dünya klasikleri / roman / edebiyat
9.3 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

hem kitabına hem de biraz filmine değineceğim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fareler ve insanlar,
nobel ödüllü yazar john steinbeck 'in eşsiz eseri.
kitabı okurken aklımda, yazarın hayatı acaba nasıldı sorusu vardı. çünkü çiflik hayatı tasviri o kadar iyiydi ki sanki yazar da o çiflik çalışanıydı, george ve lennie'nin ile aynı oda da kalıyordu. hikaye de bu kadar yakından geldi. hem sıcaktı hem de hayatın kendisi gibi zorbaydı.
yazarlık dışında steinbeck; tezgahtarlık, ırgatlık, marangozluk, laborantlık, boyacılık, kapıcılık gibi birçok işte çalışmış. demek ki, işçi sınıfının yaşam koşullarını çok iyi bilmesi kitaplar da gerçekliği olduğu gibi yansıtılmasına neden olmuş.

iki zıt karakter: akıllı george,
aklı sadece tavşanlarda olan, öküz kuvvetinde lennie( yumuşacık olan herşeye karşı konulmaz ilgisi olan, kalbi pamuk şekeri kıvamında ama yoksun olan aklının zorbalığında) george'ye sıkı sıkıya bağlı. bu ikisinin ortak olan tek noktası ise hayalleri. özgürce yaşayabilecekleri sadece kendilerine ait bir yer. lennie'nin, zencinin, yaşlı adamın rahatça nefes alabileceği bir yer. ayrımcılık yapılmayan, birlik ve beraberlik içinde yaşanılacak o yer. ve o yeri süsleyen bir sürü tavşan... konuyu sadece hayallerle anlatabildim çünkü devamını getiremeyeceğim..
hayaller ile başlayıp imkansızlıklarla son bulan bu kitap anlatımıyla bir oturuşta okunuyor anca bunu söyleyebilirim.

filmi için de aynısını söyleyebilirim. kitaba sadık kalınmış, işleyiş neredeyse bire bir. 92 yapımı film de george milton'a gary sinise, lennie small karakterine john malkovich can veriyor. karakterler tam da kafamda canlandırdığım gibiydi. sadece ben lennie' yi nedense gür saçlı hayal etmiştim. fakat oyuncu karakterin, o masum ve tehlikeli geçişlerini gerçekten çok iyi yansıtmış. diğer oyuncular da keza öyle.

bildiğiniz bir hikayeyi izlemenin de şöyle bir zorluğu var; hüzün en başta çöküyor içinize. ah be diye başladım ta en baştan..

bugün günüm fareler ve insanlardı....
en sevdiğim yerden bir alıntı yaparak yazımı sonlandırıyorum.

insanın yüreğinin iyi olması için akla gerek yoktur. bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi olmadığını görüyorsun.
devamını gör...
okurken ağladığım sayılı kitaplardan olan, john steinbeck eseri.


yazar kitapta siyahilerin yaşadığı sıkıntıları, ırkçılığın nelere yol açtığını sürükleyici bir tarzda anlatıyor ve etkilenmeden edemiyorsunuz. saf, masum olan lennie; yumuşak şeyleri o kadar çok seviyor ki, severken yanlışlıkla öldürüyor. tıpkı köpeğini, faresini ve patronun karısını da öldürdüğü gibi. bu durum onlara zarar verdiğinden kardeşim, dediği arkadaşı george; bir süre sonra, etrafındakilerin de kışkırtmasıyla, kimine göre acımasızlık, kimine göre de doğru olanı yapıyor.


zaten ince sayılabilecek bir şey ve stefan zweig'ten de bilirsiniz ki; az kelimeyle dahi şaheserler meydana gelebilir. okumadıysanız mutlaka okuyun derim.

altı çizilen birkaç cümle;

"insanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur.
zaten bu ikisi pek birlikte olmuyor gibi.
"



"lennie’ye döndüm; “atla suya dedim.” atladı.
hiç yüzme bilmiyordu. biz onu çıkarana dek nerdeyse boğuluyordu. onu çekip sudan çıkardım diye bana öyle minnet duydu ki “atla!” diyenin ben olduğumu hepten unutmuştu. işte… onunla bir daha asla dalga geçmedim.
"
devamını gör...
bir john steinbeck kitabı. 1937'de yayınlanmış. 120 sayfacık bir kitap, toplam 6 bölüme ayrılmış. remzi kitapevi baskısını okudum diyor ve önce konuya oradan da kitap üzerine düşüncelerime geçiyorum.

george ve lennie adında beraber gezen ve çiftliklerde çalışan iki arkadaşın hikayesini anlatıyor kitap. bu ikilide george kısa boylu, ufak tefek ve akıllı olanken, lennie oldukça saf ve kafası yavaş çalışan ancak iri kıyım ve güçlü olan olarak karşımıza çıkıyor. ikilinin daha önce çalıştıkları weeds'te bulunan çiftlikten aklı karışan lennie'nin bir kızı korkutması üzerine kaçmak zorunda kaldıklarını öğreniyoruz. yalan dolanla yeni bir iş ayarlamışlardır: kişi başı ayda 50 dolarese bir çiftlikte arpa çuvalı taşımak. ikilinin tek bir istekleri var "kendilerine ait küçük bir arazi... ve de lennie için tüylü tavşanlar". buradan sonrasını okuyun lütfen zaten 120 sayfa, okuma hızınıza göre 1-2 saatte bitecek hap gibi bir kitap.

öncelikle eserin yazıldığı yıllar büyük buhran dönemi. yer amerika. koşullar çetin. az buçuk dönemle ilgili bilginiz varsa hikayenin zor şartlar altında insan olmak ve insan kalabilmekle ilgili olduğunu kestirebilirsiniz. yazar zaten vermek istediği ana fikri kitabın içinde de bir karaktere söyletmiş: "insanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun." bu kadar tertemiz bir fikir.

yazarla ilgili söylemek istediğim ise bize o hayatı ve hayatın zorluklarını çok göstermediği. çalışmalarını sayfalarca anlatmamış, ajitasyon, mağdur edebiyatı da yok. ama iliklerine kadar hissediyorsun. kalemi o kadar güçlü ki yaptığı betimlemelerle sizi alıp o mekanın içine bırakıyor. bir yerde saman kokusunu duymaya, ahırdan gelen at kişnemelerini işitmeye başlıyorsunuz. george'un fal bakmak için kardığı kağıtların hışırtısı okuduğunuz diyalogların arkasından gelmeye devam ediyor. ve o diyaloglar. çok sade, çok basit ama inanılmaz vurucu.


insana verilen değer satır aralarına çok güzel yedirilmiş. özellikle zencilerin o dönemki hakları ve crooks'un haklı isyanı. insan her şeye her türlü muameleye katlanıyor da en çok konuşabileceği birinin eksikliğini zor geliyor. kadınlara verilen değere gelmiyorum bile. yine bir kadının adı yok durumu. patronun oğluyla evlisin, işçilere göre bir tık üst sınıfsın ama yine senden adınla değil, şunun karısı ya da yollu/orospu diye bahsediyorlar. sen zaten ezilensin kadın olarak, e zenci buldun mu sen de onu ez. nasılsa senden aşağı sınıf. neyse bunlar başka zamanların konuları ancak kitapta çok sade şekilde o sıkışmışlığın verilmesi hoşuma gitti. ha bir de psikolojik sorunları olanlara verilen değer var. son bölümde george'la buluşmadan önce lennie'nin gördüğü sanrılar kısım mesela. muhtemelen sıkıntısının sadece zeka problemi değil altında yatan başka bir şeyler de olabileceğini görüyoruz. zavallı lennie! ama en azından kendi dünyasında mutluydu be.

son olarak da george ve lennie. gölcüğün başında bu ikiliyle tanıştığımız andan itibaren birinden biri dedim, diğerine bir şey yapacak. dediğim çıktı. motivasyonu artık bıkması mıydı? hayal kırıklığı mı? kadınlardan kendini lennie yüzünden mahrum bırakıyor oluşu mu? ayak bağı mıydı onun için lennie? istediklerini yapmaktan alıkoyan vicdanının sıkıştırması mı? ya da onun için duyduğu sevgi? intikam ateşiyle yanan başkaları karnından vahşice vurulup "it gibi" ölmesin diye sırtından onu güzel hayaller kurarken canını yakmadan vurmak mı daha iyi olacaktı? zor bir karar.

120 sayfa, az laf çok söylenenle dolu bir kitap. okumadıysanız tavsiye ederim. çok mutlu bir tonda kapatmayacaksınız arka kapağı ancak bol bol sorgulayacaksınız efenim. ki bence en güzel kitaplar benim durduğum yeri sorgulatanlardır bence. keyifli okumalar...
devamını gör...
john steinbeck romanıdır.

“but mouse, you are not alone,
ın proving foresight may be vain:
the best laid schemes of mice and men
go often askew,
and leaves us nothing but grief and pain,
for promised joy!”


robert burns’ün “to a mouse” adlı şiirinden ve bu şiir john steinbeck’in çok dokunaklı eseri “fareler ve insanlar”a isim babalığı yapmıştır.

john steinbeck’in romanı iki arkadaş hakkındadır. george milton ve lennie small. george vi lennie birlikte çalışan, birlikte yolculuk eden birbirine taban tabana zıt iki çiftlik işçisidir. george oldukça zeki ve akıllı bir adamken lennie büyümeyi bir türlü beceremeyen, bedenen oldukça güçlü olmasına rağmen, zihnen george olmadan hayatta kalmayı beceremeyecek kadar zayıftır.

george ve lennie’nin büyük bir hayalleri vardır. bir çiftlik açmak; içinde tavşanlar olan bir çiftlik. lennie en çok tavşanlara sahip olmak ister. çünkü lennie’nin yumuşak ve tüylü şeylere zaafı vardır. akli dengesi tam olarak yerinde olmayan lennie george son vardıkları çiftlikte. curley’nin karısının saçlarını okşamak isterken onun ölümüne neden olur. john steinbeck romanda curley’nin karısına bir isim vermemiştir, zira bu çiftlikte çalışan işçilerin hikayesidir ve kadın burda bir “kişi” olarak değil “curley’nin karısı” olarak bulunur.

bu cinayetten sonra george lennie’yi linç edilmekten kurtarmak için ensesinden vurarak öldürmek zorunda kalır.


john steinseck romanında amerikan rüyası diye yutturulmaya çalışılanın asıl yüzünü gözler önüne serer. herkes yalnızdır hikayede, sadece george ve lennie birbirlerine sahiptir ancak bu bile onların rüyalarını gerçekleştirmeliri için yeterli olmaz. john stenibeck bu roman için şöyle söyler bir röportajında:
“ben kendim de bayağı uzun bir süre göçmen işçiydim. öykünün geçtiği yerlerde çalıştım. karakterler bir yere kadar, çeşitli insanların karışımıyla ortaya çıktı. lennie ise gerçek biriydi. şu anda kaliforniya’daki bir akıl hastanesinde. onunla haftalar boyunca yan yana çalıştım. gerçek lennie bir kızı değil, bir ustabaşını öldürdü. kızgındı, çünkü patron arkadaşını işten çıkarmıştı, lennie de karnına saplayıverdi. bunu arka arkaya defalarca yapışını izlediğimi anlatmaktan nefret ediyorum. onu, çok geç olmadan durdurmayı başaramadık.”

kitap 1992 yılında gary sinise tarafından sinemaya taşınmıştır. başrollerde ise john malkovich ve yönetmen gary sinise oynamışlardır. film cannes film festivalinde altın palmiye adayı olmuştur. john steinbeck ise 1940’da pulitzer, 1967’de de nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır. roman her haliyle büyük bir başarıdır ve okunurken hakkı verilmelidir.
devamını gör...
çocuğuma senede bir okutacağım kitaptır, başta obsesiflik ve yalnızlık sorunlarını ele alan, kişisel gelişim kitapları gibi gözünüze gözünüze sokmadan temel problemleri ele alan bir başyapıttır bana göre. ablamın edebiyat mezunu olmasından dolayı kitaplarına çocukken dadandığım da beni en çok etkileyen ve karakterimin şekillenmesinde büyük katkısı olan kitaptır okunan yüzlerce kitap arasından. abartma olacak ama en başlarda büyük zevklerle okuduğum biriciğimi artık kusuru var mı acaba diye okuyorum.
devamını gör...
john steinbeck şaheseri.

bazen sevdiklerimiz yanlış yaptığında onları başkası incitmesin diye biz incitmek zorunda kalırız, bazen de hayallerimizin peşinde koşabilmek için sevdiklerimizi - acı da olsa- geride bırakmamız gerekir.
devamını gör...
dün okuyup bitirdiğim kitaptır. hüzünlü bir hikaye olacağını daha en baştan sezersiniz. akıcı bir anlatımı var. toplumsal olayları ve insanın insanla olan ilişkisini ortaya koyar.

ayrıca steinbeck kitaba ismi verirken robert burns'ın bir fareye şiirinden ilham almıştır.


" ama farecik, yalnız değilsin
geleceği tahmin etmenin boş olduğu konusunda
fareler ve insanların en iyi düşünülmüş planları
genellikle boşa gider
ve bizi ızdırap ve acıyla başbaşa bırakır
vaadedilen mutluluk yerine!
yine de sen, şanslısın bana bakılırsa
yalnızca şimdi dokunabilir sana
ama ah! benim gözlerim geriye bakar
kederli umutlara
ve geleceği göremem belki
ama korkarım!"
devamını gör...
bu harika hikayeye bir solukta okunsa da etkisi çok uzun süre devam ediyor. 2 yıl önce okudum ama bazı cümleleri kalıp halinde hafızamda duruyor. çok düşündüren finali ve ilmek ilmek işlenmiş detayları. zaten john steinbeck harika bir yazar 2.en sevdiğim kitabı "gazap üzümleri " tavsiye eden arkadaşım iyi ki etmiş.
devamını gör...
kitaptaki betimlemeler gerçekten şahane. okurken kitabı yaşıyorsunuz resmen, bambaşka bir dünya'ya sürüklüyor insanı. gerçekten herkesin okuyup kendine göre çıkarımlar yapması gerekiyor. geç okuduğuma çok pişmanım, ilk fırsatta mutlaka okunmalı.
devamını gör...
john steinbeck'in dünya klasikleri arasına giren, açıkgöz biri olan george ve saf biri olan lennie isimli iki arkadaşın hazin biten maceralarını anlatan, ılkokul 4.sınıftayken okuduğum ve uzun süre etkisinden kurtulamadığım romanıdır.
devamını gör...
yazarımız nobel edebiyat ödüllü john steinbeck’tir.

kahramanlarımızdan zeki olanın ismi george milton, güçlü ve zeka seviyesi düşük olan kahramanımızın ismi ise lennie small dur. bu iki kafadar hayatlarını göçebe şeklinde sürdürürler ve geçimlerini gittikleri yerde buldukları çiftliklerde çalışarak sağlarlar. bu iki dostun ortak hayali ise çalıştıkları yerlerde aldıkları, biriktirdikleri paralar ile ilerde kendilerine ait bir yer arsa-çiftlik satın almak ve o çiftlikte lennie için besleyip,sevebilmesi için tavşan almaktır. ancak kitabı okudukça fark ediyorsunuz ki bu hep bir hayal olarak kalıcaktır.
bir önceki çiftlikten yaşadıkları olay yüzünden kaçıp bu yeni çiftliğe gelen ikili geçmişi unutup temiz bir başlangıç yapmak isterler ancak eski çiftlikte yaşanan olaylar hiç bir zaman peşlerini bırakmaz. kitabın sonlarına doğru bu acı gerçekle yüzleşiyoruz.
peki george’un aldığı karar ne kadar doğruydu? başka bir yol bulunamaz mıydı ? yaptığı tercih arkadaşlığa ihanet mi ? belki bencillik? yoksa dostunuz için ne kadar ileriye gidebileceğinizin kanıtı mı ?

kendimi george yerine çok koydum acaba arkadaşım için bu kadar ileri gidebilir miydim? hala buna bir cevabım yok.

keyifli okumalar.
devamını gör...
okurken hep gözümde uzun ve huysuz'u canlandırdığım, muhteşem akıcılıkta bir kitap. bu kitapta iki dostun yaşadıklarını okuyacaksınız. belki de ağlayacaksınız. sevginin insana bazen ne gibi yanlışlara mal olduğunu gösteren, keyif dolu bir kitap. favorilerimden.
devamını gör...
lennie'nin aklı yarımdı belki ama yüreği tamdı ve george onu ne olursa olsun bırakmadı. en sonunda da büyük bir fedakarlık örneği göstererek, eziyete uğramaması için lennie'yi kendi elleriyle öldürdü. aslında hep bunu soruyorum kendime. george yerinde ben olsaydım lennie'me bunu yapabilir miydim? diye. sanırım hayır o kadar güçlü değilim.
devamını gör...
içinde küfür geçiyor diye "şeker portakalı" kitabını yıllarca okullarda yasaklatan meb'in, küfür ve şehveti barındıran bu kitabı 100 temel esere nasıl aldığını ve bunca yıl bunu kimsenin nasıl oldu da sorgulamadığını düşündüm kitabı okurken. eserin edebî ve fikrî değeri sorgulanamaz fakat bu listelerin hazırlanma kriterlerini merak etmekteyim.
devamını gör...
çok etkileyici bir kitap olmakla birlikte kocaeli şehir tiyatrolarında tıklım tıklım izlenen oyundur. şahsım üç kere izlemiş olup oyuncuların performansları yüzünden her izleyişte daha çok ağlamama sebep olmuştur. sonunu bildiğin şey için ağlamak bir de eski türk filmlerinde vardır.
devamını gör...
uzun zamandır elimde olan fakat sıra gelmeyen kitaptı. dün bir kitap bitirince artık zamanı geldi dedim ve akşam başladım gece yarısı yarım gibi kitap bitti. okuması keyifli, akıcı ve kısa bir roman.
devamını gör...
dostluğu, umudu, saflığı, sistemi, direnci, hüznü, emeği bu denli gerçekçi ve fazlaca etkileyici bir biçimde anlatan; değerini hiçbir zaman yitirmeyecek olan eserlerden biri.
devamını gör...
adana devlet tiyatrosunda seyrettiğim oyun.

oldukça başarılı şekilde sahnelenmiş ve neredeyse kitap kadar büyük bir zevk vermiştir. elbette kitabı okuduğunda zihinde canlandırılan karakterin yerine somut bir karakteri görmek birtakım uyumsuzluklara neden olabilmekte.

yine de oldukça büyük keyif aldım. umarım tekrar sahnelenir ve yeniden gitme imkânı bulurum. oyunda beğenmediğim tek yan, kitabın bitiş cümlesinin eksik oluşuydu. ya da ben mi duymadım bilmiyorum ancak o her şeyin sonu olan cümlenin oyunda sahnelenmemesi beni oldukça üzdü. kitabı, anlatılan hikâyeyi tamamlayan bence o basit cümleydi.

kitaba gelecek olursak, klasikler arasında yerini fazlasıyla hak eden, mükemmel bir kitap. o tekrarlar, hayaller, yaşantılar ve sonuçlar öylesine güzel ki. özellikle o tekrarlar, aşırı ince işlenmiş ve mükemmel bir boyut. bu zevki tattırdığı, üzerine düşünmemi sağladığı için steinbeck’e ne kadar minnettar olduğumu anlatacak kelimeler bulamıyorum.
devamını gör...
babamın ölümü haberini aldığımız iki gün içinde travma kaldırma görevini o sıralarda yeni yeni oluşacak olan alterime paslayıp üzerine yumulduğum kitap. zarar verip vermediğini umursayacak zeka seviyesine sahip olmayan karakterin mantık ve mantık doğrultusunun getirileri tarafından infazı.
devamını gör...
sayfa sayısı az olmasına rağmen anlattıkları bazı çok sayfalı kitaplardan daha değerli olabilecek kitaptır. korona bittikten sonra tiyatrosuna gitmeyi dört gözle beklediğim kitaptır aynı zamanda.

güzel bir incelemesini okumak isteyenler için buradan.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"fareler ve insanlar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim