(bkz: grup yorum)un büyük şair nazım hikmet'in ölümünü andığı şarkısıdır.

bıraktım acının alkışlarına 3 haziran 63'ü...
devamını gör...
hasan hüseyin korkmazgil şiiri, hüsnü arkan'ın bestesiyle birleşince grup yorum tarafından icra edilen kaliteli bir esere dönüşmüştür.

öncelikle şiir, yapısı itibariyle bestelenmesi çok zor bir eser gibi görünüyor. hece ölçüsü ve tekrar eden bir kâfiye kalıbı olmaması sebebiyle hüsnü arkan'ın ne kadar muazzam ve zor bir iş ortaya çıkardığı gözler önünde.
bu eser; istanbul syhmphonic project'in dahilinde gerçekleşen 25. yıl konserinde olabilecek en iyi şekilde çalınıyor, söyleniyor. özellikle üflemeliler ile yaylılar müthiş bir uyum yakalamış durumda. senfoni, grup yorum'a can katıyor ama bunu yaparken öne geçmiyor bu özellikle çalışılmış bir hadise diye düşünüyorum.
bir eleştiri yapılacaksa o da şudur ki; parçada 03:00 - 03:20 arasında okuması epey zor bir kısım var. sürekli tize çıkılarak okunması gereken bir yer. burada kadın vokalin, onca back vokal'e rağmen sesinin yetmediğini görüyorum. burası, güçlü bir kadın vokal tarafından seslendirilseydi eğer, fevkalâde bir konser performansı ortaya çıkacaktı.


devamını gör...
o kadar konuşmuşuz, bi şiiri paylaşmamışız. şiir, çokça nazım'dan bahsetse de orhan kemal'in ölümü üzerine yazılmış ya da en azından bu olay üzerine kaleme alınmaya başlanmıştır. haziranda ölmek zor deyip oğlunun adını bundan dolayı mı temmuz koymak istemiştir şair, sanırım. (bkz: bir oğlum olacak adı temmuz)

ha, biri 2 haziranda, diğeri 3 haziranda vefat eden bu iki edebiyatçının yanında yine 2 haziranda kaybettiğimiz ahmed arif de var ancak şiirin onunla bir ilgisi yok, acı bir tesadüf. her neyse, şiir ektedir.

~


orhan kemal'in güzel anısına

işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete

sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak

sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur

çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara

sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri

asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi

asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!

sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!

neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu?
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
sokaksız kent
kentsiz ülke
kahkahanın yanıbaşı gözyaşı


işten çıktım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
karanlıkta akan bir su
gibi vurdum kendimi caddelere
hava leylâk
ve tomurcuk kokusu
havada köryoluna
havada suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak


ah yavrum
ah güzelim
canım benim / sevdiceğim
bitanem
kısa sürdü bu yolculuk
n'eylersin ki sonu yok!
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?

kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye

şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
"oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!"

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?

"uyarına gelirse
tepemde bir de çınar"
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki "manda gönü"
demek ki "şile bezi"
demek ki "yeşil biber"
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de "saman sarısı"
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara

nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz?

yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü

bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!


------------------------------------------
1963'lerde yaşanılanları ben, ancak böyle dökebildim 1976'larda şiire.
onüç yılda özümsemişim o olayları, onüç yıl sonra damıtabilmişim. o günleri yaşayıp da ozanlığa soyunanlar, elbette ki benden daha iyi yapabileceklerdir bu işi. "el elden üstündür, taa arşa kadar" demiş eskiler.

hasan hüseyin

devamını gör...
nazım'dan sonra aklıma şair cahit külebiyi getiren cümledir. şair " belki de haziran bulacak naaşımı/belki de haziran" der şiirinde ölümünden uzun yıllar önce. ve haziranda bulunmuştur naaşı..
devamını gör...
haziran ayı geldiğinde hatırlamadan edemediğim h. hüseyin korkmazgil şiiridir.

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!
devamını gör...
hüsnü arkan tarafından bestelenmiştir.
devamını gör...
terk etmedi sevdan beni,
aç kaldım, susuz kaldım,
hayın, karanlıktı gece,
can garip, can suskun,
can paramparça...
ve ellerim, kelepçede,
tütünsüz uykusuz kaldım,
terketmedi sevdan beni.
ahmed arif

"bozuldu ağa bozuldu, dünya kökünden bozuldu. üstüne bastığım toprak ayaklarımın altından kayıyor sanki. bugün dünü arıyoruz, yarın da bugünü arayacağımızdan şüphen olmasın."
orhan kemal

seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
istanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan bir şeyler gibi
seviyorum seni
yaşıyoruz çok şükür der gibi.
nazım hikmet ran

(bkz: haziranda ölmek zor..).
anılarına saygıyla....
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"haziranda ölmek zor" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim