581.
yine oturuyorum bir gece mum ışığında,
sararmış notlar dağılmış masada.
her birinin üzerine bir hayal kırıklığı iz bırakmış,
karanlık onları bile esir almış.

gece aydınlanmadan sönmez mum alevi,
kalem alır götürür kalbimdeki bütün kederi.
kaybettiklerim hiç gitmezler, baki kalır hayali,
yalnız gündüzleri dağılır sisleri.

sönmüş yıldızlardan bir ışık ararım,
ya da hiç gözükmeyen insanlardan umut isterim.
cevabını bilmeyenlere sorular sorup yolumu bulurum,
belki de sadece bir yerlere gitmek isterim.
devamını gör...
582.
" her şey bir acının bilincine varmakla başladı. bir taşı kaldırıp atmakla, bir kapıyı açmakla… bir el, hep bir şeyler yazdı, biz doğduktan bu yana kağıtlara... şimdi bütün yaşadıklarım karalama kağıtlarında kaldı. bir kalem kendi kendine yazar bu şiiri... "
..... ahmet erhan
devamını gör...
583.
ilk benim yüzüme rastladınız, en eskisiyim buranın,
karnıyım dünyanın. yeryüzünün ağrısı bendedir.
kum ve kayaç benim.

ıssızlık bilgisiyim ben, sessizlik bilgisi.
dumanın ve kalmanın büyük planıyım.

her şeyi gördüm, her şeyi. suyun gidişini, ağacın çiçeklenişini.
tekrar tekrar gördüm ben daha da görürüm. büyük zaman, benim.

denizler dalgalar dövdü beni, sert rüzgârlar yurt bildi zirvelerimi.
kırıldım, söküldüm, ufalandım; döndüm bitiştim tekrar kendime
açsan, kırsan, baksan; bütün yeryüzü, her zerremde.

taş taşıdım, içim kendimden yorgun benim, dilim çok uzun bir yankı.
en eskisiyim ben buranın.

birhan keskin
-ba-
devamını gör...
584.
günler boyu üzülmüş durmuştum
bir yağmurumuz kalmadı seninle
bir penceremiz bir utancımız
bir mektubumuz bir ay sonumuz
bir kahvaltımız kalmadı kalmaz

şemsiye de unutulmaz bir köşede
ötede beride işyerinde trende
birileri gülüp açmaz onu mesela
ya da satmaya kalkmaz sağanakta
telleri kırık zaten kimse almaz

bir kedimiz doğurmadı seninle
marttır diye damdır diye kaçmadı
kedi evdir ev kedidir derler oysa
gözlerinde kaygı yanar onların da
ıslanıp dönse içerde kimse yok

bu yalnızlık azalmaz da artmaz da

(hulki aktunç - kedi yalnızlığında)
devamını gör...
585.
bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
demeyeceksin işte.
yaşarsın çünkü.
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın.
ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin onu sevdiğinden.
çok sevmezsen, çok acımazsın.
çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
senin değillermiş gibi davranacaksın.
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
çok eşyan olmayacak mesela evinde.
paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"o benim." diyeceksin.
mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
mesela turuncuya, ya da pembeye.
ya da cennete ait olacaksın.
çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak...
can yücel - bağlanmayacaksın
devamını gör...
586.
gölgeler
gönlüm uçmak dilerken semavî ülkelere;
ayağım takılıyor yerdeki gölgelere...
(1982) necip fazıl kısakürek
devamını gör...
587.
beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada aşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.
devamını gör...
588.
olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
düşüncemizin katlanması mı güzel,
zalim kaderin yumruklarına, oklarına
yoksa diretip bela denizlerine karşı
dur, yeter! demesi mi?
ölmek, uyumak sadece! düşünün ki uyumakla yalnız
bitebilir bütün acıları yüreğin,
çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
çünkü ölüm uykularında,
sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
kim dayanabilir zamanın kırbacına?
zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
sevgisinin kepaze edilmesine
kanunların bu kadar yavaş
yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine
kötülere kul olmasına iyi insanın
bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
kim ister bütün bunlara katlanmak
ağır bir hayatın altında inleyip terlemek
ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
ürkütmese yüreğini?
bilmediğimiz belalara atılmaktansa
çektiklerine razı etmese insanı?
bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini.
ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
yollarını değiştirip bu yüzden.
bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar.

william shakespeare
devamını gör...
589.
bölün uykularımı
ben uyumasam da olur
bu küstüm yastıklarına alışamadım
bir türlü.
yok yanımda ’canım’ diye seslendiğim
dalgalı saçlı yarim.
ayırdılar bizi
koydular iki yastık
hangisi benim ?
yatılmaz ki ikisine de
nerde benim patiskalı
tek yastığım ?
başında oyaları,
işlemeli etamini.

b u gecede beklerim
bölün uykularımı.
kapı arkasına astığım ceketim,
gömleğim,
yorgan niyetine örttüğüm paltom
ben uyumasam da olur
küstüm yastıkları
siz rahat edin
uyuyun.
devamını gör...
590.
sen sen ol kendözünün dostunu yek huda bil,
huda'dan gayrı kim var ise kendinden cüda bil.
öğren ki dost sandıklarının cümlesi bivefadır,
o sebepten vahdet olmayı alemlere sefa bil.
devamını gör...
591.
şebnem, tütsülenmiş bir bahçede saklambaç oynuyor gibiyiz.
sensiz bütün tabancalar, fincanlar, odalar boş; sokakların hepsi ıssız, hiçbir gezegende bana hayat yok.
şebnem, her şeyde senden bir anı aksediyor, senin masumiyet kanıtı parmak izlerinle dolu sanki dünya.
gelgelelim masumiyet, yaşam belirtilerinin azlığı demektir şebnem.
bu gidişle yokluğunun gürültüsünden sağır olacağım.
eline sihirbaz değneği geçmiş kör gibiyim.
arabalar etrafımda keskin frenler yaparak duruyorlar. beynime sıcak asfalt dökülmüş gibi, hasretin katranı kafatasımdan gövdeme damlıyor.
şebnem seninleyken içimi padişah gururu kaplıyordu.
gözlerine bakınca, kanımda gıcır gıcır hançerler, kılıçlar yüzüyordu.
senin kadife geometrin başımı döndürüyordu.
bir yandan da karşında kendimi mağaranın girişindeki kütük gibi hissediyordum.
şimdi uzaya fırlatılan mekikte kilitli kalmış sinekten beterim.
şebnem, istanbul, türkiye, dünya, galaksi, uzay senin olduğun yerden başlıyordu, nerdesin?
sensiz, yolunu kaybetmiş görünmez adam gibiyim.
aptallığın otobanından dehanın patikasına mı varacağım? inşallah o yol iki kişinin yanyana yürüyebileceği kadar geniştir.
kafamın içinde kocaman bir ağaç ve küçücük bir maymun var. daldan dala zıplıyor, onu evcilleştiremiyorum.
hani insan bazen gökte yabancı bir cisim görür de gözlerine inanamaz ya, yanındakine, “benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye sorar.
ben de seninleyken gözlerime inanamıyordum. kulaklarıma inanamıyordum. vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum.
kimseye soramıyordum da “benim gördüğümü sen de görüyor musun? ” diye.
seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde.
senden kaçış varsa bile kurtuluş yok şebnem.
artık, su olsam sana doğru akarım, uçak olsam sana doğru uçarım, erik olsam sana doğru yuvarlanırım.
bizi ancak aynı banyoda yıkanmak paklar şebnem.
yüreğin derinliklerinden yükselen sesler, kulakta sapıkça bir şey gibi tınlıyor farkındayım.
öpüyorum gözkapaklarını, dizkapaklarını, kalp kapakçıklarını.”
murat menteş - kalp kapakçıkları
devamını gör...
592.
beceriksiz

bir seni seviyorum
iki seni seviyorum
üç seni seviyorum
seni çokca seviyorum.

bunu söyleyebilmek için varımı gücümü sarfediyorum
arzu edilen bir incelikle
dünyada bilemedim ben o en küçük şeyi
arzu uyandırmayı
uyandırmayı istediğim anda bile.

buysa eğer sözü edilen duygu masum bir teşhirciliktir alt tarafı
fiziksel olduğu kadar ahlaksal da bir konu
allahın belası şey tüm bunlar hiç de ferahlatıcı değil
çekim gücü olarak sıfır noktası.

(bkz: louis aragon)
devamını gör...
593.
"sen varken kötü diye birşey bilmiyorduk
mutsuzluklar,bu karalar yaşamda yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.

sen gel bizi yeni vakitlere çıkar"
devamını gör...
594.
hep sarhoş olmalı. her şey bunda; tek sorun bu. omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zaman’ın korkunç ağırlığını duymamak için durmamacasına sarhoş olmalısınız. ama neyle? şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. ama sarhoş olun.

ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üstünde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun; “saat kaç?” deyin.

yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir yanıtı size: “sarhoş olma saatidir! zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına!

şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz.”

-baudelaire.
devamını gör...
595.
bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
solarken albümlerde çocuklar ve askerler
yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner
uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider.
devamını gör...
596.
yüzümü geceler örtüyor.
binlerce taş saklanıyor içimde.
kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?

-şükrü erbaş
devamını gör...
597.
senin hiç haberin olmasa
senin hiç haberin olmaz ki
başlar biter kendi kendine o türkü.

ben yağmura deli buluta deli
bir büyük oyun yaşamak dediğin,
beni ya sevmeli ya öldürmeli.

gülten akın “deli kızın türküsü”
devamını gör...
598.
arkadaş zekai özger'den herhangi bir şiir olabilir ancak tercihim 'bir gün sevişmeyi bana'


''...bana eski bir ölümü anımsatıyor
sabah

taşıyarak bir celladı odama
aşkımın ve bırakmışlığımın celladını
hüznümle ve çirkinliğimle yargılamadan beni
tanıdığım bir ölümle tehdit ediyor
yalnızlık her sabah öldürüyor beni....''
devamını gör...
599.
kışı neden bu kadar çok sevdiğini
ve neden her şeyin bir sonla noktalandığını
sorma,
ben de bilmiyorum.anı olacak bir şeyim yok
her şeyin dünündeyim.
birhan keskin- eksik cinayetler
devamını gör...
600.
bilirsin ben hoyrat severim
-kendi fikrime göre, erkekçe.-
bir ağaç, bur bulut, bir kuş ve biz
ellerin ellerimde, ürkekçe…

veya sen pencerende akşamüzeri,
cigaramı köşebaşında bitiririm.
damalı, büyük mendilimde sana
unutulmaz geceler getiririm.

gür, ferah karanlıklar içinden
bana doğru uzar saçların.
bir büyük rahatlık alır götürür bizi
pırıl pırıl öpüşlerle başlar yarın…

selam, en güzel hasretlerden
selam sana, korkak ve iyi kadın…
ömrüne başlıyan tomurcuk gibi, baharda
aşka, sadık ve neş’eli başladın…

gün söner yıldızlar yanar gecelerden
bir ölümsüz alem başlar senden yana.
selam, ürkek ve sevgili kadın,
selam, sabahsız gecelerden sana…

- turgut uyar
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim