orijinal adı: casual vacancy
yazar: j. k. rowling
yayım yılı: 2012
ingiltere'nin küçük bir kasabasında belediye meclis üyesi ölür ve ardından yerine kimin geçeceği tartışmaları başlar. küçük bir kasabada geçen hikayede insanların dar dünyası yazar tarafından olağanüstü bir şekilde tasvir edilir.
yazar: j. k. rowling
yayım yılı: 2012
ingiltere'nin küçük bir kasabasında belediye meclis üyesi ölür ve ardından yerine kimin geçeceği tartışmaları başlar. küçük bir kasabada geçen hikayede insanların dar dünyası yazar tarafından olağanüstü bir şekilde tasvir edilir.
- en iyi kurgu ödülü (2012)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kitap var dediler geldik" tarafından 28.05.2021 13:18 tarihinde açılmıştır.
1.
yaklaşık 10 yaşlarından başlayarak bolca kitap okuma alışkanlığı edinmiş ve zamanla kendi çapında bir 'kitap kurduna dönüşmüş biri olarak söyleyebilirim ki, bu kitabı 1 yıllık bünyeme hakim olan kitap okuyamama durumuna panzehir olsun diye aldım fakat o bayıla bayıla okuduğum yazara ''abla sana noldu sen j. k. rowling'sin aptallık etmel! '' derken buldum kendimi. keşke yazılmasaydı dediğimdir.
devamını gör...
2.
harry potter serisinin yazarı j.k. rowling 'in ingiltere'nin küçük bir kasabası ile ilgili "büyük" romanı. roman büyük çünkü 600 sayfaya yakın. uzun yazmayı seven rowling elini hiç korkak alıştırmamış ve içinde büyü geçmeyen, sıkıcı bir kasaba hakkında yazmış da yazmış. kişisel görüşüm hiç fena yazmamış. kitap 2012'de yayımlanmış ve bizde 2013 yılında dost körpe çevirisiyle doğan kitap'tan satışa sunulmuş.
hikâye ingiltere'nin küçük bir kasabası olan pagford'da geçiyor. belediye meclis üyesi olan barry fairbrother aniden ölünce, onun boşalan koltuğunu kimin dolduracağı sorusu kasabanın ortasına bomba gibi düşüyor. ve biz de kendimizi bu küçük kasabanın yoz ortamının içinde buluyoruz.
yazar küçük bir kasaba hakkında yazmış. hikayeyi alıp türkiye'de geçiyor deseniz sırıtmaz bence çok fazla. tamam belki bunlar 5 çayı içiyorlar saati gelince filan ama o da var bizde. 5 çayı konseptinde olmasa da var çay saati kafası. sırıtacak tek şey kilise olur, onu da cami yaparız. oldu bitti. al sana türkiye'nin küçük bir yerleşim yerinde geçen bir hikaye. aynı kibir, aynı bencillik, aynı yozlaşma. yetmez mi aynı dedikodu. aynı hırslar. kısacası seviye aynı! o nedenle bence belli bir kasabada geçen bir hikaye değil de insanlığın tasvirini okuyoruz rowling'in romanında.
romanın bence ana teması biraz arabesk de kaçsa düşenin dostu olmazdı. özellikle de kitaptaki son cümle buna vurgu yapıyordu. kasabada yaşayan herkes her şeyin farkındaydı ama hiçbiri dedikodu yapmak dışında yardım eli uzatmadılar. düşen düştüğü yerde bırakıldı, ayıplandı, dışlandı ve başkasını yargılamanın ve kendimizin yargılanmamızın verdiği rahatlamayla günlük hayatlarımıza geri dönüldü.
bir harry potter değil elbette ama yine de fena bir roman değil. ama tekrar ediyorum içinde büyü müyü yok! rowling yazdı diye aklınıza başka şeyler gelmesin. keyifli okumalar!
hikâye ingiltere'nin küçük bir kasabası olan pagford'da geçiyor. belediye meclis üyesi olan barry fairbrother aniden ölünce, onun boşalan koltuğunu kimin dolduracağı sorusu kasabanın ortasına bomba gibi düşüyor. ve biz de kendimizi bu küçük kasabanın yoz ortamının içinde buluyoruz.
yazar küçük bir kasaba hakkında yazmış. hikayeyi alıp türkiye'de geçiyor deseniz sırıtmaz bence çok fazla. tamam belki bunlar 5 çayı içiyorlar saati gelince filan ama o da var bizde. 5 çayı konseptinde olmasa da var çay saati kafası. sırıtacak tek şey kilise olur, onu da cami yaparız. oldu bitti. al sana türkiye'nin küçük bir yerleşim yerinde geçen bir hikaye. aynı kibir, aynı bencillik, aynı yozlaşma. yetmez mi aynı dedikodu. aynı hırslar. kısacası seviye aynı! o nedenle bence belli bir kasabada geçen bir hikaye değil de insanlığın tasvirini okuyoruz rowling'in romanında.
romanın bence ana teması biraz arabesk de kaçsa düşenin dostu olmazdı. özellikle de kitaptaki son cümle buna vurgu yapıyordu. kasabada yaşayan herkes her şeyin farkındaydı ama hiçbiri dedikodu yapmak dışında yardım eli uzatmadılar. düşen düştüğü yerde bırakıldı, ayıplandı, dışlandı ve başkasını yargılamanın ve kendimizin yargılanmamızın verdiği rahatlamayla günlük hayatlarımıza geri dönüldü.
bir harry potter değil elbette ama yine de fena bir roman değil. ama tekrar ediyorum içinde büyü müyü yok! rowling yazdı diye aklınıza başka şeyler gelmesin. keyifli okumalar!
devamını gör...
3.
çıktığı gün aldığım kitaplardandı bu. hiç araştırıp etmeden pat diye verilmiş bir karar sonucu. pek tabii rowling’e o zamanlar sempatim de var. bir hevesle başladım. gençliğin verdiği o hız ile bitirdim ama beğenmedim. entrika olsun, aile içi ilişkiler olsun ilgimi çekmemişti. şimdi bir şans daha verir miyim, sanmıyorum.
devamını gör...