"bu dünyada emin olduğum bir şey varsa, o da kimsenin başkasının yaşamına karışmaya hakkı olmadığıdır."
fareler ve insanlar kitabının sonu beni çok duygulandırdı. filmi de var izlemeyi planlıyorum.
devamını gör...
gerçekçilik edebi akımını seçmiş ve bunu da çok başarılı yansıtmış bir yazardır. yaşadığı monterey bölgesi, erken yaşta farkli çiftliklerde çalışıp ormanları keşfetmesi bu tarzını oturtmasında büyük fayda sağlamış. hayatta ne yapmak istediğini bilen bu yönde adımlar atan yazarımız "yazmasına katkı sağlayacağını"düşündüğü için standford üniversitesinde ingiliz edebiyatı okudu ama bitirmedi. beklentilerini karşılamamış olsa gerek.. boyacılık,inşaat işçiliği,çiftçilik vb farklı işler yaparak işçi sınıfını gerçekten bilmiş.


işin özü önce kendini tanımış, sonra insanı ve çevreyi tanımak için sürekli çalışmış başarısının sırrı tam olarak da budur bence
devamını gör...
orhan kemal'e benzettiğim yazardır. konu seçimi, karakterleri, işçi sınıfını ele alması ,kısacası o da sokaktaki insanı anlatır.
devamını gör...
bütün kitaplarını "cennetin doğusu" için hazırlık olarak gören yazardır. tüm eserleri güzel olan ender yazarlardandır. fareler ve insanlar, inci ve gazap üzümleri'ni beğenir; cennetin doğusu'nda yazarlığına aşık olursunuz.
devamını gör...
şu an için iki kitabını okuduğum (farler ve insanlar, inci) ve dahsınıda okumayı planladığım yazardır.
devamını gör...
keskin ve açık bir dil kullanarak yazdığı kısa eserlerinde tek bir mesaj vermekle yetinmez. insanın tüm foyalarını, eteğindeki taşlar bilip korkmadan döker ve bunu yaparken, okuyucuyu şaşırtacak kadar dürüst bir dil kullanır. siz kendi payınıza düşeni alırken, bir taraftan mahcubiyet bir taraftan da hüzün duyarsınız. yazar yetmezmiş gibi insanın zaaflarını eleştirerek bir boy aynası işlevi görür. bu aynadan kendinize, bedeninizin arkasındaki benliğinize ve tüm bunların üzerindeki çürüklere bakmanızı sağlar
devamını gör...
iki bira ve biraz patates ile "anlat abi, ne olcak bu insanları hali?" diye sorup saatlerce dinlemek isteyeceğim abdli yazar.
toplum sorunlarına bastığı parmak ve bu sırada insan ruhundan makas alışları dikkate şayandır.
(bkz: fareler ve insanlar)
devamını gör...
1962 yılı nobel edebiyat ödülü sahibi yazar. eserlerinde işçi yaşamını ve toplumsal sorunları gerçekçi bir anlatımla konu edinmiştir.
devamını gör...
gecen yüzyılın ve amerikan edebiyatının en büyük romancilarindan biri. birkaç vasat kitabı dışında her yazdığı saheserdir. cennetin doğusu favorim.
devamını gör...
belki okuyan bir iki kişi çıkar.


john steinbeck’in vietnam düşmanlığı
john steinbeck (1902-1968), işçi edebiyatçısı olarak çok sevilir, fakat ömrünün son yıllarındaki vietnam düşmanlığı pek bilinmez. steinbeck’in yaşam öyküsü, insana “onurlu yaşamak yetmez, onurlu ölmek de gerekir” dedirtiyor. bu bilinmezlik, aslında steinbeck’in vietnam düşmanlığının yarattığı utanç ve şokla yakından ilişkili. işçi yazarı, nobel ödülünü aldıktan sonra, 1966 ve 1967’de savaş muhabiri olarak vietnam’da bulunur. steinbeck, vietnam’da amerikan çıkarlarını savunarak, geleneksel sol okuyucuları şoka uğratmış ve utandırmıştı. bu utanç ve şok nedeniyle, vietnam bildirimleri, yaklaşık yarım yüzyıl kadar, bir daha gün yüzü görmeyecekti.
steinbeck’in oğlu, askere alınır, vietnam’a gider, diğer oğlu da gidecektir; steinbeck’in vietnam ilgisi ve yolculuğu böyle başlar. bir arkadaşının gazetesi için savaş muhabirliği yapar. nice amerikan genci ve onların yakınları, çağrı kağıtlarını meydanlarda yakıp barış hareketlerine katılırken, bunlardan iyice haberdar olan steinbeck’ten aynı tavrı görmeyiz; ona göre bu eylemciler ‘vatan haini’dir.
russell’la sartre’ın tırnağı bile olamayan steinbeck
steinbeck’in, bir nobel’li olarak russell ve sartre gibi, vietnam’daki amerikan zulmüne karşı uluslararası kampanyalar düzenlemek de aklına gelmez. elbette bunları hiç yapmayan nobelliler de vardır; oysa steinbeck, sessiz bile kalmaz; ses çıkarır, fakat ezilenlerin değil ezenlerin tarafından… steinbeck’in bu tavrı, akla, roland barthes’ın “faşizm, konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir” sözünü getirir. (**) faşizm, makbul vatandaştan yalnızca sessiz itaat değil bol gürültülü övgü bekler. makbul vatandaş, zaten bir cehennemde yaşadığının bilincinde değildir; bir altın çağda yaşadığına inan(dırıl)mıştır. oysa steinbeck’in amerikan sömürgeciliği savunusu hiç de zorunluluktan değildir; rızalıdır ve demek ki steinbeck’in amerikan zulmünde suç ortaklığı söz konusudur. fakat onun kötülüğü burada da kalmaz; “helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmek” misalı, bir helikopterden ötekine atlar, vietnam halkıyla doğrudan ilişkisi pek olmaz ve hatta halka helikopterden ateş bile açar ve bununla övünür.
steinbeck, aynı zamanda, dönemin savaş çığırtkanı amerikan başkanının arkadaşıdır. vietnam’a onun temsilcisi gibi gitmeyi reddetse de, son çözümlemede başkana arka çıkan değerlendirmeler yapacaktır. üstelik, kendi oğlu bile babasına karşı çıkar. öyle “hariçten gazel okumak” kolaydır. oğlu, babasına, bu savaşın ne kadar haksız olduğunu, böyle bir halk direnişine karşı kazanmanın olanaksız olduğunu vb. anlatır; ama boşuna… baba steinbeck, amerika’nın yeneceğine emindir ve domino tezine inanmaktadır!!! “vietnam düşerse, tüm asya düşer; hawai’den küba’ya kızılların kuşatması altına gireriz” vb. bir işçi yazarının komünizm paranoyası şaşırtır… steinbeck, tüm uyarılara karşın, vietnam-amerikan savaşı’nı 2. paylaşım savaşı’nın bir devamı gibi görür. o savaşta nasıl ki amerikan çıkarlarını savunmuştur, bunda da öyle yapacaktır. güdümlü, iliştirilmiş bir savaş muhabirliğidir bu. steinbeck’e sürekli olarak amerikan üst rütbelileri eşlik edecek, steinbeck’in savaşı kendilerinin görmek istediği biçiminde görmesi için ellerinden geleni yapacaklardır.
steinbeck’ten steinbeck’e
steinbeck’ten vietnam halkına ateş açan bir kötülük abidesinin çıkması üstüne daha fazla düşünmeliyiz. bu bağlamda, en keskin olup da sonra boyun eğen dünya çapındaki ünlü besteci-piyanist de akla gelmiyor değil. bize keskin değil, tutarlı bir muhalefet gerekiyor. ama steinbeck’in kötülüğü, boyun eğmenin ötesinde, boyun eğdirme noktasında… öte yandan, işçi yazarının muhabirliği, hamasi söylem, amerikan ‘kahraman’larına yönelik coşkulu övgüler, amerikan silahlarının öldürücü gücüne duyulan hayranlık vb. ile başlar; vietnam’dan ayrılırken ise, eve götürdüğü, hayal kırıklığı, savaşın kötülükleri, yenilmezlik algısının sarsılması vb. olacaktır. vietnam-amerikan savaşı protestolarını vatan hainliğiyle bir tutup savaşı romantikleştiren eski steinbeck gider, yerine başka bir steinbeck gelir; ancak yine de özeleştiri falan yapmaz; zaten tümüyle de değişmez. yaptığı kötülükler için elbette yargılanmaz; özür borcu ise baki kalır. vietnam’dan döndükten kısa bir süre sonra kendi çelişkileri içinde son nefesini verir.
napalmlanmış vietnam kızı ise, büyüyünce kendisini doktor olması için bursla küba’ya gönderen kendi vietnam hükümetini beğenmez, sanki üzerinde baskı varmış gibi kanada’ya sığınır. kanada vatandaşı olmasına karşın bugün hâlâ anaakım muhalefet tarafından yere göğe sığdırılamaz. bir kez daha gelir akla o söz: onurlu yaşamak yetmez, onurlu ölmek de gerekir.
toplumsal gerçekçi olup kurtuluşçu olmayan nobelli ‘muhalif’ bir yazın
aslında steinbeck-vietnam ilişkisi, toplumsal gerçekçiliğin bir açmazına da işaret ediyor olabilir. o da şudur: toplumsal gerçekçi sanat ürünleri, genellikle yoksulların, işçilerin, ezilenlerin vb. yaşadıkları kötü durumu resmeder; fakat çoğunda, bir kurtuluş yolu gösterilmez. bu açıdan, çeşitli gorki yapıtları bile (ve kimi yılmaz güney filmleri) arabeskle ve yazgıcılıkla komşudur. durum kötüdür; ama bir çözüm de sunulmaz. bu durumları bilmeyen izleyicide acıma ve empati duyguları uyandırılması amaçlanır. çözüm, yaşanılanların bireysel olmadığını, sistemik bir sorun olduğunu fark edip kendileri gibi olanlarla yan yana gelmektedir. fakat toplumsal gerçekçi yapıtlarda, bu, nadir olarak gerçekleşir. belki örgütlü mücadeleyle bitiriş, bir noktadan sonra çok klişe gelecektir; ancak başka bir çözüm de bulunmamaktadır. bu bağlamda, steinbeck anlatıları, toplumsal gerçekçi olup tümüyle kurtuluşçu olmayan bir yazına karşılık geliyor. kimi yapıtlarında işçiler örgütlense de, oradan bir çözüm çıkmaz ya da açık uçlu umutlu bir bitiriş de yer almaz. belki şunu ileri sürebiliriz: steinbeck, işçileri betimlemenin ötesine geçip kurtuluş yolunu gösteren yapıtlar kaleme alsaydı, o zaman vietnam düşmanı olmayacaktı. steinbeck’in nobel alması da bu açıdan yeniden değerlendirilebilir.
kapitalist dünya, kurtuluşçu bir yazını ödüllendirmeden önce bir durup düşünür. böylelikle, muhalif edebiyat olarak, günümüze, kapitalist düzeni tehdit etmeyecek ölçüde en alt düzey muhalif yapıtlar kalıyor. sözgelimi, balkan partizan romanları (örneğin, ‘seni halk adına ölüme mahkum ediyorum’), her zaman değerlendirme dışı kalacaktır. buna ek olarak, kurtuluş hayalinin boş olduğu anlatılırsa, yeni düzenin de eskisi gibi baskıcı, kötücül vb. olduğu belirtilirse (örneğin, açlık oyunları ve yeraltı (emir kusturica) filmleri), o yapıt, göklere çıkartılacaktır. dolayısıyla, ilk izlenimin tersine gerçekte kurtuluşçu olmayan iki tür anlatı söz konusu: arabeskle ve yazgıcılıkla komşu olan, betimleme düzeyinde kalan toplumsal gerçekçilik (örneğin, steinbeck) ve kurtuluş yolunu gösteren ama gösterirken onu karalayan bir ‘döngüsel kurtuluş’ türü.."
roland barthes, the neutral: lecture course at the collège de france, 1977-1978.
ulaş başar gezgin
devamını gör...
gazap üzümleridir, mutlaka okunasıdır...
devamını gör...
aklıma direkt köpeğinin, fareler ve insanlar’ın orijinal taslağını yediği geldi. kendisi alman asıllı realist bir yazardır. genellikle eserlerini sanatsal simgelerden çok, toplum konularını ele alarak yazmıştır.
devamını gör...
bu ismi görür görmez aklıma fare gelir. çocukluktan kalma algı.
devamını gör...
gazap üzümleri. normal bir hayatın, normal bir anlatımla ilmek ilmek zihninize dokunur. bankadan haczedilen topraklarıyla, o aile ile kamyonete biner yola çıkarsınız.
devamını gör...
dünya çapında milyonlarca insan, yazar john steinbeck'in klasik romanı gazap üzümleri'ni okudu. büyük buhran sırasında yazılan gazap üzümleri, o sırada birçok amerikalı'nın katlandığı zorlukları doğru bir şekilde tasvir edebilen birkaç kitaptan biridir. steinbeck en iyi fareler ve insanlar ve gazap üzümleri adlı eserleriyle tanınmasına rağmen, inci ve kırmızı midilli gibi başka kurgular da yazdı. 1968'de vefat etmesine rağmen, eserleri bugün okuyuculara ilham vermeye devam ediyor.
steinbeck, romanına ek olarak, amerikan manzarasıyla ilgili kendi gözlemlerini de kaleme aldı. spesifik olarak, 1930'larda amerika birleşik devletleri'nin farklı bölgelerinde insanların nasıl yaşadığını resimledi. 1946'da steinbeck, karısıyla birlikte arjantin'in mar del plata kentine yaptığı bir yolculuğun bir hesabını yayınladı. bu gezi sırasında steinbeck, o dönemde arjantin ve amerika birleşik devletleri'ndeki yaşamın çeşitli yönleriyle ilgili düşüncelerini ve gözlemlerini not etti. steinbeck, deneyimlerini bu seyahatname aracılığıyla paylaşarak hem edebi yeteneklerini hem de ayrıntılara olan keskin bakışını ortaya koydu.
fareler ve insanlar, sanal ortamları. bu yazıya ilk kez 1961 tarihinde john steinbeck'in mart del plata'yı satın alınacak gezi hakkında bir makaleye temelli kurgusal bir hesaptır. gezi hakkında haz almalar için yapmaklar yoktur- steinbeck'in abartılığı şöyle: 'hakem kurgudan fiyattan ortaya çıkmasa bile fiyat olarak hazır ve haz denebilir.'
john steinbeck, yazar olmasının yanı sıra ressam ve grafik sanatçısıydı. hayatı boyunca pablo picasso ve jackson pollock gibi birçok ünlü sanatçı onu bir ilham kaynağı olarak kabul etti. pek çok ünlü müzik yanıtı da steinbeck'in eserlerinden esinlenerek onun yalnız gitarını şarkılarına dahil etti. böyle bir sanatçı, steinbeck'in 1939 tarihli 'come shake my hand' halk şarkısını yorumlayan brian setzer'dir. steinbeck'in eserlerinin bugün hala pek çok kişi tarafından sevildiği açıktır.
tüm zamanların en popüler amerikalı yazarlarından biri olmasının yanı sıra, john steinbeck aynı zamanda iyi bir seyahat yazarı olarak kabul edilir. arjantin'deki yaşamıyla ilgili hesapları, bir ressam ve grafik sanatçısı olarak sanatsal yeteneklerinin yanı sıra ayrıntılara olan keskin gözünü de gösteriyor. çalışmaları dünyanın dört bir yanındaki okuyuculara ilham vermeye devam ediyor!
devamını gör...
16.
makineleşmeyle birlikte sermayenin üretim araçlarını tekelleştirmesinin sonuçlarını anlamak isteyenlerin okuması gereken bir yazar. bireysel üretim modelinin yok olmasını, insanların doğaya ve kendisine yabancılaşmasını, her şeyin piyasa için olduğu bir dünyayı muhteşem bir dille ve imgelemle anlatan yazar. gazap üzümleri okuduğum zaman kapitalizmin insan üzerinde yarattığı çaresizliği ve çelişkiyi çok daha iyi anlayabilmiştim.
devamını gör...
fareler ve insanlar romanıyla tanıdığım yazar. kitapla ilgili spoiler vermicem ama bitirdiğinizde "ah lennie!" diyeceksiniz, emin olun.
devamını gör...
18.
genelde işçi sınıfını ve ezilmiş insanları anlatır, fareler ve insanlar kitabı beni derinden etkilemiştir
devamını gör...
19.
inci kitabı etkileyicidir
devamını gör...
sardunya sokagi adli mükemmel hikayenin yazari.bir baska nobelli hemingway ile cok kavga ederlermis.en nihayetinde herkes toprak oldu gitti.ama geriye kalan eserleriyle hala yasiyorlar.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"john steinbeck" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim