441.
çok sevdiğim bir cemal süreya şiiridir.

''...
oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik...''
devamını gör...
442.
aşkı ucundan kenarından yaşadıysan ki bu öyle ucundan yaşamakla bitmez dünya'nın en güzel duygusunu yaşamışsındır. ama şurada 2 dakika aşkı anlatmaya kalksak hepimiz farklı açıklarız. niye peki? çünkü köhneleşmemiş ve tek taraflı olmayan aşk ağlamak, gülmek, kızmak vs. gibi bu da aynı kabileden de ondan. içinde o anda hissedene sormak lazım aşk nedir diye. misal ben. tamam haydi sordunuz diyelim...

hormonlarının altında ezilerek karşındaki her yakınlaştığında, her göz göze gelişinde, her gülüşünde, ilk gördüğünde, giderken arkadan seyrettiğinde, her dokunduğunda kanını vücuduna adeta kusan kalbine ağır ol diyemediğinde hissettiğin ama dolaylı yoldan anlatmaktan başka çarenin olmadığını bildiğin duygudur.
devamını gör...
443.
tanrı gibi, herkesin dilinde olan, herkesin farklı bir anlam verdiği, ne olduğu konusunda fikir birliğine varılamayan, etkisi de kişiden kişiye değişen kavram.

dedim ya, tanrı gibi bir şey.
devamını gör...
444.
aşk bu, insanı mutlu etmesini beklemek yanlış olur.
tuhaf bir duygudur çünkü, insan kendini tanıyamaz, yapmam dediklerini yaparsın, olmaz dediklerin oluverir.
kontrol edilemeyen bir dalgalanmanın içinde bulursun kendini, kelebekler falan uçuşur içinde, sağır ve kör ettiği de söylenir.
biraz sadistçe, çokça da mazoşistçe bir olgudur, canın yanar, için acır ama yine de devam edersin.
sıradan hareketleri anlamlandırma konusunda uzman olursun, felsefenin dibine vurursun.
kirpiğinin kenarındaki bir damladır çoğu zaman, mutluluktan da acıdan da süzülebilir.
yılın en iyi hayalperesti seçilebilirsiniz. bir gülüşü, bir bakışı, bir dokunuşu defalarca gözünüzde canlandırırsınız.
nefes alırken özlemi solursunuz. ciğerlerinize dolar tüm kavuruşuyla, kokusu burnunuzu yakar.

aşkınıza karşılık bulursanız uçmayı öğrenirsiniz, renkler hep kırmızı ve pembe olur.
dünya güzelliklerle dolu bir yerdir ve her şey mükemmeldir.
tek sorununuz kalbiniz biraz fazla hızlı çarpıyordur ki bu da tamamıyla kelebeklerin suçudur.
odak noktanız kavuşma saatleridir, zaman dursa hiç geçmesedir, an’ın adı huzudur.
candır, canandır, onsuz olmazdır, görmeden yaşanılamazdır..

belki bir kandırmacadır, çoğu zaman gönüllü olarak göz yumarsınız bu duruma.
bile bile inandığınız bir yalan olduğunu düşünürsünüz, zamanla artık inanmazsınız da.
çok canınız yanarsa hastalık olduğunu bile düşünebilirsiniz, korunmanız gereken.
en kötüsü de sanırım böyle bir şeyin hiç olmadığını varsaymaktır, kendini koruma iç güdüsüyle.
öyle ya hiç olmayan bir şey canınızı nasıl acıtabilir? ciğerinizi nasıl delebilir? kalbinizi nasıl parçalayabilir?
evet evet, aşk diye bir şey yoktur. aşka inancınız bir uçurumun kenarında tek eliyle asılı kalmıştır.
bu inkar edişin yanı sıra, içten içe de birinin çıkagelip sizi tekrar inandırmasını dilersiniz.

kelebekler mi?
ha onlar yine uçuşur ara sıra içinizde de, görmezden gelirsiniz, ya da çay koymayı öğretirsiniz.

ve bazen de böyle salak saçma şeyler yazarsınız, niye yazdığınızı bilmeden.
devamını gör...
445.
modern insanın uzak durması gereken tehlikedir.

çünkü aşk sizi siz olmaktan çıkartır. aileniz, arkadaşlarınız, işiniz, kariyeriniz, hayalleriniz bir anda tüm kıymet-i harbiyesini kaybeder. hayat o kadından yahut o erkekten ibarettir.

modern insan evvela kendi hayatını aklı selim bir vaziyette raya oturtmalı ve hedeflerine emin adımlarla yürümelidir. sonra aşık da olunur evlenilir de. '' ne kadınlar sevdim zaten yoktular'' diyen attila ilhan ne kadar da haklı. birini sevebilirsiniz ama emin olun sonra bir başkası çıkar ve aklınızı başınızdan alır. acele etmeyin. önce kendi ayaklarınız üzerinde durun.

ünlü bir yazarın şu sözü geliyor aklıma ''aşkı sana hayat diye sunmaya çalışacaklar sakın inanma, hayat aşktan daha büyüktür daima. ''
devamını gör...
446.
herkesçe tanımı farklı olan benim içinse iç sesin dışa vurum hali olduğunu düşündüğüm olay.
devamını gör...
447.
insanı hem uçuran hem de düşüren tarifsiz duygu.
devamını gör...
448.
bence güzel bir duygudur. sevgi bile çok mükemmel hissettirirken aşk kimbilir nasıl hissettirir yani. bence aşk bir bütün olmaktır,var olmaktır. tutkudur. hissetmektir. ıki güçlü duygu varsa aşk ve nefrettir. çok güzel hissettiriyor olması gerekli.
devamını gör...
449.
aşk, karşındakini bulunmaz hint kumaşı zannetmekle, hıyarın teki olduğunuzu anlamak arasında geçen zamana verilen isimdir.
devamını gör...
450.
aşk; ulaşılamaza duyulan derin sevginin adıdır. kavuşma-vuslat olunca bu aşk biter. beraberlik, insani değerlerden birisi olan sevgiyle devam eder, sevgi kavramı çeşitlidir. allah-tanrı; insan, doğa, hayvan sevgisi doğuştan gelen, içimize genlerimize kodlanmış iç güdülerden birisidir. aşk; öyle ucuz, her zaman her yerde karşımıza çıkacak ve kullanılacak bir kavram değildir.
devamını gör...
451.
sürekli konuşulup duruyor da yaşayan yok sanırım (lol)
devamını gör...
452.
belki de gerçek olabileceğine inanmadığım için asla tam olarak hissedemediğim duygu.
bir kişiyi, bir eşyayı veya bir şeyi aşırı sevemiyorum, sanki önüme sürekli orada durması gerek bir duvar çıkıyor ve ben o duvara geldiğimde kat ettiğim tüm yolları geri dönüyorum, her şey eski haline dönüyor. anlatması zor... yine de bir ihtiyaç değil sanırım, olmasa da oluyor.
devamını gör...
453.
abartılmış bir duygu. biyokimyasal olarak yüksek miktarda çikolata yemekten bir farkı yok.
devamını gör...
454.
bana göre insanların ya da hayır sadece insanlar değil tüm canlıların en büyük amacı, ihtiyacı aşk. sadece birisine aşık olmak birisi tarafından aşık olunmak o duyguları, heyecanı hissetmek." aşk, aşk, aşk. herşey aşk üzerine. kitaplar, diziler, filmler, şiirler... ama aşık olmak tek konu bu. insanların güzelliğine aşık olunmaz zaten sizin aşık olduğunuz insan sizin için dünyada ki en güzel varlıktır. aşkın nedeni yoktur. aşık olucağın insanı sen seçmezsin. aşkın ne zaman geleceği belli değildir. her görüp beğendiğin kişiye aşığ demek saygısızlıktır en başta kendine. aşk bi keredir. siz karşınızdakiyle olma düşüncesine, hırsınıza kendinizi kaptırıp o kişiye idealindeki insanın ruhunu karakterini koyup buna aldanıyosunuz. anlaması zor anlatması daha zor. aşık olduğun insan her zaman seni sevmez bu hep karşılıklı olmaz. bazen aşık olduğun kişi seni tanımaz bile. bazen sana hayatta ki en büyük acıyı, kahrı veren kişi, aşık olduğun kişidir. ama yine de ona aşık olmaktan vaz geçemezsin. bırakamazsın. ömrünün sonuna kadar ölüm döşeğine düşesiye kadar düşlerini besler o kişi. kendi kendine hayller kurarken, konuşurken bile o kişi için en iyisi olmaya çalışırsın. ama yine dediğim gibi aşkın ne zaman hangi saat hangi saniye geleceği hiç belli olmaz... belki bi hastanede, markette, belki havaalanında belki kapına gelen bi kurye.. 7 yaşında da olabilirsin o an 70 yaşında da. her insan aşkı, aşık olunmayı bi kere tadar ama bazen size aşık olan insanlarıda gözden kaçırırsınız, onların hayatlarıni mahvedersiniz. kısır bi döngü gibi işte. siz belki mutlu olurken ya da acı cekerken biriside sizin yüzünüzden acı cekiyo. sizin acı çekme nedeniniz olan insanda bi yerde mutlu oluyo.
devamını gör...
455.
genelde kişiye olan aşktan bahsedilse de bir insan aşkı her nesneye karşı duyabilir zannımca. bir kediye, çiçeğe, ağaca, bulutlara... aklınıza gelebilecek her şeye. kırmızı kalpler simgelemez bence aşkı. dalgalar simgeler, yağmurlar simgeler, gökkuşakları simgeler, hortumlar, fırtınalar, sonra ilkbaharlar, sonbaharlar, yaz akşamları, dalların hışırtısı, kuşların cıvıltısı... ama gerçek aşkı bulabilmek ve görebilmek için önce içindeki aşkı fark etmeli. bu güzel duyguyu içinde yaşamalı.

neden her şeyde olduğu gibi bunu da kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz ki? alınması gereken hediyeler, aranması, mesaj atılması gereken zamanlar yaratıyoruz? niye o duyguyu gözlerimizi kapatınca hissedemiyoruz? bunun yerine ağlıyoruz, kendimizi yerden yere vuruyor, nefret ediyoruz. niye bu duyguya sahip olabildiğimiz için mutlu olmak yerine acı çekmeyi tercih ediyoruz?

hiç mi sevmedim ben? ne anlarım sahi terk edilmekten? böyle düşünüyorsunuz eminim. terk edilmeyi bilmem ama yarım kalan şiirlerden çok iyi anlarım. tutulmayan sözlerden, dinlenmeyen şarkılardan, gerçekleşebilme ihtimali varken yaşanmayan anlardan... uzaktaysa varlığını içinizde hissedin, yanıbaşınızdaysa sarılın, konuşmuyorsanız arayın ve o aşkı içinizde hissedebildiğiniz için ne kadar şanslı olduğunuzu anlayın.

bir çocuğun başını okşamak yahut bir çiçeği koklamak, denizin güzelliğine hayran olmak ve ona sarılmak bu kadar zor olmamalı. her şeyin sonunda ölüm yok mu? içinizdeki aşkı fark etmeniz dileğiyle. sevin
devamını gör...
456.
"doğanın kendi devamlılığını sürdürebilmesi için insanlar üzerinde kurduğu bir tuzaktır" olarak tanımlamış bir filoz kendilerini.
devamını gör...
457.
aşk dediğin nedir ki
tenden bedenden sıyrık
çocukların içinde
yaşadığı bir çığlık

aşk dediğin nedir ki
histen nefesten bir varlık
umutsuzluk içinde
karanlığa son ıslık
a.h.tanpınar
devamını gör...
458.
sadece karşı cinse değil herhangi bir şeye de beslenebilen en güçlü duygudur.
devamını gör...
459.
insanlığın en büyük bug'ı.

kisiyi reel dunyadan koparıp hayal alemine sokan, ickiden, kumardan ve uyusturucudan daha tehlikeli bir duygu. kasmayın kendinizi, gidin bitter çikolata yiyin.
devamını gör...
460.
gelip geçici bir şeydir. inanıp kaptırmamak gerek. üç günlük eğlencedir. başka eğlence yolları bulmakta fayda var.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"aşk" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim