dram / komedi
9.1 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

hüzünlü bir komedisi olan, oldukça samimi bir dizi izlemek isteyenlerin kaçırmaması gereken dizi.

bu sevimli dişlek kızın kameraya dönüp haylaz haylaz bakarak, insanı bir anda kahkahaya boğması harika gerçekten.
devamını gör...
i̇ncelikli yapılmayan dizi yorumlarından hiç hoşlanmıyorum ama bu dizi için derin olmayan bir yorum yapacağım; tapıyorum.

modern çağın dertlerini, kaybedişlerini; kaybederken sarkastik bir kılığa bürünme kolaycılığını ama her şeyin altında defalarca, un ufak olana kadar ezilmeyi mükemmel anlatıyor. ve nihayet kurtulamamayı da mıh gibi aklımıza kazıyor.
kendimden binlerce şey bulduğum, bir sürü yerinde kendimle yüzleştiğim muazzam dizi.

ve hepimizin içini yakan o repliği de buraya koymazsak olmaz;

- seni seviyorum.
+ geçer.


not: 4.duvarı yıkmanın inanılmaz güzel durduğu dizilerden biri. diğeri için (bkz: house of cards)
devamını gör...
yaratıcısı ve başrolü phoebe waller-bridge olan güncel iki sezonu olan trajikomik bir dizidir. kara mizahı ve absürt komedisiyle herkese hitap etmeyebilir. alışılmadık tarzıyla ilk bölümler tuhaf gelse de alıştığınızda fazlasıyla kendine bağlıyor. başrolün sürekli kameraya bakarak aklından geçenleri söylemesi ya da hiçbir şey söylemese bile yüz ifadesiyle duyguyu izleyiciye çok güzel geçirdiğini düşünüyorum.
dizi hayatında yolunda gitmeyen birçok problemle mücadele ederken tek başına ayakta durmaya çalışan bir kadının hikayesini anlatıyor. başrol aslında birçoğumuz gibi hayatında büyük hatalar yapmış, bu hataların bedelini bir şekilde ödemeye devam eden, kayıplar yaşamış bir kadın.

yakın zamanda annesini kaybetmiş, en yakın ve tek arkadaşı kendi hatası yüzünden canına kıymış, babası ölmeden önce annenin öğrencisi olan şirret bir kadınla birlikte, kendisine hiç benzemeyen ablasıyla olan ilişkisi çok kötü olan bu kadının bütün bunlarla başa çıkma yöntemi ise hayatı bütünüyle dalgaya almaktır.

bütün bunlarla nasıl başa çıkacağını, bundan sonrasında hayatıyla ne yapacağını bilmiyor. bu yüzden kendisini oradan oraya savrulurken görüyoruz, özellikle de ikili ilişkilerde. içerisinde bulunduğu durumlara olan tavırları, düşünceleri ile sık sık sizi güldüren hayatı tiye almış bu kadının zaman zaman kaçmaya çalışıp kaçamadığı bastırdığı iç dünyasına da tanık oluruz. komedi olarak başlayan dizimiz altında çok daha derin bir hikayesi olan trajikomediye doğru kayar. tarzı oldukça bize farklı gelse de yaşadıkları, hissettikleri ile kendisini giderek kendimize yakın hissetmeye başlıyoruz. hikayeler farklı olsa bile yaşadıklarıyla baş etme şekli, çoğunlukla baş edememesi, hatta daha çok batırması, kendiyle hayatıyla ne yapacağını şaşırması, buna rağmen bir şekilde ayakta durmaya çalışması tanıdık geliyordur belki de. hepimiz biraz böyle değil miyiz en nihayetinde. bütün bunları yaşamış olmanın kendisine en güzel getirisi ise her şeyin mizahi bir tarafını görebilmesi. bu yüzden ki dizi boyunca onunla beraber gülüyor, onunla beraber üzülüyoruz.

3 yıl sonra gelen ikinci sezonunda ise başrolümüzü bir aşkın içerisinde görüyoruz. karakterin absürtlüğü, aşık olduğu kişinin absürtlüğü ile birleşince ortaya çıkan hikaye de eğlenceli oluyor. kısacası başarılı bulduğum, izlerken keyif aldığım bir yapım. yakın zamanda olmasa da ilerleyen senelerde 3.sezon gelmesini umuyorum.
devamını gör...
phoebe waller-bridge'in döktürdüğü 2 sezonluk dizi. amazon prime'da izledim. phoebe'nin oynadığı ana karaktere kız kardeşi rolüyle sian clifford, kankası rolüyle jenny rainsford, babası rolüyle bill paterson ve cici annesi rolüyle olivia colman eşlik ediyor. ikinci sezonda da andrew scott hot priest rolüyle arz-ı endam ediyorlar.

30larında londrada yaşayan ana karakterimizin hayatını takip ettiğimiz bir konusu var. sezonlar sadece 6şar bölümden oluşuyor. oyunculuklar muazzam, özellikle fleabag ile cici annesi... o mimikler o kinayeli laf sokup sokup çıkartmalar durdurulup durdurulup yeniden oynatılmalık. leziz! bir de kuaför sahnesinde resmen ağzımdaki kahveyi püskürtecek kadar iyiydi söylenen sözler.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
aslında dizi tek sezon düşünülmüş ve o şekilde yola çıkılmış ancak tutunca ve de phoebe'nin aklına hot priest fikri gelince ikinci sezonu da gelmiş. ve açıkçası kimse kırılmasın ama bence en güzel kısmı da ilk sezonu. ilk sezonda insan olmaya dair çok güzel gözlemler var. özellikle de göze pek güzel görünmeyen kısımlarını halı altına saklamadan yapılmış bu. ilişkileri sorgulama, cinsellik, pişmanlık, acı, sevgi had safhada. hatasıyla sevabıyla denir ya işte tam öyle. o nedenle de gerçek anlamda çarpıcı. ikinci sezon, ilk sezonu yaşayan pheobe'nin yaşadığı yeni şeyler olunca ilki kadar etkili olamıyor. ha dersini alıp almadığını görüyoruz ama yine de etkisi bir tık daha az kalmış.*

kesinlikle izlenmesi gereken 12 bölümlük kaliteli bir dizi. bir de fleabag'in giyim tarzını pek bi beğendim ben ya. tam benlik. ^^

kaynaklar: imdb, wikipedia
devamını gör...
son zamanlarda izlediğim en güzel dizilerden bir tanesi...
işlediği gündelik konuları ele alış şekli, aile sorunları, arkadaş sorunları, aşk ve cinsel hayatın absürt kısımları gibi konuları inanılmaz güzel ele alarak bunu müthiş bir mizahi dille anlatabilmiş, bir bölümün su gibi aktığı tatlı mı tatlı, şeker mi şeker dizi...
devamını gör...
phoebe waller-bridge'in hem yazdığı hem başrolünde oynadığı dizisi. dördüncü duvarı yıkmasıyla ünlenen bir trajikomedi. dizide ingiliz mizahının güzel örnekleri bolca mevcuttur. pwb'nin edinburgh'da sahnelediği tek kişilik oyunundan uyarlanmıştır. aslında tek sezon kalacakken hem çok beğenilmesi hem de pwb'nin aklına andrew scott'ın oynadığı hot priest gibi harika bir karakter fikri gelmiş olması sayesinde bir sezon daha çekilmiştir, çok da iyi olmuştur.

favori karakterim ise fleabag'in kızkardeşi claire. mutsuz bir evliliğe hapsolmuş, hayatını kalıplara bağlı yaşayan, her şeyi içine atan, davul gibi gerilmiş, depresif, biraz nevrotik ve kızkardeşini sevse de bunu ifade edemeyen claire. özenle yazılmış ve bence dizideki en gerçekçi karakter.
devamını gör...
ilk bölümünü izlediğimde "bu ne ya" diye yüzümü ekşittiğim, bir süre sonra sıkıntıdan ve izleyecek başka bir şey bulamadığımdan devam edip "iyi ki devam etmişim" dediğim dizidir.

kara mizah içeriyor, ki çok severim. ayrıca phoebe waller-bridge'in oyunculuğuna da hayran kaldım; dizide andrew scott'un da olması başka bir mesele.

keşke bitmeseydi ama olsun, tam tadında bitmiş bir mini dizi. ara ara açar sahnelerini tekrar izlerim. başlayıp bıraktıysanız veya başlamadıysanız, devam etmenizi/izlemenizi öneririm.

bu tanımı girdiğime göre de dizinin final sahnesinde çalan şarkıyı dinlemeye gidebilirim.



it'll pass.
devamını gör...
sadece iki sezondur ve toplamda 12 bölümdür. yaratıcısı ve başrolü olan hanımefendi muhteşem phoebe waller-bridge'dir. yeteneği su götürmez. gülse birsel'i getiriyor aklıma. çok benzer iki kadındır. şahane oyuncu kadrosuyla ödüllere doymamışlardır. mutlaka izlenmesi gereken dizidir. durum komedisi olarak adlandırabiliriz. bir miktar absürt komediye de kaçıyor.
devamını gör...
kara mizah ve "mockumentary" severlerin kaçırmaması gerektiğini düşündüğüm, kendisini bir çırpıda izleten, adeta şeytan tüyüne sahip dizi.

künyesini pas geçiyorum. ne hakkında olduğuna dair sağda solda bir şeyler okumadan, direkt olarak balıklama dalınması gereken bir dizi bence fleabag. bunun birkaç sebebi var. ilki, derdini daha ilk birkaç dakikadan anlatabiliyor. olayların ve diyalogların akıcılığı kadar, izleyici olarak bizleri de birer karakter haline getirmesinden kaynaklı bence bu. dizi boyunca gerçek adını asla duymadığımız fleabag, kendisini sürekli takip eden izleyiciye olanı biteni anlatmak, kameraya ara sıra haylaz bakışlar atmak ya da hiçbir kelimesine gerek kalmadan ne hissettiğini anlamamızı sağlayacak şekilde mimikler kullanmak suretiyle bizi dizinin içine çekiyor. adeta orada olan ama fleabag hariç kimsenin bunu bilmediği bir avatar gibi dolanıyoruz etrafta.

ikinci sebep ise, sadece bir ya da birkaç konuya saplanıp kalmaması yahut gerçek hayata bir ya da birkaç konuyla özetlenemeyecek kadar fazla kökle bağlanmış olması. 12 bölüm boyunca kendimizi aşkı, seksi, aileyi, sanatı, kariyeri, dini, felsefeyi, sosyolojiyi, ekonomiyi, psikolojiyi aynı zaman parçacıklarında anlamlandırmaya, bunlara dair zincirleme sorgular yapmaya dalmışken buluyoruz. her bir karakter o kadar incelikli ve duyarlı yazılmış ki, sahnelerin birçoğu en az iki karakterin herhangi bir sebeple kutuplaşması üzerine kurulu olsa da, bir haklı ya da haksız atayamıyoruz çünkü her iki tarafı da anlayabiliyor, özümseyebiliyoruz. dizinin kurgusu ve mimarisi buna izin veriyor. başarılması çok zor bir şey bu: bir kurgu içinde gerçek hayatı, gerçek hayatı yaşayan birilerine anlatmak. hissetmesini, merak etmesini, düşünmesini, sorgulamasını, empati yapmasını sağlamak. özellikle bir mini dizi için, harikulade bir başarı.


birçok detay var hoşuma giden ama, fleabag ve claire arasındaki abla-kardeş ilişkisinde her iki tarafın da kendilerinden en beklenmedik anlarda özverili davranabilmesi, dizi boyunca herkesin elinden geçen heykelin fleabag'in karakter gelişimini yansıtır şekilde oradan oraya savrulması ve aslında fleabag'in annesinden esinlenilmesi, fleabag'in bizimle konuştuğunu bir tek aşık olduğu rahibin duyması çünkü fleabag'i gerçekten can kulağıyla dinleyen tek karakterin o olması, kredi başvurusu için mülakata girdiği bankacıyla sürdürdükleri sessiz sakin ama samimi dostluk sanırım hafızamda kalıcı yer edinenlerden.
devamını gör...
ilk sezon olayı kavrayana kadar nerelere geldiğimi sorgulatan ama ikinci sezonda ciddi anlamda andrew scott ile çok başka yere giden bir hikâyenin bitmesi üzen bir dizi. çerezlik tek gecede bitebilecek bir serüven.
devamını gör...
ilk sezonu size biraz melankoli verebilir, ayrıca çok yüksek ihtimalle karakterlere sinir olabilirsiniz. ama bir şekilde kendini izlettiriyor. öyle ki aynı kalitede 20-30 sezon olsa sıkılmadan izlermişim gibi geldi. çünkü başrol çok samimi ve gerçek. tabii gerçekçi olmayan yanları da var ama o kadar küçük ve iyi dokunuşlar olmuş ki, absürtlükten ziyade zevk aldığınız hissediyorsunuz.

ikinci sezon ise daha hareketli, bir şeylerin sonuna geldiğini hisseder gibisiniz. keşke bir sezonu daha olsa fakat senarist başka bir sezonun çok çok sonra ve ufak bir ihtimalle gelebileceği hakkında açıklama yapmış.

gerçekten iyi bir dizi, o yüzden bunun devamında olmasa bile aynı ekibin farklı ve kaliteli işlerini görmeyi umuyorum.

ayrıca o katolik papaz... yani, ne desem. karakterin gözünden baktığımız için mi böyle oluyor, yoksa günah çekici mi geliyor hiç bilemiyorum. dikkat edin, andrew scott sapığı olarak diziyi tamamlayabilirsiniz.
devamını gör...
tek kelime ile bayıldığım bir dizidir kendisi.

karanlık yönü var ama ana karakterimizin tavrı ve iç dünyası beni daha çok içine aldı diyebilirim.
aynı zamanda kendini birden absürt bir durum içinde bulması, 4. duvarı yıkıp derdini bize anlatmaya çalışması, duygularını hissedebilmemiz güzeldi.

kafamı dağıtmakla kalmadı bir yanımda üzüldü canım fleabag'ime.


phoebe waller-bridge mizahına ve oyunculuğuna bayıldım mükemmeldi.
andrew scott'a bir şey diyemiyorum adama gerçekten çok iyiydi.

tek sıkıntım hemen bitirmiş olamam.
bir daha bölümleri dönerim sanırım.

izlemediyseniz bir şans verin.
hakkediyor.
devamını gör...
çok gerçekçi bir bakış açısıyla yazılmış ve oynanmış, kara mizah öğeleriyle bezenmiş olan ingiliz dizisidir. karakterleri ve oyunculukları çok beğendim. 3. sezonu gelse de izlemeye devam etsek diyor, aynı zamanda senarist de olan ana karakterimizi saygıyla selamlıyorum.
devamını gör...
müthiş bir dizi, ilk gün üç tane izledim sonra baktım ki çok yakında bitecek günde bire döndüm. sonra her güzel şey gibi bitti tabi. devamı gelir inşallah. sonu da...

ne kadar romantik bir ayrılık sahnesiydi. oldukça gerçekçi ve dramatikti. herkes tarafından aynı gün terk edilseydim ne yapardım bilmiyorum. babası evlendi ve sırt döndü, rahip allahı seçti, kızkardeşi sevgilisine gitti
devamını gör...
phoebe waller-bridge’in yazmış olduğu bir başyapıttır. dördüncü duvarı yerle yeksan ederek sizinle iletişim kuran bir karakter oluşturmuştur. kendi tanımıyla; cinsel açıdan ahlaksız, ağzı bozuk bir kadının yaşadığı trajikomik olaylara tanıklık ediyorsunuz. yan karakterler de ana karakterler kadar başarılı. aslında bir tiyatro oyunu olarak yazılmış. keşke tiyatrosunu da izleyebilseydim dediğim bir dizi.
devamını gör...
“çok yanlış zamanda izledim bunu, çok. ühü” dememe sebep olmuştur. tekrar tekrar izlediğim ve izleyeceğim bir dizi. öyle ki aynı anda hem kötü hem de iyi hissettirebiliyor. finalinde hala mahvoluyorum. kadınlar olarak başrolle inanılmaz empati kurduk bir bütün olduk. ama kadınlar kadar erkeklerin de izleyip bazı dersler çıkarması gerektiğini düşündüğüm bir dizi. phoebe waller-bridge ’in özgün bir tarzı var, seviyoruz kendisini.
devamını gör...
başrol ablamız arada sırada bizimle konuşur. the office'den jim'in bakışlarına benzer bakışlar atar.

ikinci sezonda, sadece peder bu durumu fark eder. ve evet, çünkü peder bey, kızımızı dinliyordur. kızımız da onun tilkisini görür. çünkü kızımız da onu seviyordur.

eğlenceli bir dizi. tavsiye ederim.
devamını gör...
tamamen sherlock holmes moriarty karakterini canlandıran andrew scott oynuyor diye başladım diziye. dizi kara mizah türünde ingiliz yapım bir mini dizidir. oldukça beğendim. oyunculuklar muazzam. seyirciyle iletişim muazzam.
devamını gör...
ilk 2 bölümde ne oluyoruz moduna girdiğim ama izledikçe içine çekildiğim mükemmel dizi. ilk sezonu ile kendine bağlayıp 2. sezonu ile woooow dedirtmişti. ne zaman kafama esse ya da bazı duyguları abartsam açıp 2. sezonu tekrar tekrar izlerim ki şuan yeniden başlamamak için zor duruyorum. karakteri o kadar gerçekçi, duygular o kadar bizden ve aurası o kadar tanıdık ki izlerken kendimi karakterlerden alamıyorum
'özellikle andrew scoot'dan^'
devamını gör...
müthiş.. üvey anne olivia colman'dan andrew scott'ın rahip tiplemesine kadar harika bir kadrosu olan dizi. ucundan kıyısından londra'ya dokundurmalar, gergin akraba tiplemeleri ve fleabag'in inanılmaz samimiyeti... nasıl bitti anlamadım. sonunda kalbiniz kırılacak.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"fleabag" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim