#ödüllü filmler #netflix filmleri
komedi / drama / biyografi
8.8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

peter farrelly'in yönettiği, en iyi film ve en iyi yardımcı erek oscar'ını alan film. boş vaktiniz varsa izleyebilirsiniz, güldüğüm de duygulandığım da oldu.

film genel itibariyle 20. yüzyıl amerikasındaki ırkçılığı konu edinmiş. siyahilerin nasıl da dışlandığını görüyoruz. işin diğer boyutu ise, siyahi kahramanımızın siyahiler tarafından da dışlanması. çünkü kendisi entelektüel bir kimse. siyahiler ise entelektüellikten uzak, tıpkı sıradan beyazlar gibi.

film tam anlamıyla bir abartı. ikinci izleyişimde dedim ki: "yahu kardeşim, gözümüze gözümüze sokuyorsunuz gerçeği, saf değiliz."

oscar'ı alması da haksızlık idi diye düşünüyorum onca aday varken.

ne demişler? nobel ve oscar siyasidir demişler. güzel demişler.
devamını gör...
2018 yılında vizyona giren benim yeni izlediğim ve yeni izlediğim için üzüldüğüm filmdir.
bu film hakkında yorum yaparken şu kelimeyi kullanmak istiyorum “sıcacık” tamamen sıcacık bir filmdi 2 saat boyunca tebessüm ve keyif arasında dolaşıp durdum.
bence bu film dostluğun filmi insanın kendini tanımasının öğrenmesinin ne kadar önemli olduğunu bize öğreten dostça sıcacık bir film.
amerika da ki çifte standart davranışları eşitsizliği çok acı bir şekilde gözler önüne seriyor.
filmde iki karakter bir yolculuğa çıkıyorlar ve o yolculuktan döndüklerinde bambaşka iki insan oluyorlar.
yolculuğun onlara öğrettiği şeyler çok ama çok önemli.
--! spoiler !--

filmin başında iki siyahi işçinin su içtiği bardakları çöpe atan karakterimiz filmin sonunda siyahi arkadaşına “sıcacık” bir sarılma gösteriyor hem seyirci hem evin içindeki insanlar gözyaşlarını tutamıyor (ben tutamadım).
hayatın ona öğretildiği gibi yaşayan doktor tony bu yolculukta kafasında kodlanmış insan kimliğinden biraz olsun uzaklaşıyor ve rahatlıyor.
tavuk yerken mutlu oluyor o tavuğu arabanın camından dışarı atarken mutlu oluyor yolculuğunda çok şey öğreniyor hem de arka koltukta oturmasına rağmen.
filmin sonunda ön koltuğa oturuyor bence çok güzel bir detaydı.
toplumun ona kazandırdığı kimliğin arasında sıkışıp kalmış bir insan yetersizliğinden avazı çıktığı kadar bağırarak kurtuluyor.
bence filmin en önemli ve en can alıcı sahnesi filmin alt metni.
yetersizliğin üzerine kurulmuş bir hayat yaşayan tony kendi kimliğini yağmur altında arınarak buluyor.
bulurken arkadaşına da çok önemli şeyler öğretiyor.
“beyaz değilim, yeterince siyah değilim, yeterince erkek değilim, o zaman ben neyim?”
--! spoiler !--

izlenip ders çıkarılması gereken bir film kesinlikle izlenmeli.
devamını gör...
siyahilere karşı yapılan ırkçılığı çok net bir şekilde hissettiren çok güzel bir film olmuş.
karizmasıyla ve elitliği ile göz kamaştıran müzisyen dr shirley'in konserleri için eyaletten eyalete giderkenki maceralarını işliyor.

tabi ki aynı ırkçılığı beyaz ama italyan olan tony lip ilk maruziyetinde şiddete başvurması da dr shirley ve nice siyahilerin sabırlarının ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor.

amerika'da bulunduğum sürede gözümle hiç şahit olmadım ancak çok iyi siyahi arkadaşlarım oldu, hatta onları daha sıcakkanlı ve sevecen bulduğum doğrudur.
azalması ümidi ile.
black lives matter

güldüğüm bir parçadan spoiler


tony'nin araba sürerken yola attığı cola kutusuna attığı anki dr shirley'in bakışı, daha sonrasında geri geri gelerek attığını geri alması çok güldürmüştür
.
devamını gör...
hayatımda sürekli sorguladığım bir konuyu tekrar gündeme getiren bir film oldu green book: ırkçılık

insanlar nasıl oluyor da birilerini ırkından dolayı yargılayabiliyor, nasıl bu kadar cahil ve aynı zamanda kalpsiz olabiliyorlar, bir insan nasıl olur da doğduğu yer veya ebeveynlerinden dolayı daha üstün olabilir? *



filmde etkileyici çok fazla sahne var ama özellikle o korkunç yağmurlu havada geçen sahne beni benden aldı. doktorun o sabırlı, sakin halinden sıyrılıp bir anda patlaması gerçekten de çok yaralayıcı oluyor.

yaşanan her şeye rağmen, zorbalıklara rağmen bir şeylerle başa çıkılması, bu kadar başarılı olunması takdire şayan. tüm engellere rağmen bu iki insan arasında dostluk kurulması insanın içini ısıtıyor.

yazılan mektuplar, en sonunda o mektupları artık tony'nin yazabilecek olması detayı...



mutlu eden, duygulandıran, sinirlendiren ve belki hayatı sorgulatan bir film. keşke herkes izlese, keşke herkes herkesin eşit olduğunu bilse ve buna inansa.
devamını gör...
insanlara din, dil, ırk farketmeksizin gösterilmesi gereken saygının olmadığı bi dönem de geçiyor film. buraya yeterince değinilmiş zaten.

harika bir bromance olmuş, oscar alıncak kadar holy guacamole’lik bi durum yok ortada. yine de asla sıkmıyor. müzikleri ve şöförün karakter gelişimi gülümsetti.

çerezlik diye azımsanamayacak kalitede. 7/10 fikrimce.
devamını gör...
mahershala ali ve viggo mortensen'ın başrollerinde olduğu, en iyi film oscar'ını kazanmış filmdir. green book, sadece siyahi kişilerin kalabileceği otelleri gösteren bir rehberdir. filmin konusu da ırkçılık üzerinden gider. çok başarılı olan, siyah - beyaz fark etmeksizin herkesin beğeniyle dinlediği siyahi bir müzisyenin, turneye çıkarken kendisine beyaz bir şoförü işe almasıyla başlayan hikayenin dostluğa uzanması.
bütün herkesin o siyahi müzisyeni dinlemek için geldiği yerde, siyahi müzisyene ''siyahlar için tuvalet yok'' denerek tuvaletin kullandırılmaması filmin en can alıcı sahnelerinden biriydi. birine, mesleğine ne kadar hayranlık beslersen besle, yine de derisinin rengini görmezden gelmeyen insanların yaşadığı berbat bir dünya!
devamını gör...
harika, sımsıcak ve merak seviyesini hep üst düzeyde tutan, ırkçılık ile alakalı verilmesi gereken tüm mesajları izleyiciye aktaran enfes bir film. ayrıca iki baş karakterin oyunculuklarının üst düzey olmasının yanı sıra şoförümüzün ağzından düşürmediği sigarası ile ayrı bir karizmaya sahip olduğunu da belirtmek isterim.
devamını gör...
hikayesini izlerken hiç sıkılmadığım bir film. genelde yavaş ilerleyen filmlerde izleyiciyi sıkmadan bir şeyleri anlatmak çok zor bir uygulamadır. bunu başarmışlar, benim için 10 üzerinden 7 seviyesinde.
devamını gör...
meaksi ukdesi.

yönetmenliğini peter farrelly’nin yaptığı, başrollerinde mahershala ali ve yüzüklerin efendisi‘nin aragorn‘u viggo mortensen’in oynadığı, 2018 amerika yapımı dram/komedi filmidir.

en iyi film, en iyi erkek oyuncu ve en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında akademi ödülü kazanmıştır.

“şiddet ile asla kazanamazsın tony. yalnızca asaletini koruduğun zaman kazanırsın. asalet her zaman üstün gelir.” repliği akıllarda kalmıştır.
devamını gör...
müthiş bir film rastgele izlemiştim ve çok beğendim. hem ırkçılığı hem cinsiyetçiliği hem de sınıf ayrımını bir arada anlatması gerçekten takdire şayan. oradaki siyahi adamın isyanı çok güzeldi. hafızam beni yanıltmıyorsa şu minvalde bir şey söylemişti : o kadar çok acı çekiyorum ki çünkü kendi insanlarım tarafından da kabul edilmiyorum. çünkü onlar gibi de değilim. eğer yeterince siyah değilsem ve yeterince beyaz değilsem ve yeterince erkek değilsem söyle bana ben neyim?
devamını gör...
ırkçı adamın biri ünlü siyahi bir piyanistle yolculuğa çıkarıyor ve yolculuk sonunda ırkçılığın kötü birşey olduğunu anlıyor.
bu kadar basit yok şöyle yok böyle göz yaşı ne alaka alüminyum.
devamını gör...
film tony lip ve don shirley'in yolculuğunu konu alır. yol varsa orda tabiki dönüşüm/değişim beklenir. bu yol aslında tony'nin kendi içsel yolculuğudur. daha önce ördüğü ırkçılık duvarını yol boyunca tekmeleye tekmeleye yıkacağı yolculuk olacaktır.
devamını gör...
ırkçılık kavramı en güzel, en naif bir şekilde anlatılmış (naiflikten kastım ırkçılığa maruz kalan insanları kırmayacak şekilde), aldığı oscar ödülünü sonuna kadar hak eden hem müzik temalı hem de dram konulu bir film. filmi izlerken fark edeceğiniz kennedy fried chicken' ı görünce ''anaa bu bizim kfc'' demeyin :)
devamını gör...
bi süredir aralıklı olarak karşıma çıkan film.halen izlemedim ama sanırım kaderimizde buluşmak var. sanırım aşırı köpürtülmüş zenci karşıtlığı filmlerinden illet geldiğinden izlemedim. ama bu onlardan olmayabilir tabi bilemem.
devamını gör...
ırkçılığa ve beraberinde getirdiği ayrımcılığa, saçma sapan uygulamalara, insanlık haysiyetinin ayaklar altına alınmasına gayet açık sözlü bir biçimde değinen film. sinemada pek çok kez işlenmiş bir tema olmasına rağmen anlatım diliyle diğerlerinden farklı bir noktada durduğunu düşünüyorum. bilhassa viggo mortensen'in performansı italyan aksanından oyunculuğuna kadar mükemmel. abd'nin yakın tarihiyle yüzleştiği, anlamsız düşmanlıklara karşı sağlam dostlukların kendini gösterdiği bu güzel yol hikâyesini izlemeyen kalmasın.
devamını gör...
bir peter ferrelly filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yönetmen peter ferrelly bu filmin senaryo yazarlarından biridir aynı zamanda. filmin başrollerinde hangi rolü oynarsa oynasın atamız, kralımız, canımız ciğerimiz olan viggo mortensen ve hem moonlight filmiyle hem de bu filmdeki rolü ile oscar kazanan mahershala ali oynamaktadır.

evrensel olarak hala nefes alamadığımız dönemlerden geçiyoruz. şöyle dolu dolu nefes alamadık bin yıllardır. aslında kendimizi biraz zorlasak olacak bu iş. ciğerimize doldursak havayı ağız tadıyla soluk almaya başlayacağız ama olmuyor. sanki durmadan görünmez bir diz boğazımıza basıyor ve biz çaresizlik içinde nefes alamıyoruz.

belki artık yeşil bir rehbere ihtiyacımız yok girebileceğimiz mekanları takip etmek için ama hala tedirginiz.

halbuki biraz tanısak birbirimizi. muktedirlerin bize anlattıkları ile yetinmek yerine herkesi insan olarak görüp öyle değerlendirmeyi öğrensek belki her şey yoluna girecek.

film en iyi film ve en iyi senaryo dalında iki oscar kazandı. bence sonuna kadar hak edilmiş ödüllerdir. bize öğretilen düşmanlıklardan kurtulmanın yolu gerçeği kendi gözlerimizle görmektir belki de. ancak o zaman insan olabileceğiz biraz.
devamını gör...
eğlenceli ve duygusal öğeler barındıran yol filmi. yol filmlerinde kahramanlar yol boyunca yaşadıklarından çıkardıkları dersler sonucunda başladıkları yer ile geldikleri yer arasinda değişim geçirir. bu değişim bazen daha iyi bir insan olma yoluna doğru olurken bazen de empati yeteneği kazanma şeklinde olur ki bu film de ikisi de mevcut.

yukarıdaki pek çok tanımda belirtildiği gibi ırkçılık üzerine yazılmış bir film ve mesajlar, markalar, ironiler kör gözüne parmağı şeklinde bangır bangır bağırarak veriliyor.

örneğin filmin üç farklı sahnesinde kahramanlarimizın polisle her karşılaştığında farklı şekillerde iletişim kurması gibi
.
ben filmi bir ırkçılık filminden daha çok ayrımcılık ve aidiyet kültürü üzerine izledim. çünkü ırkçılık sadece siyahilere değil, italyanlara, fakirlere, zenginlere,polislere, büyük memeli kadınlara, ruslara vs filmdeki herkese yapılan bir yanlış olarak gösteriliyordu.

kamera açılarında ilk sahnelerde doktorun hep kamera açısından daha yuksekte gösterilmesi, birlikte oynadıkları sahnelerde daha uzaktan ve aynı seviyede ayarlanarak seyirciyi daha tarafsız bir noktada tutmaya gayret etmesi, genellikle aydınlık, bol ışıklı ve renk paketlerinin çok uyumlu kullanılması ile seyirciyi konuya odaklanan bir yapısı vardı.
kahramanların birbirinden etkilenme düzeyi, davranışlarındaki değişimler, viski bardağı, şans taşı gibi bazı küçük öğelerle seyirciyi filmin icinde tutma çabası oldukça naif ve etkiliydi.
oscar'i hak edecek kadar iyi film miydi bilemiyorum. en azından aynı yıl başka hangi filmler vardı da arasından ayrıldı araştırmadım ancak schindler'in listesi ya da goodfather gibi filmlerin yanında yüzüklerin efendisi gibi bir filme de oscar veren bir kurumun bu filme oscar vermesi bence çok şaşırtıcı degil.
bu film vaktiniz varsa, kafa dağıtmak, eğlenmek, güzel manzaralar ve iyi oyunculuk görmek için oldukça iyi bir tercih olacaktır. filmin sonunda gerçek hayatta kim olduklarını fotoğraflarla gösteriyorlar ki ben ve (bkz: karanliktakimum) gibi dikkatli izleyiciler için hoş bir detay.
devamını gör...
ırkçılık ve siyahi filmlerine çok doyduğum ve amerikan sinemasının artık bu tarz (ırkçılık karşıtı, lgbt temalı) filmleri bana nedense hiç samimi gelmediği için etkilenmediğim bir filmdi. ancak viggo mortensen’ın oyunculuğu çok çok iyi. aksanı olsun, film boyunca keyifle yediği tavuklar, her daim ağzında sigarası, eşine yazdığı mektuplarda ki samimi dil, sadece bu karakter için bile izlenebilir bir film. onun dışında arka planda yer alan yollar, oteller, restoranlar, doğanın güzelliği, film akıp gidiyor o görsellikle. yer yer sıkıldığım anlar olsa da sonuna kadar izlediğim bir filmdi. film sonunda hemen kapamayın. gerçek bir hikayeden uyarlanmış ve yanlış görmediysem senaryosunu da tony yazmış. başarılı ama oyunculuk dışında beklentinin yüksek tutulmaması gereken bir yapım.
devamını gör...
şu filmden simple ama etkili bir hayat görüşü çıkarmıştım yıllar önce.
ne yapıyorsan hakkını vererek yap. ha ama hala ırkçıyım, üzgünüm filmler benim bu tutumumu değiştiremez.
ben de çok koyu bır ırkçı oldum işte.
devamını gör...
az önce bitirdiğim ve çok sevdiğim film. oyuncular harika oynamış. film başlarken iki saat çok gelmişti ama çok akıcıydı. bir baktım bitmiş.

filmin konusu ırkçılık. amerika'nın zenci ayrımcılığı çok güzel anlatılmış. insanı bugün bile çok etkiliyor. çünkü bu olaylar günümüzde de devam ediyor. film başladığında beyaz bir işçinin evine tamirat için gelen iki zencinin içtiği bardakları tony onlar gittikten sonra çöpe atınca kalbim çıt etti. dedim sen dur. sen değişeceksin adam. tam da öyle oldu. ünlü virtüöz dr. shirley ile onun şöförü olarak turneye çıkan tony son konserde artık bambaşka bir insan olmuştu. don shirley'in gördüğü muamele onu bile çileden çıkardı. ikisinin de zor bir hayatı olması da onları yakınlaştırdı.

filmin en beğendiğim noktası da kendine entelektüel diyen insanların ne kadar ikiyüzlü olduğunun çok iyi gösterilmesi oldu. büyük bir sanatçıyı sahnede ayakta alkışlayan insanlar aynı insanla aynı mekanda yemek bile yemiyorlar. tüh sizin zenginliğiniz, kültürünüz batsın.

çok sevdim. mutlaka izlenmeli.

şu kısım da çok üzdü beni. eklemesem olmazdı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


doktorun salaş bir barda ücretsiz verdiği konser beni çok mutlu etti. adam kendini buldu resmen. vee en sonunda aileyle birlikte masaya oturması. hüüüğ. gözyaşları şelale.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"green book" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim