sıkı bir nişasta, sakkaroz, protein ve tanen deposu. karadeniz'de köylüler sürgünlerinden sepetler örüyor, arılar çiçeklerinden rayihasına doyum olmayan bal üretiyor. kuşkusuz tabiatın bahşettiği en muhteşem hediyelerden biri.
eskiden soba üstünde yapıldığını benim de tekrar yazma gereği duyduğum lezzetli meyve. çünkü soba üstünde yapılmışını deneyemeyen yeni nesil çok şanssızdır, mükemmel olurdu. ss (sobadan sonra) pek muhatap olmadım kendisiyle büyüsü bozuldu sanki.
kış aylarımın vazgeçilmezidir. en sinir eden kısmı pişirdikten sonra kestanenin içindeki ince kabuktan ayrılmamış olmasıdır. soba artık nostalji olduğuna göre fırınlama tekniğini anlatalım ki bahsettiğim sorunu yaşamayın.
fırınlamadan önce kestaneleri 2-3 dk kadar suda bekletip, sonra dış kabuğunu kuruluyoruz. sonrasında kabuğu delecek çizik veya çizikler atıyoruz. 200 dereceye önceden ısıtılmış fırına atıp kestanelerin büyüklüğüne göre 20 ile 30 dk arasında bekliyoruz, afiyetle yiyoruz.
kestanenin ağaç üzerinde nasıl göründüğünü hiç bilmeyen yazar arkadaşlarımız için bir görsel bırakayım, ilginç bulabilirler.