sözleri, filmdeki diğer binlerce sözden daha çok kendime alacak değerde görmem. ya da "ailesiyle vakit geçirmeyen erkek, gerçek bir erkek değildir." sözü ki buradaki erkek, ingilizce'deki man kalıbı olduğu için ve man ingilizce'de bir yandan da insanoğlu olarak kullanılabildiği için "ailesiyle vakit geçirmeyen insan..." olarak ta unisex kabul edilebilir.

yaşamların neredeyse en başından beri hep öğrenim görüyoruz. binlerce saat onlarca yıl. ama aklımızda hep sevdiğimiz, aşık olduğumuz insanı hatırladığımız dersteki konu, sevdiğimiz öğretmenin dersindeki konu kalıyor; binlerce saatten sadece hatrımızda kalan anları hatırlayıp neredeyse diğer bütün anları ise unutuveriyoruz. binlerce saatlik derslerden en akılda kalan anlar öğretmenimizin basmakalıp bilgileri verdiği değil o bilgilere kendi yorumunu kattığı anlar oluyor. hatırladığımız en gereksiz bilgi bile genelde öğretmenin yaptığı bir şaka ile bizi kendine çektiği bilgi oluyor. bu yüzden zaten bir kere kan uyumumuz olan öğretmenimiz bizim sonraki 40-50 yıllık öğrenim sürecimize etki ediyor, unutulmaz insanlar oluyorlar. bunun farkındalığına vardığımızda da bu sözdeki gibi kulaklarımızı kapatıyor, algılarımızı açacak an ya da kişiye denk geldiğimizde sonuna kadar bir elektrik süpürgesi gibi çekiyoruz ki bu elektrik süpürgesi örneğini bireycilik başlığındaki yazımda da amatörce işlemeye çalışacağım.

richard bach bana bu yazı başındaki cümleyi okuyup hak vermemi sağlarken ve bana zaten bildiğim şeyi anlatıp üzerine düşünmemi sağlarken; bir başka kendi cümlesi olan "öğrenmek zaten bildiğimiz bir şeyi bulmaktır. öğretmek te başkalarına, onların bildikleri şeyleri hatırlatmaktır." sözünü daha iyi anlamamı sağlıyor.

okuduğum metinlerde yazar için "benim aklımdan geçenler, dilimin ucundakilerdi bunlar." derken martin'in* "o kadar çok şey söylemek istiyorum ve aklım o kadar dolu ki... ama aklımdan geçenleri anlatabilecek kelime dağarcığım henüz yok" demesi ve kendi cehaletine yaptığı serzenişi hatırlıyorum. öğrendiğim birçok şeyin ya da aydınlanmanın aslında daha önce kafamın içinde olduğunu fark ediyorum.


gerçekten de yeni öğrendiğimiz şeyler aslında aklımızdakilerin tercümesi, zaten bildiğimiz şeylerin bize bir hatırlatması olabilir.
devamını gör...
o.. olan'ı iyi anlatır, hissettirir.
kendi çocuklarının yanında olamasa bile en azından bizim kuşağa bilimsel verilerle hayal kurduran, felsefeyle iç içe hayatını anlatan, azıcıkta sihirden hoşlanan bir baba olmuştur.
okumak zevkli, hayal dolu ve cesaretlendiriciydi. vejetaryen olmaya onu okurken karar vermiştim, doğurmak istemediğime vs.
şimdi yaşlı geliyor tabi, söyledikleri az eskidi.. kendi düşünce sistemimi oturttum diye belki okuduklarım anıya dönüştü bilemiyorum.

bir çocuğun hiç uçağa binemedi ve binmemek için de çok bahane üretebiliyor baba.
"gerçek aileleri kanbağı oluşturmaz"
richard bach
devamını gör...
tırtılın dünyanın sonu dediğine, usta, kelebek der.

martı jonathan livingston kitabı ile tanınmış; 1936 doğumlu amerikalı yazar.


bir martı ile
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
mavi tüy ya da gönülsüzbir mesihin serüvenleri adlı kitabı da en az martı kadar güzeldir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"richard bach" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim