abdurrahman dilipak'ın 30 nisan 2020 tarihinde armağan çağlayanın gör beni isimli programında sarf ettiği rezalet söylemdir. bu söyleminden yola çıkarak kirli zihniyetlerinin nasıl çalıştığını ifade etmek istiyorum izninizle.

kendilerinin derin okumaları ve geldikleri çevrenin çok entelektüel(!) olması sebebiyle okulların yetersiz olduğunu ifade eden şahıs devamında ise okullarda öğretilen yalan yanlış* bilgilerin insanı imanından edebileceğine gönderme yapıyor. hatta yetmiyor olacak ki söyleşinin devamında çocukları yalan yanlış dini bilgiler edinmemesi için kendi kitaplarını okumaya yönlendirdiğinden bahsediyor.

daha detaylı izlemek isteyenler için;
programa buradan ulaşabilirsiniz

aslında bu kısma yazının ilerleyen vakitlerinde gelmeyi planlıyordum lakin videonun altında yazılan güzellemeleri okuduğumda yeniden sinir katsayım tavan yaptı ve manipülasyona ne kadar açık bir toplum olduğumuz ile yüzleştim o sebeple video altında okuyacağınız yorumlar bu girdiye kısmi manada kanıt niteliği taşımaktadır.

entelektüel toplum oluşturmak için birkaç kuşak okur-yazar olmalı ve temel düşünsel faaliyetleri yerine getirebilmelidir. bu konuda elbette çok fazla üzerine söylenecek söz yok. lakin eğitim kurumlarını karalayarak çok idealize ettiğiniz topluma ulaşmanızda mümkün görünmüyor bunun sebeplerini ise hemen aşağıda tüik verileri ile sabit olacak şekilde siz okuyuculara paylaşacağım.

öncelikle 2018 tarihli bir tüik verisini sizinle paylaşmak isterim;

2018’de 15 yaşından küçük 167 çocuk doğum yaptı. 15-17 yaş grubunda ise 11 bin 636 çocuk, anne oldu.
daha detaylı bilgi sahibi olmak için bu haber ile ilgili;euronews haberine buradan ulaşabilirsiniz

türkiyede son yıllarda artan çocuk evlilikleri ve istismar vakaları göz önüne alındığında bu tip söylemlerin sosyo-kültürel seviyesi düşük ve ekseriyetle ortadoğu zihniyetini koruma çabasında olan aileler tarafından bir savunma mekanizması olarak kullanılacağı gün gibi aşikardır. hemen ardından gelen bir konu ise bu memlekette bir çok aktivist yakın zamanlara kadar hala köy köy dolaşıp; baba beni okula gönder gibi projeler ile çocukları okullara ulaştırmaya çalışıyordu ki hala benzeri onlarca proje yürütülmeye devam edilmektedir. işte bu noktada bu tür söylemlerden salt kötü niyet okumak son derece yerli yerinde bir davranış olacaktır.

akışı biraz böleceğim bu paragrafta ancak buraya eklemeden edemeyeceğim. video boyunca nasıl mazlumun yanında olduğu konusunda güzellemeler yapan zat-ı muhterem islam ve diğerkamlık konusunda pek düşünmemiş olacak ki önünü ardını düşünmeden bu tehlikeli söylemlerini gün geçtikçe daha yüksek bir sesle ifade ediyor.

neyse efendim ben yazmaya devam edeyim çünkü hırsımı kolay kolay alabilecek gibi değilim.


kocaeli üniversitesi akademisyenlerinden yrd.doç.dr. ibrahim güran yumuşak'ın gelişmekte olan ülkeler ve türkiye açısından
kadın eğitiminin ekonomik ve sosyal boyutu üzerine bir değerlendirme
isimli makalesinde türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasından seçtiği ülkeler arasında dahi 1990 senesi verilerine göre; erkeklerde %89, kadınlarda %66 oranında okuma-yazma oranı ile geri sıralarda. tüm bu veriler göz önüne alındığında dahi bile söylemin ne kadar kötücül sonuçlar doğurabileceği açıkca göz önündedir.
ilgili makalenin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz

hala öfkem geçmedi ara ara gelip bu başlığı editleyerek yazmaya devam edeceğim.
devamını gör...
çok zavallıca bir söylem. kendi kişisel gelişimini tamamlayamamış bir şahsın ebeveynlere kendi zeka seviyesi çerçevesinde öğüt vermeye çalışması bağnazlıktan öteye gidemez. bu tür söylemlerin ülkemize ne denli kötü sonuçlar doğurabileceğini söylememe gerek yok ciddi anlamda bu adamı dinleyip sözlerine önem veren bir kesim var, o yüzden boş deyip geçemeyiz maalesef. bu şahsın yapmaya çalıştığı insanları cahil bırakıp kolayca her şeyi kabul ettirmek zaten yobazların genel anlamda böyle bir amacı yok mudur, zekalarıyla yönetemediği toplumu din üzerinden yönetmeğe çalışması ve kararlarına karşı gelenleri çok kısa yoldan hemen kafir veya münafık ilan edip cezalandırmak. böyle tiplere asla prim verilmemeli.
devamını gör...
bir eğitimci olarak söylemeliyim ki okula alternatif eğitim verilecekse bence gayet makul bir istektir. eğitim çocukların istenen niteliklere sahip olmasını ister. bu istenen nitelikler herkese uyum sağlayamayabilir. bu görüş kendisiyle ortaya çıkmamıştır. ıvan ıllich de okulsuz toplum adlı eserinde öğrenmenin keşfedici ve yaratıcı bir davranış olmasının gerekliliğine buna karşın okulların tekdüze insan yetiştirmesini eleştirir. bunun için çocuğu okula götürmenin yanında ekstra eğitimle desteklemek de mümkün, kendi eğitim programını oluşturmak da mümkün.

tabi okulun eksikleri olduğu kadar okula gitmemenin de akran öğrenmesinde yaşanan eksiklikler, topluma uyumda sorun gibi dezavantajları olacaktır. ayrıca ülkenin eğitim sistemi beğenilmiyorsa başka bir eğitim verilecekse gelecek öğretmen de mümkün olduğu kadar eğitime eleştirel yaklaşan biri ya da yurt dışından gelen biri olmalıdır ki aynı kapıya çıkmasın. bir şeyleri çok yüceltmek çok yermek gereksiz. eğitim sistemimiz mükemmel mi ki linçleyelim adamı.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çocuklarımın okula gitmesini istemiyorum" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim