birkaç hafta öncesine kadar yaratılışın hatası olarak gördüğüm gerçekti. hiçbir zaman korkmamış olsam da hep karmaşık ve anlamsız gelmiştir ölüm.

yakın bir zamanda izlediğim birkaç şey ve okuduğum birkaç kitapla ise bakış açım değişti diyebilirim. eğer bir bitiş çizgisi olmasaydı koşmaya da zahmet etmezdik. yani, hayatı anlamlı kılan aslında bitiyor olmasındaki gizem değil mi? sanırım bir hatadan çok, yaşamın kilit taşıymış.

özetle ölüm, dalganın okyanusa geri dönüşüdür.
devamını gör...

ve doktor yaşlı adamın kalbini kontrol ettiğinde kalbi artık onu incitmeyi çoktan bırakmıştı...
devamını gör...
victor e. frankl, varoluşumuzun sonluluğunun ve ölümün kesin oluşunun hayata anlam kattığını vurgular.

her insan benzersiz de olsa sonu olma ve ölüm konusunda benzerdir. güneşin doğuyor ve bir süre sonra batıyor olması gibi. güneşin doğuşu doğumu simgelerken batışı ölümü simgeler. fakat güneşin doğuşu ve batışı arasında bir süre vardır ve insanlar o sürede hayatını yaşar. örneğin stresli bir sınava veya iş görüşmesine girebilir, bisiklet sürmeyi öğrenebilir, hatta o bisikletten düşer, yeni bir bilgi öğrenir, eski bildiğini unutur, güler, ağlar...

doğum ve ölüm de böyledir, her insana farklı süre biçilmiştir fakat o süreyi nasıl geçireceğimiz bize kalmıştır. bilinmezliklerle dolu yolda benim için umudu kaybetmeden yol almaya çalışmak, bir adım da olsa, çok kıymetli.
evet, bazılarımız sonsuzluğu istiyor, bazılarımız ise bir an önce bu bilinmezliği sonlandırmayı diliyor fakat tahirle zühre meselesi'ndeki şu dizelere bir göz gezdirmenizi istiyorum:

''seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak.''


ayrılmak istesek de istemesek de ayrılmak zorunda olduğumuz bu olaya ölüm deniyor işte. umarım yaşamla ölüm arasındaki o bilinmez yolda umutla yol almaya devam ederiz. koşamazsak yürüyerek, yürüyemezsek emekleyerek...
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ben bugün ömrümün yarısını geçirdiğim adamı ilk defa mezarlık duvarının dibine çökmüş ağlarken gördüm.
ben bugün o adamın 33 yaşındaki yeğenine toprak atışını, çırpınışını, o acı ile bir yerlere sığamayışını gördüm.
o çocuğa hem anne hem baba olmuş bir babaannenin “yavrum” derken nasıl yüreğinin dağlandığını,
ona nasıl veda edemediğini gördüm.
ben bugün nefes alamadan, konuşamadan, yutkunamadan, burnumun direği sızlayarak büyüdüm...
devamını gör...
"senin yorgunluklarını
hastanelere makbuz yaptılar
çekingen duruşunu intihara karşı
kullanıyorlar koğuşlarda
çünkü çoktan ölüm götürdü seni
ölüm ölüm
gündelik sözlerimiz arasında
geçecek kadar kaba."

ismet özel - üç frenk havası
devamını gör...
sivrisinek vızıltısından daha fazlası değilsin. senden korkan yok.istediğin zaman istediğin yerde.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
insan ölümünden sonra ne olacağını net olarak bilemez. ölümünden sonra tamamen yok olacağı fikri insan için hiç cazip değildir. neler olacağını hep merak etmiştir. cevabı genel olarak dinler ya da çeşitli inanışlarda aramıştır. antik mısırda ileri gelenler vücutlarını mumyalatarak değerli eşyaları ile birlikte gömülüp, yaşarken sahip oldukları konum ve imtiyazları öldükten sonra da devam ettirmek istiyor, ettireceklerine inanıyorlardı. mesela bir çin imparatoru binlerce asker ve at heykeli yaptırıp, öldükten sonra da canlanacaklarına inanarak dünyadaki gibi güçlü olmak için mezarına koydurmuştu. böyle şaşalı hayatlara sahip olup bir anda sıfıra varmak insana tabi ki hüzün verecekti. bir umut inanmak istediğine inanacaktı. reenkarnasyon gibi değişik inanışlar olsa da günümüzde yaygın olarak inanılan semavi dinlere göre ölümden sonraki konumumuzu bu dünyada yaptığımız eylemlerimiz belirleyecektir. ancak neye inanırsak inanalım ölüm sonrası akıbetimiz bilinmezdir. öldükten sonra tamamen yok olmak, hiçlik durumuna geçmek insan için tamamen korkutucudur. en güzel saraylarda otursak da, ismimizi tarihe altın harflerle yazdırsak da hiçlik durumunda bir anlamı olmayacaktır. hayat nasıl yaşanmışsa yaşansın geçicidir. yaşanmış ve bitmiştir.
sonrası bir hiç ya da eylemlerimizin sonucu.

ölümden sonra hayat var ise en güzelini bu dünyadaki eylemleri ile hak edenler alacaktır. hakkımızı verene ise tanrı diyoruz. insanı ilk kez var eden, bir kez daha var etmeye muktedirdir. bu da bir inanç. kısa hayat, ikincisi için bir imtihan ise ki bence öyle. umarım geçer bir not alacak hayatı yaşıyor olayım.
devamını gör...
hep uzaklarda sanılırken ne kadar yakınlarda olduğu tahmin edilemez.
belki bir son belki de yeni bir başlangıç.
devamını gör...
insanlar genelde korkuyor bu hadiseden. ama yine de ölüm onlara hiç uğramayacakmış gibi yaşıyorlar. bana çok ilginç geliyor. ölümden neden korkarsın ki? ölümden sonraki o bilinmezlik insanları korkutuyor diye düşünüyorum. bana göre ölüm özgürlüğün zirvesi. ölünce ruhların özgürleştiğine inanıyorum. bu yüzden ölümden korkmuyorum. ama bu demek değildir ki ölümümü dört gözle bekliyorum. ölmeden önce yapmam gereken o kadar çok şey var ki... gerçekleşmeyi bekleyen hayallerim, hedeflerim var. yapmam gereken binlerce doğru var. ve daha çok hata yapmam lazım. hatalarım doğrularımı şekillendirecek çünkü. kısaca daha çok yaşamam gerek ölmeden önce.
devamını gör...
-ölümden konuşmaz mısın baba?
+ölümden ancak hayattayken konuşabiliriz,başka zaman değil.


jose saramago-mağara
devamını gör...
''ölüm mü,
bir gölün dibinde durgun uykudasın.''

diye tanımlamıştır göller denizler şiirinde cemal süreya
belki de bir tanım değildir, yalnızca ben öyle algılamışımdır.
devamını gör...
300'den fazla tanım olduğu için benim ölüm hakkında düşünceme yakın bir çok tanım olacağını düşündüğümden dolayı ciddi ciddi uzun bir tanım girmektense şunu bırakıp kaçıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
...hayal gücümün ulaşabildiği nokta itibarıyla, en son ve en üst düzeyde bir tür ölüm daha olduğunu düşünüyorum.
nasıl bir ölüm bu?
bu kainatı yok edecek olan ölümdür, esasında ölüm adını gerçekten hak eden de bu ölüm, o kendini gösterdiğinde bu adı telaffuz edecek kimse kalmayacak...


ölüm bir varmış bir yokmuş
devamını gör...
montaigne, şöyle bir aforizma ile aslında çok güzel tanımlıyor ölümü:

''ölümden niye korkacağım ki? ben varken o yoktur, o gelince de ben zaten olmayacağım...''

ne kadar yaşıyoruz?
ne kadar yaşadık?
yeterince yaşadık mı ki, ölümü düşünüyoruz, konuşuyoruz?
ölüm, hepimizin her zaman cebinde taşıdığı, ama varlığını asla hatırlamadığı, o çakmak cebindeki 5-10 kuruş, hepsi bu... günü gelince harcayacağız... 5-10 kuruşa bugün sakız bile alamıyorsunuz dostlar, müdahale edip değiştiremeyeceğiniz şeylerin üstüne kafa yormayı bırakın. hayatı kaçırmayın...

bakın, ne diyor v. hugo:

''herkes ölür, ama herkes (gerçekten) yaşamaz...''
devamını gör...
mirasçılar arasında miras hukukunu doğuran en önemli ve biricik olgudur. öyle ki ölüm olmadan miras hükümleri uygulanamaz. miras hüküm ve esaslarının, yasal ve saklı pay mirasçılık oranlarının, kimlerin yasal ya da saklı pay mirasçısı olduklarının tespiti ise ancak ölüm tarihi dikkate alınarak yapılır.

örneğin 1926 yılında kabul edilen türk kanun-u medenîsi’nde 1990 yılına kadar miras bırakanın alt soyu, yâni çocuklarının saklı payları yasal miras paylarının 4’te 3’ü oranında uygulanırken, yanlış hatırlamadıysam 3678 sayılı kanun ile yapılan değişikliğe istinâden yasal ve saklı pay oranları ciddi oranda düşürülmüştü. buna göre artık miras bırakanın çocukları, yasal miras paylarının ancak ½’si kadar saklı pay alabiliyorlar. ölüm 1990’dan önce vuku buldu ise miras bırakanın çocuklarının saklı payı yasal miras payının 4’te 3’ü iken 1990’dan sonra öldü ise miras bırakanın çocuklarının saklı payı, yasal payın ½’si oluyor.

yine meselâ 2007 yılında türk medeni kanunu’nda yapılan değişiklikle miras bırakanın kardeşlerinin saklı payları kaldırılmıştı. ölüm 2007’den önce gerçekleştiyse kardeşler saklı pay alabiliyorlar, ama 2007’den sonra ölüm meydana geldiyse kardeşler saklı pay alamıyorlar. ancak, miras bırakan, ileride meydana gelebilecek bu tür yasal değişikliklerden mirasçısının olumlu ya da olumsuz etkilenmesini istemediğini belirteceği bir vasiyetnamede mirasçısının saklı payının –örneğin- ½ olduğunu, bu oranın yasal düzenlemelerle değişerek artıp azalması halinde bile bu ½ saklı pay oranını almasını vasiyetname ile güvence altına alabilir ya da yasal değişikliklere göre vasiyetnamesini revize ederek yeni duruma uyarlayabilir.

ölüme dair felsefi, edebi ya da dinî bir yorum her ne kadar konu başlığı altına daha uygun görülse bile ölümün farklı bir yönüne dikkat çekmeye çalıştığım bu tanımın da burada yer alması gerektiğine inanıyor, yararlı olmasını umuyorum.
devamını gör...
bazen dusunuyorum da, iyi ki var ya olum. ıyi insanlarin bu dunyanin kahrini cok cekmeden gocup gitmesi ve kotu insanlarin dunyaya zarar vermesinin bitmesi bir yandan iyi de aslinda.
devamını gör...
sevmekren korkuyordum artık,
arkadaşlarımın olması beni korkutuyordu,
anne olmaktan korktum,
kardeşlerimin olması korkutuyordu,
ve artık birine bağlanmak korkutuyordu beni...
çünkü ansızın geliyor ne olduğunu anlamadan ve kabullenemiyor insan...
devamını gör...
(ölüm güvercinin sonu değildir
cırcır böceğinin ters dönmesi değildir ölüm.
ölüm akasyanın zihninde akar.
ölüm düşüncenin güzel ikliminde yaşar.
ölüm köy gecesinin kimliğinde sabahtan söz eder.
ölüm üzüm salkımı ile gelir ağza.
ölüm kızıl gerdanlı kuşun gırtlağında öter.
ölüm kelebek kanatlarındaki güzellikten sorumludur.
ölüm bazen reyhan toplar.
ölüm bazen votka içer.
bazen gölgede oturup bize bakar.
ve hepimiz hazzın akciğerlerinin,
ölüm oksijeni ile dolu olduğunu biliriz.)

suyun ayak sesi /sohrab sepehri
devamını gör...
sen korktuğun zaman senin ışığın olabilir miyim? ya da, her yüreğin titrediğinde aradığın o güven?
neden diye sorduğun zaman, sorunun sebebi olabilir miyim?
senin en iyi arkadaşın olabilirim, yalnız gecelerin için.
sana kanatlarımı verebilirim.
ben başka bir hayata geçen bir kapıyım.
sen ise daha güzel bir yere gidiyorsun.
hafifle.
sıcaklığım seni çekiyor.
bir lambayı çevreleyen böcek gibi, beni deli gibi arzuluyorsun.
hissediyorsun içinde. evet korkuyorsun.
her şey beyaz olmaya başlıyor.
kalbin atmayı bırakıyor. ama hala yürüyorsun.
havadan daha hafif hissediyorsun. gökyüzüyle bir oluyorsun. işte tam o zaman sana dank ediyor.
sen donmuş bir yıldızsın.
zırhını at.
acını bırak.
yeni doğmuş bir bebek gibi ağla.
tekrardan özgürsün.
artık şiddet yok.
ışık da yok.
sadece kaos.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ölüm" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim