101.
bence yok. nedenine gelince, hiçbir duygu zaman içinde aynı yoğunlukta hissedilemez de ondan.
devamını gör...
102.
ruhaniyetinde hayvani içgüdüleri içeren çoksesli ve renkli belirsiz kimya. alemi hayvanata gelecek olursak, kah kedi kah köpek, kah devekuşu kah inek, kah baykuş kah kelebek. aşk, binlerce yıllık evrim'in taslağıdır.

sevgi ne kadar insani olursa olsun aşk ona mukabil o kadar hayvanidir.

günsel tanım / yorum.
yarın buna dair bahse girmem, giremem, çünkü yarın başkaca tanımlayabilir, başkaca yorarım.
devamını gör...
103.
ilber ortaylı ile bi' sorum var! - 07: aşk nedir?

--! spoiler !--

ilber hoca: bana sormak istediğin bir şey var mı?
çocuk: sen hiç aşık oldun mu?

--! spoiler !--

devamını gör...
104.
bizim zamanımızda aşk budur diye bir sakız markası vardı .
eğer hala varsa, o sakızların içinden çıkan karikatürlerde aşkın ne olduğu madde madde anlatılıyor.
devamını gör...
105.
aşk allah'ın bir cezalandırma şeklidir.
devamını gör...
106.
(bkz: format nedir ırzına nasıl geçilir)
devamını gör...
107.
zamanında bir arkadaşım şöyle söylemişti;
“evvela kendimize aşık olalım , sonra başkalarıyla sevişiriz.”

tanım: temelinde cinsel birleşme olan süslü duygular karmaşası.
devamını gör...
108.
hani bir kız görür sevişmek istersin. heh işte aşk budur. bir tür azma hali.
devamını gör...
109.
kimisi paraya kimisi güce kimisi işine kimisi de kadına....
devamını gör...
110.
varlık ve hiçlik adlı yapıtında sartre, sahiplenme arzusunu var olma arzusuna dayandırır; dünyada yalnız değiliz; sınırsız bir özgürlük hissettiğim halde, bana bakan, beni tanımlayan, beni eşyaya dönüştüren bir başkası var. aşk, başkası tarafından yapılan tehdide karşı, saldırgan yanıt biçimlerinden biridir. aşk bir savaştır; savaş için geçerli olan, aşk için de geçerlidir. tehdit edilen varlık, başkasının özgürlüğünü özgürlük olarak esir almaya, sahiplenmeye kalkışır.

...

bu tanım üzerine, köleleştirici aşkın karşısına, özerk bir adayıcı aşk tablosu çizmeli mi?

...

nietzsche’ye göre, yetişme tarzı ve yaradılışı ile hükmetmek üzere belirlenmiş erkeğin içinde, ruhu ve bedeni ile eriyip gitmeyi, kadın ancak hayal edebilir.

...

aşık kadınların sevgililerine bakışlarında ne kadar alçakgönüllülük vardır. duydukları zevk için ne kadar minnettardırlar. sevdikleri andan itibaren, köle olmaktan hoşlanırlar. hangi erkekleri tercih ederler aslında? hükmedebildiklerini mi? hayır. karşılarında hemen yenildiklerini hissettikleri gerçek efendileri yeğlerler.

...

emile faguet, j. p. sartre’dan önce, adanmış aşkın, sevgiliyi fethetmek için çelişkili ve önemsiz bir manevra olduğunu belirtmiştir. “bir insan, sevmek vs sevilmek için sever; sevilenin mutlu olması, sağlıklı olması, zengin, kıvançlı, güzel olması istenir. kısacası, size duyacağı aşk, harikulade bir sahiplenme olması için istenir.”, “kadın saltanat sürmek için köleliğe razı olmaktadır. sanki, seni mutlu ettiğine göre bana sahip ol, böylece gerçekten sen, sen olursun ve bana ait olacak olan, gerçekten sen olursun der gibidir. en alçakça hoşgörü, her şeyin feda edildiği kişiyi kendine bağlama şeklidir.

...

somine de beauvoir, erkekler tarafından yaratılan ve sevilen kadının sahte psikolojisini harekete geçiren kadın mitosuna dikkat çekmektedir. aslında kadın, biyolojik yapısı yüzünden farklı yönlerden erkekle aynı amacı gütmektedir. sevgilisine kendisini sunarken, taptığı yine kendisidir. pasif cinsel rolü nedeniyle, doğal olarak hükmedilme arzusunu duyması, asla köle olma arzusu değildir. kendini beğenen kadın, aynaya bakar gibi kendini sevgiliye sunmaktadır, yabancı gözlerle kendi resmine büyülü gözlerle bakabilmek için. bu nedenle kadının doyumsuz özverisinin sırrı yoktur, bağışları zorbacadır. “bir anlık ihmali affetmesi, erkeğin kendisine daimi ve mutlak bir aşkla bağlı olması halinde mümkündür.” “sen uyuduğun vakit, senden nefret ediyorum” der violette leduc’un romanlarından birindeki kadın kahraman.

...

hem pasif hem bilinçli olan kadın, içinde bulunduğu durumları, erkekler gibi aşmak, yenmekle değil yansıtmakla yetinir. doğa bilinçsiz bir köledir, erkek asla köle olmayan bir bilinç. kadın da bilinçli bir köle olacaktır ister istemez. erkek tarafından, kaprislerine, arzularına, korkularına göre eş, anne, kızkardeş, sevgili, hizmetçi, büyücü, rahibe olarak tanımlanan kadın, bütün bu kişiliklerin mutlak onaylanması olmalıdır. kendisine ancak erkeklerin gözüyle bakabilir; erkeğin kendisine uygun gördüğü imajı ne özgürce benimseyebilir ne de bu imajı aşabilir.

...

zaten, sahiplenmeye doğrudan yöneltilmiş olarak, radikal bir başarısızlığa mahkumdurlar. sartre bunu, köleleştirici aşk için belirtmiştir: "insanoğlu, sahip olduğu özgürlük ile eşyalardan farklıdır". özgürlüğe, özgürlük olarak sahip olmak, tabiatıyla çelişik bir tasarıdır; erkeğin zafer anı, sevilenin yenildiğini itiraf ettiği an, aynı zamanda da başarısızlık anıdır çünkü bunu ancak, kendini, itirafı aşacak güçte hissettiği zaman itiraf edebilir.

...

sonunda, aşk öldüğü zaman, yerini nefret alabilir; kaybolan aşk, eski sevgilileri şaşkın ve intikam duygusu içende bırakmaktadır.

...

yaşamını sürdürmek isteyen her insan, sevdiği kişilerin ya kısırlaşmasını ya da ölmesini temenni eder. (camus)

jerome-antoine rony

kaynak: aşk, cogito dergisi, sayı 4, bahar
devamını gör...
111.
aşk! bir yılanın toprağa süzülüşüdür.
bir akrebin gecede koşudur.
kara karıncanın karanlık bir gecede, ayak sesini duymak ve onu fark etmektir.
aşk! bir kaplumbağanın günahını sırtına vurmasıdır.
devamını gör...
112.
çok denememe rağmen genelde kaybettiğim maç..
devamını gör...
113.
duygularını yönetebilecek insan için hayatın ışıltısıdır aşk,

ilk evrede aşkı kabullenme sancıları,
ikinci evre, aşkı yaşama sevinçleri,
sonuncu evre, acısı.

sonuncu evreyi iyi atlatan için, yaşama sevinci gibidir aşk.
devamını gör...
114.
özgürlük makinasına, hürriyet kristalleri döşeme fikri üzerine beyaz yakalı klişeler.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

önce aşklarımızdan bahsedip aradan çıkarmak adına, özgürlük beyannamemi imzalayan ayrılık hatırasının içinden geçmezsem ileride yazılarıma bela olabilir. her şey jülidesi yeni çiçeklenmiş züberra bir narenciye kokusuyla başladı. kesinlikle ilk bahardı, toprak nemli, geceler yıldızlı, güneş 24 ayardı. sokağa çıktım, okula gittim, sınıfa girdim ve güzelliği 70 kemoterapi kuvvetinde, saman yolu gibi cıvıl cıvıl bir insan dişisine denk geldim. ne yapmalı, dilimi ısırıp bütün devrimci sloganları romantik sözlere dönüştürmek için hormonlarımın baskıcı tavırlarına göz yumdum. of ulan... ben bu aşkı öyle bir yaşar, öyle bir hürriyet destanına çeviririm ki... bir zaman sonra cesareti 5'e takıp gazı kökledim ve gözlerinin içine bakıp "senden çok var ama bende senden hiç yok" dedim. anevrizmalarım coşmuş, yanaklarım 180 desibel ,hormonlarım gangbang, ne söyledim, ne saçmaladım kız duymazdan gelirse ben söylemezden gelmeye koşullanmış bir meksika çıkmazında kız; benden çok varsa şansını başkasında dene, diyip oracıkta kafama sıkıp delilleri ortadan kaldırmaya tenezzül etmeden arkasını dönüp kayıplara karışırken, şehadet lattesini yudumlar vaziyette beni bırakışı, hiç yaşanmamış olsada, ben orda aslında "özel değilsin, dümeni sana kırdım ama demirlemek istediğim liman bu, kendini bir şey sanma sonuçta bi limana yanaşmam lazım, gümrük vize işlemleri neyse ilticaya falan hazırım gibisinden bir mesaj vermek istemiştim ama kız, bana nasıl sıradan biri olduğumu yüzüme vurarak gelirsin, benim kraliyet armam var, tacım yok diye prenses değilim sandın herhalde, hadsiz, yallah arabistana, der gibi sınır dışı etmesi ama benim orda aslında egosunu daha ilk adımda yüksek bir cesaretle yokladığımı farketmemesi ama benim ne kadar sevsemde bir karakter arayışım kırmızı çizgilerim...

hayatım boyunca hiç bir zaman cesaret edip ilk adımı atan kişi ben olmadım, ama öyle bir dans ettim ki sevdiğim kızlar kendileri bana açılmak zorunda kaldı. bende bağlanma sorunumu var neyse artık, hep en çok seven taraf ben oldum. sonra sevgim sevdiğimden daha büyük bir şeye dönüşünce sevdiğim beni sevgimle başbaşa bırakmayı seçti her seferinde. piç gibi ortada kalan koca bir aşk yada ayrılık acısı tek başına taşınması zor ve ağır bir şey oldu, neyseki atlattık hepsini. aşk çok şey öğretti bana tarifsiz acılardan muhteşem tecrübeler edindim. saçma sapan bir çok düşünceden ve hissiyattan arınmamı sağladı. zor olan şeylerden kaçmadım, yüzleşmem gereken ne kadar şey varsa üstüne üstüne gittim. insan sonunu bilmeden aşık olup sonunda ayrılığı, acıyı, pişmanlığı, aptallığı, çömezliği, bütün saçmalıkları dibine kadar yaşamalı bu da hayatın deneyimlenmesi gereken bir parçası. ne kadar çok sevsekte her aşk biter ve ardında bir enkaz bırakır. sonunda tek başına kalırsın.

devamını gör...
115.
https://www.youtube.com/wat...
zamanında hollywood siyah beyaz ve doğal olarak anlatmıştır kendisini..
devamını gör...
116.
tanımı kişiye göre değişir. bana göre aşk öyle çiçeği, gülü sever gibi sevmek değildir. bir başka sevmektir, anlatılamaz sevmek.
devamını gör...
117.
aşk kendi oluşturduğun bir yapbozun eksik kalan parçasını bir başka bedende bulma halidir. bir başka kalpte nefes almaya başlama anıdır. aşk o kişinin bulup huzurlu olma halidir...
devamını gör...
118.
tamamlanmaktır. tamamlanamadıktan sonra ne yaparsan yap hayatta bir eksiklik hissediyorsun. ve tamamlatacak tek şey de aşktır. kutsaldır. kimsenin uğramadığı limanda, ıssız ormanda, en derin kuyuda, kimsenin ulaşamadığı yerde o kişiyle olmaktır. bir olmaktir.
devamını gör...
119.
benim için yalnızca sertab erener şarkısı
devamını gör...
120.
kişinin mutlu olmasını sağlayan hayatı çekilir kılan detay.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"aşk" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim