sanırım annemizin ölmesi... keşke anneler ölmese veya annemden önce ben ölsem.
devamını gör...
sokakta çıplak ayakla ve aç karna gezen çocukların hâlâ var olması.
devamını gör...
ölen yaşlı insanların bir sonraki kışı göremeyecek olmasına rağmen bilmeden hazırlık yapmasıdır çok hüzünlü geliyor bana iç burkuyor.
turşu kuruyor mesela sonra ölüyor . çok hüzünlü.
devamını gör...
annemin çok yaşlandığını fark ettiğim zaman. ölümün korkusunu yavaş yavaş hissettiğim an ve annemin bardağı tutarken ellerinin titrediğini gördüğüm zaman ...
devamını gör...
dünya her şeye rağmen dönüyor
devamını gör...
asla hayallerime kavuşamıcak olmam. umarım yanılırım.
devamını gör...
sokağa çıkma kısıtlaması olan 15 yaşındaki kardeşimin fırından ekmek istemesi ve ekmeği yine kısıtlamadan dolayı evde kalması gerekirken, çalışmak zorunda olan 10 yaşındaki çocuğun getirmesi.
devamını gör...
yalnız bahsi geçen hikaye askeri kışla gibi.

birebir aynı ortam.
devamını gör...
emekçilerin gözlerindeki korku ve haksızlığa uğramışlık. bir mağaza çalışanı özelinde, evine ekmek götürmeye çalışan bir insanın uğradığı muameleden, gözlerindeki çaresizlik ve öfke dolu bakıştan bahsedeceğim.

bir mağazadan alışveriş yaptıktan sonra kasada sıraya girdik. üç kasanın iki tanesi açık. bir tanesi de nedenini bilmediğimiz bir şekilde kapalıydı. sosyal mesafeye uyulmadığı için kasaya bakan arkadaşlardan bir tanesi " lütfen sosyal mesafeye uyalım" şeklinde bir çağrıda bulundu. sıradakilerden hayvandan bozma biri hemen sert bir tonda "o zaman üçünü de açın, dışarıya kadar mı çıkalım" dedi. kasadaki arkadaşın gözlerindeki öfkeyi ve çaresizliği gördüm. belki tartışsa kafasının gözünün kırılmasından korkuyor, belki de işinden olmaktan korkuyordu. diğer müşterilere bakarken o adama hep kaçamak bakışlar attı.

kibar bir tonda söylense gayet makul bir tepki olabilecekken, sert tonda bir emekçiyi aşağılamış oldu. hareketleriyle de öfkeyle dolu olduğunu gösteriyordu. o arkadaşın hali, iç burkan bir detaydır işte. saatlerdir orada sıcaktan bunalmış bir halde insanlara hizmet etmenin karşılığında gördüğü şey bu işte. bir günde belki de bu tip kaç tane olayla karşılaşıyorlar. belki dayak yiyorlar, işten atılıyorlar. en önemlisi de gözlerdeki o bakışlar. burayı konuşmak lazım.

bir sahil klübünde yaşıtları şımartılırken, varoş bir semtin cadde üzerinde eksi birinci katta terden kıpkırmızı olmuş bir insansın. üç kuruşa çalışıyorsun. hayal kurarken bile seçiyorsun. düşünsene, hayalin sınırı yok demişler sana ama bir yere kadar ulaşıyor. klimalı bir odada oturarak çalışmaktan öteye gidemiyor. en fazla sırf içindeki doluluğu boşaltmak için çaresizce bir arayış olarak bir süperkahramam olup karşındakini buharlaştırmayı düşünüyorsun. mucizelerden bahseden insanlara inancını, dayanışma ruhuna olan inancını yitirmişsin.

belki topluma katkısı senden çok daha az olan bir leş kargasından azar yiyorsun. hakkını kimse güvence altına almamış. insanların kıçında dolaştığı siyasetçiler, sırf koltukları için maaşı bilmem kaç on bin olan meslekleri, tatili bilmem kaç ay olan memurları, ne bileyim taksicileri falan korumaya çalışıyor. mesai saati içinde çay kahve için hasta bekleten birinin etrafına yüz tane güvenlik koymuşlar, seni de asgari düzeyde yaşatacak şartlara bağlamışlar, bir ucubenin insafına kalmışsın. ağzını burnunu kırsa etrafta seni koruyacak kimse yok. o yüzden aşağılanıyorsun ve bunu yutmak zorunda kalıyorsun. çok acı çok.

önemli bir nokta da insan psikolojisinin bu tip travmalardan çok etkilendiği. düşünün, ne yaparsanız yapın toplum tarafından takdir görmüyorsunuz ve üzerine ara sıra aşağılanıyorsunuz. bunlar birike birike bu insanlarda özgüven kaybına neden olacaktır. bir insana "ben basit bir x parçasıyım" dedirten hayatın zalimliğine bakmak lazım. bu insanların sosyal hayatlarında psikolojiai normal bir birey olarak tutunmaları imkansız. belki o insan, haklı da olsa bir konuda ondan daha iyi etiketi olan birilerine karşı koyamayacak. belki ad homineme maruz kalacak. belki bu adam felsefeden konuşmak isteyecek ama "sen bir xsin. önce aç karnını doyur, felsefe senin neyine" diyecek kendisine. ya bu noktayı ciddi ciddi düşünmemiz lazım. birilerinin acılarına ortak olmamız lazım. madden hiçbir şey yapamayız belki ama en azından manevi olarak destek olmalıyız.

kafamızı kaldırıp bakmadığımız için göremiyoruz. market kasiyerleri, kuryeler, garsonlar ve diğer tüm emekçiler. çoğu bu aşağılanmaları yaşıyor. birileri sırf üç dakika daha fazla bekledi diye deli gibi işini yapmaya çalışan insanlar toplum içinde rencide ediliyor. bu insanların gururları zedeleniyor, topluma olan inançları kayboluyor ve arkalarında duran kimse yok. işte bunlar iç burkan detaylar.

ben kendi özelimde, sizleri seviyorum gençler. yüzünüze söyleyemiyoruz belki ama bize çay getirdiğiniz için, bozduğumuz kıyafeti topladığınız için, kirlettiğimiz tabağı yıkadığınız için size minnettarız. işini yapmadan tonla para alan parazitlerin de farkındayız. o bakışlarınızı, içinizdeki öfkeyi anlayabiliyoruz. size bu dünyada her şeyin daha güzel olacağının garantisini veremem ama inançlı bir insan olarak bir şekilde hak ettiğinizi göreceğinizin garantisini verebilirim.
devamını gör...
hayatta en çok sevdiklerimizin, kendimizin bir gün ölecek olması. daha acı olan ise bir süre sonra hiç yaşamamış gibi yok olacak olmamız. şu an buraya bir şeyler yazıyoruz mesela. kayda geçiriyoruz zihnimizdeki düşünceleri ama aslında bu çok boş bir çaba. bundan yüz sene sonra hakkımızda ‘o da kim’ diyecek bir kişi bile olmayacak.
devamını gör...
hala yaşıyor olmam dır. işte bu trajedi ve dehşettir.
devamını gör...
büyük şehre ilk geldiğim zamanlardaydı,kırmızı ışıkta anaannem babannem yaşında bir kadın arabaların yanına gelip mendil satmaya çalışıyordu.dayanamadım gözümden yaşlar akmaya başladı,nasıl yani bu kadının hiç kimsesi yokmu onunla ilgilenen,bir çocuğu,bir komşusu bir akrabası...
yakın zamanda da işten geldim,apartman kapısı açık,girişte dükkan önünde oturan bir abi var,sordum taşınan mı var diye,yok 1. katta tek başına oturan bir amca vardı sabahtan polisler geldi o ölmüş ,2-3 gün olmuş galiba onun yatağını esyalarını falan çıkarıyorlar dedi.ben o amcanın kapisinin önünden 3 gündür merdivenleri kullanarak çıkıyordum ,hiç bir seyden habersiz...
üzüldüm,insanlığımdan utandım.sonra neden çok üzüldüğümü farkettim,bu şehirde eşime birşey olursa benim kapımı çalacak arayıp soracak kimsemin olmadığını,koku duyarlarsa ancak farkedeceklerini düşündüm...
devamını gör...
ölümün olduğu yerde her türlü taklaya gelişimizde ayağa kalkmamız.
devamını gör...
o zamanlar yoğun bakımda staj yapıyorum. her gün aldığım bir çocuk hastam var. altı yaşında ama minicik. kendi başına nefes alamayan, ağızdan beslenemeyen ve daha bir sürü durumu olan bir çocuk. onun durumu bile yeterince üzücü aslında. bilinci açık, sadece basit komutları alabilecek bir düzeyde ama etrafındakileri tanıyıp takip edebiliyor. sizi görünce gülümseyip öpücükler atıyor.

beni üzen şeyse daha farklıydı. haftanın bir günü ziyaret günü, günlerden de ziyaret günüydü. başka çocukların aileleri gelmişti. vakit geçirebilecekleri, çocuklarına dokunup sevebilecekleri kısıtlı zaman vardı ama hastamın ailesi yoktu. bilinçsiz yatan çocuklarını sadece onu sevmek için gelen aileler varken bu ailenin ilgi bekleyip gülücüklerle cevap vereceği bir çocuğu var ve ziyarete bile gelmiyorlardı. sağlıklı bir ikizi varmış sanırım ilgilendikleri o.
devamını gör...
hık diyip gidebiliriz
devamını gör...
hala şiddet gören, öldürülen kadınlardır.
devamını gör...
beklenmedik anda gelen kaza, hastalık, ölüm gibi olaylardır.
devamını gör...
her gün ölüme biraz daha yaklaşmak.
devamını gör...
ootobüs beklerken gördüğüm kendisinden büyük arabayı kağıtla doldurmaya çalışan küçük afgan çocuk.ve onun için bir şey yapamayacağımı bilmek. insanın elinde güç yoksa iyiliği istemesi de kötülüğü istemesi de ne kadar fuzuli.
devamını gör...
yoksulluk. emekli olması gereken yaşta garsonluk yapan amcaların, teyzelerin sırf müşteriyim diye bana efendim dediği hayatta içim burkulmuyor kusmak istiyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"hayata dair iç burkan detaylar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim